Günün şartlarına uygun hizmet tarzı gençleri kendisine çekiyor

Avustralya’daki Nur Vakfı’Nda, günün şartlarına uygun olarak helâl dairesinde bazı oyunların hizmete sunulması gençleri buraya topluyor.

AVUSTRALYA’DA GÖRDÜKLERİM

1- Bütün ağabeylerde inanılmaz bir vizyon var, bu geniş bakış tarzı hizmetlerin hızlı seyretmesi, yeni hizmet mekânlarından tutun yeni hizmet anlayışlarını beraberinde getirmesini sağlıyor,

2- Mekânın büyük olması da hizmet anlayışını ve geniş kitlelere ulaşmayı kolaylaştırıyor,

3- İş bölümünün olması hizmetin seyri açısından önem kazanıyor,

4- Herkese hizmet edebilecek sorumluluk verilmesi herkesi hizmetin dairesine çekiyor,

5- Muhabbet ve hürmetin her daim aralarındaki ilişkileri belirliyor olması önem kazanıyor,

6- Yeni hizmet alanları kazandırmak için yapılan çabalar sonuç veriyor,

7- Vakfın adeta bir cazibe merkezi haline gelmesi, eve gitmeden uğranılan bir mekân olması adeta oranın bir dernek, kulüp ya da ismini siz koyun bu hale girmesini sağlıyor.

8- Günün şartlarına uygun olarak helâl dairesinde bazı oyunların burada hizmete sunulması gençleri buraya topluyor.

Kısacası hepimize ve Nur hizmetine olması gerekenleri hakkalyakin görmüş oldum. Fatih ve Refik Ağabeyden ayrı bahsetmek gerek. 1973 yıllarında Australya’ya gelmişler, şimdi 3. kuşak torunları var.

En çok sevdiğim özellikleri ise,

1- Vizyonları çok geniş,

2- Gönüllerince hizmete koşuyorlar,

3- Fedakârlar,

4- Hizmet aşkı için işini gücünü bırakmış ve kendini bu dâvâya adamışlar. Böyle olunca da bütün hizmetlere bu vasıflar sirayet etmiş. Bu özelliklere sahip birçok diğer ağabeyler, birçok dâvâ gönüllüsü var ve Rabbim bu güzel hizmetlerinin önünü her daim açsın.

NUR THE LIGHT’IN TARİHÇESİ

Etraflarına isimleri gibi nur saçan ağabeylerin hikâyesi, Avustralya kıt’ası, Risale-i Nurlar’la 1968 yılında tanışır. Kıt’anın ilk Nur Talebesi göçmen kafilesiyle gelen İsmet Şen Ağabeyimizdir. Daha sonraki yıllarda Refik Koyu, Hüseyin Allahverdi ve Ali Ruşen Altunbaş Abilerimiz olmuştur. Melbourne’daki ilk Risale-i Nur dersi 1974 yılında Ali Ruşen Altunbaş Ağabeyin Lennox Street Richmond’daki evinde yapılır. Nur kozası yavaş yavaş örülmeye başlamıştır. Kıt’a Nurlarla tanışmaya başlar. İlk medrese Hüseyin Ağabeyin Broadmeadows Oppiher Street’teki evinin arkasındaki bungallowdur. 1975‘te dersler devam ederken, Richmond Fatih Camii Coburg de, Preston Camii gibi muhtelif yerlerde de Nur dersleri yapılmaya başlar. 1979-1980’lerde ise Drummond Street Carltondaki Arnavut Müslümanların idare ettiği camide de dersler başlamıştır.

Sene 1982’nin başlarında ise Risale-i Nur hizmeti, Studley Street Maidstone’da taşınır. Ayni yıl Essex Street West Footscray’de eskiden kilise olarak kullanılan bir bina satın alınır. ”Maidstone İslâm Cemiyeti” adıyla bilinen cemaat hizmetlerine burada devam eder. 1985 yılı başlarında cemaat iki ayrı kola ayrılır. Büyüme bir anda bölünmeyi getirir. Şu an ki cemaatin çekirdeği olanlar aynı yıl Essex Street`teki kendi binasına taşınır. Bu yıllar, hizmetin yeniden yapılanma yılları olur. Aynı yıllarda, Muzaffer Daştan Ağabey, Türkiye’den gelir ve vakıf olarak hizmet etmeye çalışır. 1990 yılında Hür söz Gazetesi cemaatin gazetesi olarak yayın hayatına başlar. 3 yıl sonra nakit sıkıntısı ile yayın hayatına ara verir. 1995 yılında, Nilson Street Footscray`da, 3 katlı, yeni bir bina satın alınır, hedefleri büyüktür. 1998`de, Barkly Street Footscray`da ikinci binasını satın alır cemaat ve Avustralya Nur Vakfı ismini alır.

