Hatıra yazıları yazarken dikkatli olmalı…

Image
Risâle-i Nur’larla müşerref olduğum tarihi hatırlıyorum da, kırk seneye merdiven dayamışız elhamdülillah. Tabiî bu kadar zamanda cemaatimizin içerisinde bulunduğumuzdan, birçok hadiseyi hatırlıyoruz. Ankaralı olmam ve orada bulunmamdan dolayı, taşraya göre şanslıydık da. Daha çok başta saff-ı evvel ağabeyler olmak üzere, cemaatimizin temeyyüz etmiş bulunan hizmet erleriyle tanışmış, yakından münasebetlerimiz olmuştu.Zaman zaman bu hatıraları da yazıyoruz. Artık geçen zaman içerisinde yaşadıklarımız bugün birer hatıra olarak karşımızda duruyordu.
Fakat, bu hatıraları yazacağımız zaman, azamî dikkat gösterip, yanlış ve hata etmemeye gayret gösteriyoruz. Çünkü, bu aziz cemaatle ilgili yazılacak bir yanlış veya hatadan dolayı muâheze edilmekten de çekiniyoruz. Genellikle şükürler olsun birçok şey hafızamızda kayıtlı. Sanki dün yaşamışız gibi, gözümüzün önüne geliveriyor. Ama yine de kesin emin olmadıklarımıza ya şerh düşüyor veya bizimle beraber o hatıraların çoğunu yaşadığımız kardeşlerimize de soruyoruz “Böyle miydi?” diye.

Meselâ, geçenlerde rahmetli Tahiri Mutlu ağabeyle ilgili bir-iki şey hatırladım. Bunlardan birini tasdik etmek için Ankara’da gençliğimizin ilk yıllarından beri bir ve beraber olduğumuz Lütfü Taşçı kardeşime sordum. Hadise de şuydu: 70’li yılların ortasıydı zannederim. Sık sık uğradığımız rahmetli Bayram Yüksel Ağabeyin kaldığı 27’ye yine bir gün gitmiştik. Baktık ki, Tahirî Ağabey de orada. Sohbetten sonra namaz kılmak için kalktık. Mevsim de yaz idi. O gün Lütfü, kısa kollu bir gömlek giymişti. Tahirî Ağabey hemen bir hareketle sırtındaki cübbeyi çıkardı. Ben onu verdi zannediyordum, ama geçenlerde Lütfü’ye bunu sordum. O da “Yok, cübbesini çıkardı, ama ceketini verdi, cübbesini tekrar giydi” dedi. Ben yazacağım herhangi bir hatıra yazısında bunu böyle yazsaydım doğru olmayacaktı. Doğrusunu tasdik ettirdiğim için rahatladım.

Benim, ayrıntı gibi gözüken bu hadiseyi anlatmamdaki maksadım, son günlerde birçok kalem erbabının yazdığı, özellikle ağabeylerle ilgili hatıralarda veya yaşadığımız dahilî hadiselerde zaman, yer ve şahıslar ilgili karışıklıklar görüyoruz. Hatta kitap haline getirilen hatıralarda da bunu gördük. Onun için, bunları yazanlar iyice tahkik etmeli ki, yanlışa meydan verilmesin. O hadisede beraber bulunan bir başkası da, onu zan ile müttehem etmesin. Nitekim, geçenlerde bir internet sitesinde yazan kardeşimize, yorum yapan bir başkası bunu tavzih etmişti. Ben de üzülmüştüm. Tabiî bunlar hoş olmayan şeyler. Onun için diyeceğim o ki, bu aziz cemaatin her şeyini doğru bilenler, yazdıkları hatıra yazılarında da azamî hassasiyet ve dikkat gösterirlerse yanlışa meydan verilmez.
Image

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Kiymetli yazarin makalelerini severek ve istifade ederek okuyorum. Hatirlatma babindaki bu yazisi gercekten cok muhim..

  2. Evet, Osman abi yine çok güzel bir konuya temas etmişsin, Allah razı olsun. Hizmetimizde geçirdiğin eski hatıraları bilmek bizlere iyi şeyler katıyor.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*