Hava tahminleri ve kışa dair bazı tesbitler…

Hava tahmin uzmanları, Ocak ayının son haftasında Batı bölgelerinde kar yağışı olacağını söylüyorlardı.

Beş günlük hava tahminlerine baktığımızda da bunu müşahede ettik. Sanki Cenâb-ı Hak’la anlaşma yapmışlar gibi! Ama dedikleri yine olmadı, yine yanıldılar. Zaten TV’lerdeki hava tahmincilerinden bazılarına dikkat edip bir bakın. Zannedersiniz hava unsurunun sevk ve idaresi o muhteremlerin elindeymiş gibi kesin konuşuyorlar!

O gün bu gündür dedikleri olmadı, tahminleri çıkmadı, kar yağmadı. Yıllardır Anadolu ikliminde; Ankara’nın karını, kışını görmüş, Erzurum’da iliklerine kadar -45 dereceleri hissetmiş biri olarak söylüyorum, bu batı bölgelerindeki kar-kış, bir şey değil. Biraz kar yağınca bakıyorsunuz kıyamet kopuyor. Neredeyse dünyanın sonu gelmiş gibi oluyor. Biraz da TV’lerin şişirmesiyle iş iyice karışıyor.

Ya bir de Erzurum’da olsalardı ne yaparlardı acaba? Otuz sene kadar önce bulunduğum o şehirde, yaşadığımız kış günleri, bazen gözümün önüne geliyor… İşyerinde aynı odada oturduğumuz bir mesai arkadaşımla dışarıyı seyrettiğimizde (kendisi de Konyalıydı, rahmetli oldu) 7-8 ay yerden kalkmayan karı işaret ederek, ”Ya hemşehrim, ne zaman şu siyah toprağı göreceğiz?“ derdi. Lojmanla işyeri arası 200 m. kadar bir mesafedeydi. Sabah işe giderken; soğuk havadan mütevellid alıp-verdiğimiz nefesten çıkan buhar, bıyıklarımızı yalayıp geçerken, hemen bıyıklarımızı donduruyordu. Kaşkolumuzla ağzımızı, burnumuzu sardığımızda ise, bu sefer de, kirpiklerimizi donduruyordu. Evlerin, binaların damlarından sarkan buzullar, demoklesin kılıcı gibi insanın tepesinde sallanıyor, bazen de aniden düşerek insanların kafasında ciddî hasarlar meydana getirip, hastahanelik ediyordu insanları. Ne günlerdi o günler Ya Rabbi? Gerçi bu zamanda Erzurum’da yaşadığımız o kışlar da pek kalmadı.

Böyle havalarda, yolları açmak için, dev iş makineleriyle yıllarca kar mücadelesi (aslında bu tabir de yanlış, kar ile tabiat hadiseleri ile mücadele etmek kimin haddine düşmüş? ’Kar temizleme işi’ denilse daha iyi olur) işinin sevk ve idaresinde bulunmuş bir kişi olarak, TV’lerin burada da bir yanlışı dikkatimizi çekiyor. Normalde yağan ilk karı açan makinenin adı; greyderdir. İmkân olmayan yerde başka makineler de kullanılır, ama o işi yapan esas makine odur. Fakat TV’lerin çoğu, biraz da ihtisas gerektiren bu işte, bilmeden yanlışlık yapıyorlar. Makinelerin adını yanlış veriyorlar. Resimde gösterdikleri greyder olmasına rağmen ”Dozerler karı açtı” diyorlar. Hâlbuki bilen bir kişiye sorup da, yanlış söylemeseler daha iyi olacak… O tür haberlerde “kar temizliği yapan iş makineleri” deseler daha iyi olur.

Neyse, soğuk ve kardan bahsederken laf lafı açtı, biraz hatıralara daldık. Ama mevzu ile alâkalı olduğundan, bahsetmeden geçemedim. İşte, hava tahminlerinin böyle ters çıkması karşısında tahmincilerin sağlıklı bir yol takip etmesi lâzım. O da şöyle olsa daha iyi olur: “Önümüzdeki günlerde havanın şöyle olacağını tahmin ediyoruz. Ama Allah nasıl takdir eder bilinmez.” Tabii, böyle söylendiğinde, o zaman laikliğin elden gidip, irticanın hortlaması tehlikesi de var! Kendilerinin bir marifetiymiş gibi tahminde bulunmak ise, işte adamı böyle mahcub eder. Zaten hava unsurunun hareketini ancak âlem-i gaybdan (görünmeyen, gizli âlemden) çıkıp, âlem-i şahadete (görünen âleme) geçmesiyle bilebiliyorlar. Tabii onda da; her şeyin anahtarı Onun yanında, her şeyin dizgini Onun elinde olan bir kudret-i İlâhiye, nasıl derse, nasıl irade ve emrederse öyle oluyor. Rabbimiz, Mikâil Aleyhisselâma verdiği emri, akabinde, hemen peşinden değiştirebiliyor da. Bakıyorsunuz bir anda yazı kışa, kışı yaza tahvil edip, değiştirebiliyor kudret-i İlâhiye. Onun kudreti ve iradesi karşısında kimsenin ne bir hükmü geçiyor; ne de dedikleri oluyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*