Haftaya ´´sonundan´´ başlamak

Image
“Perşembe’nin gelişinin Çarşamba’dan” olduğunu tahmin edip çok bilenvar dünyada. Siz de muhtemelen biliyorsunuz muhakkak. “Hafta sonunu” daçok bilen var mutlaka. Haftanın başını bildiği gibi. Çünkü herbaşlangıcın bir sonu vardır bu fani dünyada ve hayatta. Her işin,gücün, faaliyetin normal seyrinde bir başı bir de sonu vardır. Saat,gün, hafta, ay, yıl, ömür zaman hep böyle işliyor.

Haftanın sonunu başa alma teşebbüsünüz oldu mu hiç hayatta bilmiyorum. Ben hiç denemedim. Ama “geçen haftanın sonunun” “gelecek haftanın başlangıcına” etkili tesir eden bir hal yaşadım.

Nerede mi? Bilerek mi? Kendi irade ve aciz gücümle mi? Kimlerle mi? Nasıl mı? Ne zaman mı? Müsaadenizle yukarıdaki soru sırasına göre kısaca anlatmaya çalışayım.

Bu duygu ve tatbikatı: Barla’da Yeni Asya Sosyal Tesislerinde. Risâle-i Nurları mütalâalı ve müzakereli okuma iklimine girerek.

“Birlikte okuma” konusunda; meşveretden çıkan bir “tavsiye kararına” uyma kararlılığıyla.

Bu programda kaderin ve İlâhî iradenin yanında bir dostun kararlılığı, isteği ve teşvikiyle.

Mübarek Isparta civarındaki üç ilden (Afyon, [Dinar,] Antalya, [Alanya, Gazipaşa, Kumluca] Isparta) gelen kadim, samimî, istekli ve fedakâr dostların katılımı ve icabetiyle.

Tesbit edilmiş, eksikliği hissedilen, daha pekiştirilmesi lâzım gelen, herkese gerekli olan konuları; mütalâalı, müzakereli, dikkatli ve derin okuyarak. Kasım ayının ilk Cuma’sını takip eden hafta sonunda. Yani geçen hafta sonu.

Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda? Yazının başlığı ile bu yazdıklarının arasında ne münasebet var? Az müsaade edin, uzatmadan anlatmaya çalışayım. Antalya ilinde arkadaşlarımızla daha önce tavsiye niteliğinde bir karar almıştık. Buna göre müsait olan kardeşlerimizle, Barla’da Yeni Asya Sosyal Tesislerinde Kasım ayı başında, bir hafta sonunda gidip sakin kafayla üç gün sıkı bir şekilde “Olgunlar okuma programı” yapmayı plânlamıştık. İşte geçen hafta sonu diğer üç ilden katılan arkadaşlarımızla bunu icra ettik. Hakikaten çok istifadeli oldu.

Şahsım adına ben bu programdan sonra takip eden haftaya gayri şuûrî ve benim iradem dışında çok farklı bir haleti ruhiyeye girdiğimi hissettim. Bu değişikliğin iç dünyamda tahlilini yapmayı gerekli gördüm. Şöyle bir gerçekle karşı karşıya geldim.

Genelde bütün dünyada hafta sonları, “dinlenme ve tatil” olarak telâkki edilir.

Risâle-i Nur hareketi “ezberi bozan, aksiyoner” bir hareket. Dünyadaki materyalizm ve dünyevîlikten gelen bütün “ülfet, alışkanlık ve tiryakiliği reddeden, onun yerine, ilâhiliği, müsbeti ve hakkın hükümlerini amir kılan bir dâvâ. Tahdisi nimet olarak, geçen hafta sonu değerli dostlarımızla sakin bir ortamda Risâle-i Nur deryasından nasiplenmek için Barla’da yaptığımız “Olgunlar okuma programına” katılan herkeste ortaya çıkan yeni bir başlangıcın, gayretin canlı tezahürlerini sizlerle paylaşmak istedik. Bu duyguları gerek program anında, gerekse daha sonraki görüşmelerimizde herkesin samimî ve içten ortak ifadelerinde ma’kes bulduğunu keyifle müşahede ve hissettik. Yeni haftaya başlarken iç dünyamızda şunu yaşadık: Gelen haftayı nurlandırma “zembereği” giden hafta sonunda yaşanan ve yapılan güzellikler olmuştu. Yani yeni haftanın başlangıcının “güç motoru” giden haftanın sonunun iyi bir şekilde değerlendirilmesi ve plânlanmasında gizliydi sanki!

