Hayat imanla güzel!

Yaşadığımız âlem içinde, hepimizin kendine has hususî bir dünyası vardır. Bu kişiye özel dünyada, gerçekleşmeyi bekleyen belki de kimseyle paylaşılmamış arzular, emeller yer alır. Bunların gerçekleşmesi, bir takım şartların yerine getirilmesine bağlıdır. Oysa ki, ya bu şartları yerine getiremeyiz, ya da elden gelen bütün çabayı göstermemize, rağmen beklenen neticeyi elde edemeyiz. O zaman bütün dünyamız aniden yıkılıverir. Bu durum beraberinde üzüntü, sıkıntı, gerginlik, öfkeyi getirir. Medyada hemen her gün bu ruh halinin yol açtığı haberleri yer alır. Ne çare ki, habercilik adına derman sunulmaz!

Oysa ki, kâinat sebepler âlemidir, ama çarkı bizim arzumuza göre dönmez.
Hani dedelerimizin “Nasipse gelir Hint’ten Yemen’den, nasip değilse gider burnunun dibinden” sözü türünden, arzu ettiğimiz bir şeyin gerçekleşmesi için bütün şartları yerine getirip çalışmış, gayret sarf etmişizdir, ama ne çare maksadımıza erişemeyiz. Başımızı duvara da vursak sonuç değişmez.

Üstelik,  yaşadığımız âlemde her şey zıttıyla bilinir. Hayatın sırrı ölümde gizlidir. Işık, ancak karanlıkla bir mânâ ifade eder. Beyazın güzelliği siyahta saklıdır. İyilikler, ancak kötülüklerin varlığı ile kıymet kazanır. Hem, insan acizdir, her şeye eli yetişemez. Ancak, her şeye gücü yeten, ilmi nihayetsiz, kudreti, ihsanı, zenginliği sınırsız, hiçbir şeyi gayesiz yapmayıp her işte bir maksat gözeten Birine sığınmak dünyamızı düzene sokabilir. Kendi cüz’i kabiliyetlerimizle, etrafımızda cereyan eden olayların hakikî mahiyetlerine ne derece nüfuz edebiliriz ki?

Nitekim, son derece üzüldüğümüz hadiselere, bir müddet sonra “İyi ki de öyle oldu” diye sevindiğimiz çok olmuştur.

Elinden gelen bütün çabayı, gayreti gösterip, neticeyi yalnız ve yalnız Allah’a bırakmak, O’nu işlerimize vekil kılmak demek olan tevekkül hali olmasa, bu hayatın ağır yükünü taşımak gerçekten çok zordur.

Üstelik, gemiye binip, ağır yükünü hâlâ sırtında taşıyan yolcu misali (23. Söz, Bediüzzaman Said Nursî) -gemiyi ve gemi kaptanını  çok iyi tanıyan diğer yolcular nazarında- komik bir durumdur. Hem de geminin kaptanına itimatsızlık göstergesi olduğundan, büyük bir edepsizliktir.
Sözü Bediüzzaman Hazretlerine (ra) bırakalım:

“İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir. Ve imanın kuvvetine göre, hadisatın tazyikatından kurtulabilir. ‘Tevekkeltü alallah’ der: sefine-i hayatta (hayat gemisinde) kemal-i emniyetle hadisatın dağlarvari dalgaları içinde seyeran eder. Sonra saadet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir.”

Velhasıl, fırtınalı, çalkantılı bir denize benzeyen hayat yolculuğu, ancak imanla güzeldir!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*