Hanımlar da bu dâvâya büyük katkı sağlarlar, ev ve medrese sohbetlerinin her akşam olmasıyla hizmetler daha da gelişir. Gençlere yönelik dersler, konferanslar, paneller, eğitim hizmetleri takip eder. Vakfın en önemli yakın plan hedefi konferans salonu, camisi, kütüphanesi, eğitim salonları, restoranları, mini futbol sahası ve hanımlara özel dershanesiyle tam teşekküllü bir komplekse sahip olmaktır. Çok geçmez, 2004 yılına gelindiğinde yapılan fiili duâlar karşılığını bulur ve Sunshine Road’da 20 bin metrekarelik büyük bir bina satın alınır. Büyük uğraşlarla hayal edilen hizmet merkezi haline getirilen binaya 2005 yılında taşınılır. Şu anki hizmet merkezi hayata geçmiştir ve büyük bir hayal hakikate dönüşmüştür.

Nur Vakfı çalışmalarını; İslâmî, ahlâkî bir çizgide devam ettirmektedir. Avustralya genelinde iki şubesi ve temsilciliği bulunan vakfın, faaliyetlerinin büyük bir bölümünü dinî, kültürel, sosyal ve sportif faaliyetler oluşturmaktadır. Avustralya’da yaşayan Türklerin kimliklerini muhafaza etmelerine yardımcı olmakta, bilimsel çalışmaların yaygınlaşması amacıyla, yayınlanmış veya yayına hazır halde bulunan çalışmaları desteklemekte ve teşvik ödülleri vermekte ve faaliyetler düzenleyerek gündemdeki konulara açıklık getirmektedir. Risale-i Nur eksenli dinî ve ilmî sohbet toplantıları ile hem Müslümanların hem de gayr-i Müslimlerin, İslâm dinini öğrenmek, doğru anlamak ve yaşamak konusundaki ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Risale-i Nur ve Bediüzzaman Said Nursî konulu araştırmalara maddî ve manevî destek vermektedir.

Kütüphanesi ve arşivi ile tam teşekküllü bir araştırma merkezi haline dönüşen vakfımız, kitap, broşür ve dergi çalışmalarının yanı sıra gazete çıkarma çalışmalarına da devam etmektedir. Vakfımızın ileriye dönük hedeflerinden biri de, Risale-i Nur Külliyatı ve Said Nursî ile ilgili kaynakların yer aldığı merkezleri Avustralya çapında yaygınlaştırmaktır.

Vakfımıza bağlı olarak faaliyet yürüten Kur`ân kursu ile çocuklara ve gençlere yönelik Kur`ân eğitimi hizmetleri verilmektedir.

VAKIF KURULUŞLARI

1- Avustralya Nur Vakfı Merkez Kompleksi. 2- Broadmeadows Şubesi. 3- Sydney Risale-i Nur Enstitüsü. 4- Hanımlar Kolları. 5- Avustralya Nur Vakfı Cenaze Fonu. 6- Avustralya Nur Vakfı Kurban Organizasyonu. 7- Gençlik Kolları.

SYDNEY’DEN DÖNÜŞ

Dönüş başladı, Emirates ile dönüyoruz. Checkin işlemlerimizi yaptık. 30 kilo hakkımız var ve hepsini kullandık. Sabah 03.00’da Sydney havalimanına geldik. Chekin işlemi 3 saat kala açıldı, bu arada sabah namazımızı kıldık ve arkadaşlarla helâlleştik, sonra uçağa doğru gidiyoruz. Pasaport polisine geldik, pasaportunuzu elektronik okuyucuya koyuyorsunuz ve ad-soyad tutuyorsa kapı açılıyor ve ikinci bölüme geçiyorsunuz. Orada var olan kameraya bakıyorsunuz. Türkiye’de aldıkları retina ve fotoğrafla bilgisayar eşleştirme yapıyor ve doğruluyorsa kapı açılıyor. Bir tane polisle muhatap olmuyorsunuz. Muhteşem bir gelişme darısı bize inşallah.

Her şey yolunda gidiyor ve iki katlı jumbo jete biniyoruz. Bizim bilet ekonomik olunca alt kata yöneldik, üst katta ise yatak ve her türlü ikram mevcut. Benim misafir salonundan daha geniş bir alan, 10 koltuk var, bir sırada. Her şey hazır ve Sydney’den sabah 06.00’da havalanıyoruz. İşte bundan sonra geçmeyen saatler. Eğer yalnız uçuyorsanız tamam artık sohbet edecek kimsede yok demektir, yandınız.