O zaman şöyle bir yeni yol ve “ezberi bozma” prensibi geliştirebilir miyiz acaba diye ortak gelişen bu fikri sizlerle de paylaşmak istedik. Her mahalde belli aylarda “hafta sonlarını” sistemli ve amaçlı bir programla gelecek gün, hafta ve ayların muharriki (hareket ettiricisi) ve zembereği yapabilir miyiz? İyi bir niyet ve güzel bir programla, “hakikat mesleğine” uygun olacak şekilde, hafta sonu güzelliğini ve fırsatını malayaniyattan uzak tutup, gelecek “hafta başının” güç zembereği yapmayı başarabilir miyiz?

Nasıl mı? Fazla zor olmasa gerek. Elhamdülillâh her bölgemizde, il ve ilçemizde güzel, hoş, modern hizmet merkezi ve vakıflarımız var. İl veya ilçe merkezlerindekiler zaman zaman uygun hafta sonlarında bir araya gelip belli bir konu tesbit edilip sadece o konuda yoğunlaşarak “Nur deryasından” yudumlanabilirler. Böylece yeni haftaya yeni bir enerji ve hareketlilikle girip, ömür dakikalarını sevap ve ibadete çevirme bahtiyarlığına kavuşabilirler.

Son olarak bu Barla “Olgunlar Okuma Programının” benim ruh, akıl ve his dünyamda meydana getiren etkili ve ciddî değişikliğinden sadece ikisini; kaynağından zikrederek yazıma son vermek istiyorum.

Birincisi: Maddî çizgi yerine, manevî çizginin tercihi konusunda güzel bir tesbit.

İşte örneği: “Aziz, sıddık, mücahid kardeşlerim Hasan Âtıf ve sadık rüfekası,

“Sizin kalemlerinizin yadigârları ve Risâle-i Nur’dan ayrılmamak ve sebat etmek senetleri olan yazılarınızı ve dininizi dünyanın çok fevkinde tutmanıza işaret veren dünya sureti üstündeki çizgilerinizi ve iman hizmetinde daima sebat etmenize, vesikalar hükmündeki imzalarınızı, kemal-i memnuniyetle aldık, kabul ettik. Cenâb-ı Hak sizlere, hazine-i rahmetinden onların hurufatı adedince defter-i âmâlinize haseneler yazsın. Amin.” Kastamonu Lâh. (Sh. 191)

İkincisi: İslâmiyetin her iş ve yolunun birer “hüküm ve kararlılık” arz ettiğine, materyalist felsefenin ise temel kaynağının “taklit” olduğunu ispat eden şahane bir fikir ve yorum: “İşte mâhiyet-i istibdâdın timsâli budur. Zîrâ, sâbıkta, Padişah kendi yerinde mahpus gibi oturuyordu, bîçare milletin hâlini anlamıyordu, yahut zaaf-ı kalb ve kuvvet-i vehim ile anlamak istemiyordu, yahut mütehevvisâne ve mütekeyyifâne ve mütekalkıl olan tabiatı, anlattırmaya müsâit değildi. İşte hükümetteki istibdâda, her şeydeki istibdâdı kıyas ediniz. Hattâ, taklidi tevlid eden ilmin istibdâdı dahi böyledir.” Münâzarât, (Sh: 26) Etrafımızdaki vakıf ve tesis nimetlerinden yıl boyunca faydalanmak niyet ve temennisiyle.

NOT: Değerli dostum, güzel insan, kıymetli

yazarımız, Aziz dâvâ arkadaşım Şaban Döğen’in hakka kavuşma vuslatını bu yazıyı yazarken gazete merkezimizden gelen telefonla öğrenmiş bulunuyorum. Merhum kardeşime Cenâb-ı Haktan rahmet ve merhamet, akraba ve dostlarına da sabırlar diliyorum. Ruhu şad, makamı cennet olsun İnşallah. Hepimizin başı sağ olsun.

N. E.

 

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*