Hayat ve hadiselere bakış açısı nasıl olmalıdır?

Yaşadığımız hayat Cenâb-ı Hakk’ın Hayy ism-i celilinin bir tecellisidir.

Hayatın atmosferi içinde cereyan eden hadiselere nasıl bakmalıyız? sualinin doğru karşılığı mezkûr tecellisi, zaviyesi içinde değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.

Bir hadis-i şerifte ‘Kim demiş bütün dünya bozulmuş, bil ki o insanın kendi kalbi bozulmuştur’ diye buyrulur.

O zaman hayat ve hadiseleri yorumlarken çok iyi ve dikkatli düşünmeliyiz diyoruz.

Bu hususta bize rehber olan Bediüzzaman’ın şu manidar değerlendirmesi ölçü olmalıdır diye düşünüyoruz.

Şunları ifade ediyor Bediüzzaman bir temsili hikâyecikte;

Bir vakit iki adam, hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler. Biri hodbin, talihsiz bir tarafa; diğeri hudabin, bahtiyar diğer tarafa sülûk eder, giderler.

Hodbin adam hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbin olduğundan, bedbinlik cezası olarak nazarında pek fena bir memlekete düşer. Bakar ki, her yerde âciz bîçâreler, zorba müthiş adamların ellerinden ve tahribatlarından vâveylâ ediyorlar. Bütün gezdiği yerlerde böyle hazin, elîm bir hali görür. Bütün memleket bir matemhane-i umumî şeklini almış. Kendisi şu elîm ve muzlim haleti hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz. Çünkü herkes ona düşman ve ecnebî görünüyor. Ve ortalıkta dahi müthiş cenazeleri ve meyusâne ağlayan yetimleri görür. Vicdanı azap içinde kalır. Diğeri hüdâbîn, hudâperest ve hak-endiş, güzel ahlâklı idi ki: Nazarında pek güzel bir memlekete düştü. İşte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumî şenlik görüyor. Her tarafta bir sürur, bir şehr-âyin, bir cezbe ve neş’e içinde zikirhâneler.. herkes ona dost ve akrabâ görünür. Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir terhisat-ı umumiye şenliği görüyor. Hem, tekbir ve tehlil ile mesrurâne ahz-ı asker için bir davul, bir musıkî sesi işitiyor. Evvelki bedbahtın hem kendi, hem umum halkın elemi ile müteellim olmasına bedel; şu bahtiyar, hem kendi, hem umum halkın süruru ile mesrur ve müferrah olur. Hem güzelce bir ticaret eline geçer. Allah’a şükreder. (Sözler, 369)

Hayat ve hadiselere bakış açısı yönünde oldukça realist bir tahlille dünyamıza ışık saçarak rehberlik eden Bediüzzaman’ın bu değerlendirmesi hayat ve hadiselere bakışta doğru istikameti gösteren fikirlerle mücehhezdir.

Günümüz insanınca hayat ve hadiseleri yorumlamada oldukça mühim projektörler yakan Bediüzzaman, aynı zamanda bu vesileyle insanın gerçek saadetine de kapılar aralamaktadır.

Sosyal hayatın keşmekeşi içinde boğulmak derekesi ile karşı karşıya gelen insanımızın, bu düşünceler penceresinden rahat nefes alması mümkündür.

Bir pedagog ve bir sosyolog marifetinin yanı sıra ayrıca ruh ve psikolojik tahlillerin insan fıtratına uyumunu izhar eden Bediüzzaman, ileri sürdüğü bu fikirleriyle cemiyet hayatının yanı sıra insan hayatında doğru istikametle rahatlamasını sağlamış oluyor.

Günümüzde, birçok sosyal, ekonomik ve beşerî ilişkilerin olumsuzluğundan yakınan insanımızın yaşadığı hayat tarzına matuf değerlendirmelerin çalınıp, hayat ve hadiselere aksettirilerek, yaşanan birçok sosyal ve ruhî problemin izalesine sebep teşkil etmede söz sahibi doğru fikir ve tahlillerdir.

İnsan ruhu üzerinde olumsuz yönde cereyan eden hadiselerden südûr eden etkenlerin yok sayılabileceğine de sebep olacak Bediüzzaman’ın bu olumlu değerlendirmeleri birçok bunalım ve buhrandan çıkış yolu aralamaya kâfi tesbitlerdir.

Ruhiyatta, pedagog ve psikologların bu fikirler üzerinde düşünerek hayat ve hadiseleri değerlendirmede Bediüzzaman’ın tesbitlerinden yararlanmaları gerekmektedir, diyoruz.

İnsanı eğitirken başvurulması gereken kriterler olarak alınıp değerlendirilmesini ise başta eğitimcilere düşen bir vazife olarak telâkki ediyoruz.

Eğitim-öğretimle ilgilenen ve hayatı doğru yorumlama adına söz sahibi olan her kesime, topluma ve yönetimlere bu önemli projeden yararlanmasını tavsiye ediyoruz; bu doğru bakış açısıyla…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*