Hastalar Risalesi kampanyası

29 Nisan 2013 günü “Yeni Asya’dan Size” başlıklı köşede, bir okuyucu özel bir proje geliştirerek, 60 bin adet Hastalar Risalesi’nin hastanelerde tedavi gören hastalara dağıtılmasını istemişti. Bu anlamlı davranış ve güzel hizmet için öncelikle bu himmet ve hizmet ehli okuyucumuza teşekkür ediyor, gayretlerinin hayırlara vesile olmasını diliyoruz.

Hastalar Risalesi ne kadar çok kişiye ulaşır ve ne kadar çok insan bu risaleyi okursa, toplumun sağlığı da o nispette düzelecek, maddî ve manevî yaralara merhem ve ilâç olacaktır. Zira bu reçeteye herkesin ihtiyacı vardır. Bu reçetenin öncelikle hastalara ulaştırılması önemlidir, ama kendini sağlıklı kabul eden insanların da hastalar kadar buna ihtiyacı vardır. Bugün hiç kimse “Ben sağlıklıyım, herhangi bir ilâca ihtiyacım yok” diyemez. Diyenler çıkarsa, onlar da hasta olduklarının farkında olmayan veya hastalığını kabul etmeyen hastalardır ki, en tehlikeli hastalık da budur. Böyle hastalar tedaviyi kabul etmediğinden, şifa bulmaları daha da güç olacaktır.

İnsanlık terakki ediyor, ilim ve teknik gelişiyor, tıp ilerliyor, ama hastalıklar da aynı oranda artıyor. Bir hastalığın tedavisi için bir ilâç ve aşı geliştiriliyor, “Tamam bu iş bitti” derken, yeni hastalık türü ortaya çıkıyor. Adı sanı duyulmadık bir mikrop veya virüs, yeni bir hastalıkla insanlığı tehdit etmeye başlıyor. Maddî hastalıklar bu şekilde devam edip giderken, en derin ve en tehlikeli hastalık olan manevî hastalıklar ise hep görmezden geliniyor. Öyle bir hastalık yok sayılıyor veya yok sanılıyor. İnsanlık olarak öyle bir tehlikeli hastalığın kıskacında bulunuyoruz ki, bu hastalık insanların sadece geçici olan dünya hayatını değil, ebedî olan ahiret hayatını da tehdit ediyor.

Hastalık ve hastalık karşısında sabır deyince, en başta Hz. Eyüp (as) akla gelir. En fazla hastalıklara maruz kalan ve en çok acı çeken hastaların başında Hz. Eyüp (as) gelmektedir. Bediüzzaman Hazretleri, İkinci Lem’a’da Eyüp Aleyhisselâm’ın kıssasını anlatıyor ve bu kıssanın bize bakan yüzünü şöyle ifade ediyor:

“Hazret-i Eyüp Aleyhisselam’ın zahiri yara hastalıklarına mukabil, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyüp’ten daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz.” (Lem’alar, 2. Lem’a)

Evet, bugün “Çok şükür benim her hangi bir hastalığım yok” diyenler, bakışlarını kalbine, ruhuna veya iç âlemine bir çevirse, “Eyvah, ne kadar da hastalıklı ve yaralıymışım” diye feryat edeceklerdir. İşte Hastalar Risalesi, insanın iç âlemine, kalbine ve ruhuna ayna tutuyor. Âdeta ruhun röntgenini çekiyor. Manevi hastalıklarını gösteriyor.

Kendimizin veya bir yakınımızın yakalandığı bir hastalıktan kurtulması için her türlü fedakârlığı yaparız. Sağlığımız söz konusu olduğunda hiçbir masraftan kaçınmayız. En ufak bir ümit kırıntısı için en uzak yerlere gider, en pahalı ilâçları bulmaya ve almaya çalışırız. Sadece beden sağlığımızı ve dünya hayatımızı tehdit eden bir hastalık için bu kadar gayret gösteriyorsak, ebedî hayatımızı tehdit eden manevî hastalıklarımızın tedavisi için her halde çok daha fazlasını yapmamız gerekmektedir. Hastalar Risalesi ise, hem maddî hastalıklara karşı sabır ve şükrü arttırarak mukabele ederek hastalık acısını hissettirmezken, manevî yaralarımızı da tedavi ederek kalp ve ruh sağlığımızı da korumuş oluyor.

Böyle bir reçetenin her hastaya ulaşması gerekmektedir. Kendimizden başlamak üzere hastalıklarımızın tedavisi için bir an önce bu ilâçları elde edip, istimal ederek istifade etmeye çalışmalıyız. Hazır, bir himmet sahibi de 60 bin adet Hastalar Risalesi’ni tedarik edip muhtaçlara ulaştırılmasına vesile olurken, biz de elimizden gelen gayreti gösterip bu ilâçların daha çok hastaya ulaştırılmasına çalışmalıyız.

“Sebep olan yapan gibidir.” (Tirmizî) Üstâd Hazretleri Kur’ân eczalarından böyle bir reçete hazırlayıp insanlığın hizmetine sunmuş. Büyük bir hizmet yapmış. Bu reçetelerin hastalara ulaştırılmasına sebep olanlar da inşaallah onu yapan gibi sevap kazanacaklardır.

Hastalar Risalesi Kampanyasına destek vererek, 60 bin kitabın hastalara ulaşmasına yardımcı olmayı kendimize bir vazife telâkki etmeliyiz diye düşünüyorum. Her hastanın böyle bir reçeteye ihtiyacı olduğunu ve her insanın da az çok maddî ve manevî hastalıklara dûçâr bulunduğunu düşünürsek, 60 bin değil, 60 milyon kitap dağıtılsa yine de az geleceği âşikârdır. Onun için bu konuda hepimizin üzerine büyük vazifeler düştüğünü düşünerek kampanyaya kalben ve fiilen katılalım. Daha çok hastaya bu ilâçların ulaştırılmasına vesile olalım.

“Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevâbından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü yeter” (Nisa Sûresi, 85.)

Böyle bir iyilikten, güzellikten ve sevaptan pay almayı kim istemez?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*