Yemekler ve içecekler bizim damak tadımıza uymuyor, fakat elden gelebilecek bir şey yok. Maceralı geçen Sydney-Dubai ilk yolculuğumuz, tam 16 saat 30 dk sürdü. Geçmeyen dakikalar ve saatler bu olsa gerek. Tam bir ıztırap. Sis ve kum fırtınası sebebiyle inilmesi gereken hava limanına iniş yapamadık, ben ise İstanbul uçağını kaçıracağım diye yerimde duramıyorum. Fakat uçaktan ayrılma yok, 1,5 saat uçağın içinde bekledik. Tekrar havalandık ve Dubai’nin çölleri üstünde tur atarak uluslar arası hava limanına inebildik. Koca jumbo jet belki 500 yolcu var ve hepsi bir anda transfer masalarına akın edince büyük bir karmaşa ve izdiham yaşandı, aktarmalı uçacak herkes uçaklarını kaçırmış oldu. Sinirler gergin herkes yorgun.

Saat değişmiş gün değişmiş ve en önemlisi sizin biyolojik saatiniz değişmiş. Ne yapacağımı şaşırdım ve sadece bekledim. Hayır ve şer Allah’tan geldiğine göre vardır bir hayır diyerek, sabrımızı Rabbimin test ettiğine inandım. Neyse ki uzun geçen saatler sonra biletimi ertesi günün sabahı için alabildim. Bu arada bütün planlarımız alt üst oldu. An itibari ile yapacak bir şey yok fakat organizasyon ve krizi yönetme çok zayıf. Avrupalıları ve Australıalıları çok kızdırdılar. Evet, uzun bir saat dilimi hava limanındaydım, yapmam gereken dinlenmek, namazı kılmak. Aklıma “homeless”ler evsizler geldi. Ne de olsa 12 saat evsiz ve yorgun argın bir vaziyette bekleyecektim.

Yıllarca dışarılarda sıcak bir yuvaya hasret, sıcak bir çorbaya, çaya yemeğe hasret bu insanlar geldi aklıma. Oysa biz bir gece bile mescitte kalmamıza rağmen evsizliğe dayanamadık. Bunun yanında sandalyede ve banklarda uyuyanın haddi hesabı yok. Melburn’da yaptığım derste iki şeyi çok dikkate vermeye çalışmıştım.

1- Hakkalyakin olmak.

2- Hayır ve şerrin Allah’tan geliyor olması.

Şer gelince sabır, iyilik, hayır gelince şükür yapmamız gerektiğini ifade etmiştim, ama Rabbim hemen beni bunlarla sınadı. İnşallah kazanmışımdır. Söylediğiniz şeylerle önce sizin amel etmeniz gerek, bütün İslâm âleminin en çok eksik olduğu yönler bunlar.

1. Evsiz kalmanın çok büyük bir acı olduğunu hissettim. Tek başınıza kalakalıyorsunuz, yön yordam bilmediğimiz gibi eğer yabancı dilinizde böyle karmaşık durumları çözecek durumda değil ise o kadar kalabalık içinde yalnızları oynuyorsunuz. Elhamdülillah derdimizi anlatabildik, ama yeterli değil tabi.

2. Özürlü tuvaletleri, içine rahatla girin ve abdestinizi orada alın. Çok şık ve etrafta insan olmadığı için siz çok rahat oluyorsunuz. Çekinmeden girebilirsiniz, eğer problem olursa abdest almak için girdiğinizi ifade edebilirsiniz.

3. Mutlaka bundan sonra kulağıma küpe oldu, aktarmalarda en az 3-4 saat aralı bilet kesmeniz gerek, yoksa bir aksilik olduğunda ortada kalıyorsunuz.

4. Mutlaka kapı numarasını yani uçağa biniş kapı numarasını (Gate Number) ana reklâm panosunda görmeden hareket etmeyin.

5. Bagajınız için verilen kâğıdı, bagajı elinize alana kadar atmayın, yırtmayın, kaybetmeyin.

6. Eve dönüş zahmetli oldu, ama hayırlısı inşallah.

Avustralya’ya teşekkür

Geldiğimden beri Avustralya’daki hizmetlerinizi büyük bir iftihar ile şevk olması açısından kardeşlere anlatıyorum. Bu kutlu hizmetlerinizi tebrik ediyorum. Birlik ve beraberliğimize bir taş ve harç olan bu kutlu yürüyüşünüz bizlere misal oldu. Rabbim ahirete ulaşıncaya kadar hepinizi ve hepimizi bu yolda daim eylesin. Yeni Asya meşrebinin iftihar tablosu olan, istikamet içinde yaşayan, ihlâsı kazanma çabası içinde olan Refikleri, Fatihleri, Hamdileri, Hamitleri, Mustafa’ları, Sıdkıları, Abdilleri, Nuri’leri, Saidleri ve diğer bütün abi ve kardeşlerime selâm ediyorum. Eyüp Sultan’ın makamından binler duâ ve selâm üzerinize olsun. Kalbimiz, ruhumuz ve aklımız her daim Risale-i Nur ile dolsun ve yansın, Avustralya’nın güzide insanları.

Aytekin Coşkun

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*