Ey şiddet-i şefkatten şedid bir elemi hisseden nefsim ve arkadaşım! Vücud hayr-ı mahz, adem şerr-i mahz olduğuna, bütün mehasin ve kemâlâtın vücuda rücuu ve bütün maasi ve mesâib ve nekàisin esası adem olduğu delildir.
Madem adem şerr-i mahzdır; ademe müncer olan veya ademi işmam eden hâlât dahi şerri tazammun eder. Onun için, vücudun en parlak nuru olan hayat, ahvâl-i muhtelife içinde yuvarlanıp kuvvet buluyor, mütebayin vaziyetlere girip tasaffi ediyor ve müteaddid keyfiyatı alıp matlub semeratı veriyor ve müteaddid tavırlara girip Vahib-i Hayat’ın nukuş-u esmasını güzelce gösterir. İşte şu hakikattendir ki, zîhayatlara âlâm ve mesâib ve meşakkat ve beliyyat suretinde, bazı hâlât ârız olur ki; o hâlât ile hayatlarına envâr-ı vücud teceddüd edip zulümat-ı adem tebaud ederek hayatları tasaffi ediyor. Zira, tevakkuf, sükûnet, sükût, atalet, istirahat, yeknesaklık, keyfiyatta ve ahvâlde birer ademdir. Hatta en büyük bir lezzet, yeknesaklık içinde hiçe iner.
Elhâsıl: Madem hayat Esma-i Hüsnâ’nın nukuşunu gösterir; hayatın başına gelen her şey hasendir. Meselâ, gayet zengin, nihayet derecede san’atkâr ve çok san’atlarda mahir bir zat, âsâr-ı san’atını, hem kıymettar servetini göstermek için, adî bir miskin adamı, modellik vazifesini gördürmek için, bir ücrete mukabil, bir saatte murassa, musanna, yaptığı gömleği giydirir, onun üstünde işler ve vaziyetler verir, tebdil eder; hem, her nevi san’atını göstermek için keser, değiştirir, uzaltır, kısaltır. Acaba şu ücretli miskin adam, o zata dese, “Bana zahmet veriyorsun, eğilip kalkmakla vaziyet veriyorsun, beni güzelleştiren bu gömleği kesip kısaltmakla güzelliğimi bozuyorsun” demeye hak kazanabilir mi? “Merhametsizlik, insafsızlık ettin” diyebilir mi?
İşte, onun gibi, Sâni-i Zülcelâl, Fâtır-ı Bîmisal, zîhayata göz, kulak, akıl, kalp gibi havas ve letaif ile murassa olarak giydirdiği vücud gömleğini Esma-i Hüsnâ’nın nakışlarını göstermek için çok hâlât içinde çevirir, çok vaziyetlerde değiştirir. Elemler, musîbetler nev’inde olan keyfiyat, bazı esmasının ahkâmını göstermek için lemaat-ı hikmet içinde bazı şuaat-ı rahmet ve o şuaat-ı rahmet içinde lâtîf güzellikler vardır.
Sözler, Yirmi Altıncı Söz, s. 534
Benzer konuda makaleler:
- Hayatın başına gelen herşey güzeldir
- Hayatın başına gelen herşey güzeldir
- Hayatın başına gelen herşey güzeldir
- Şu dârı dünyadaki musîbetler, belâlar…
- Şu dârı dünyadaki musîbetler, belâlar…
- Sudan dersler
- Mülk O’nundur, mülkünde istediği gibi tasarruf eder
- Allah’ın isimleri bizi istikamete götürür
- Cenab-ı Hakkı bulan bir kalp, her şeyi bulur
- Sünnet-i Seniyyeyi terk eden, edebi terk eder
Kur’an’ı çağa tefsir ederek, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, bu dünyadaki vazifem nedir?” sorularına cevaplar sunan, “iman-ı tahkiki”, “ahlâk” ve “istikamet” rehberi Risale-i Nur Külliyatı’nın müellifi.
İlk yorum yapan olun