Hayatın gerçekleri ve bazı değerlerimiz

Sevgili dostlar, bu yazımda sizlere çeşitli hayat tecrübelerinden alınan bazı ders verici notları aktarmak istiyorum. Kendi nefsimde denemeye çalıştığım bazı hakikatleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Doğru şeyleri, doğru zaman ve mekânda yaparsak hem kendimiz, hem yaratılış gayemiz, hem de insanlık ve çevremiz için iyi bir örnekoluşturabiliriz. Aynı zamanda da hayatı verenin rızasına aykırı hareket etmemiş oluruz.

Yapılan her türlü fiil, hareket, hizmet, iş ve beklenmedik olaylar neticesinde ortaya çıkan durumun eleştirilmesine açık olmamız gerekiyor. Böyle durumlarda alınganlığa girmeden, yöneltilen her tenkidi kendimizi geliştirme adına bir adım olarak görebilmeliyiz.
Şartlar ne olursa olsun, “sıdktan”, doğruluktan ayrılmamak ve doğruyu söyleme cesaretini gösterebilmek bir fazilet işidir.

Hayatın akışı içerisinde-–şakadan da olsa—kesinlikle yalana tenezzül etmemek, muhatapların söylediği yalanların neleri gizlendiğini, yalanların arkasındaki korku ve endişe psikolojisini kavrayıp toplum hayatında bunun yeri olmadığını da anlatmamız ayrı bir sorumluluğumuzdur. İnsanlığın en büyük belâsı olan “yalan” illetini durdurmak için bütün menfî şartları ortadan kaldırma yolunda adımlar atmalıyız. Aile fertlerimizi ve münasebette olduğumuz dostlarımızı bütün kötülüklerin anası olan bu belâdan uzak tutmak için üstün bir gayret gösterebilmeliyiz.

Hayatın gerçekleriyle karşılaşıldığında kendimizi veya başkalarını kandırmaya asla yeltenmemek… Kaderî cilvelerin sırlı satırlarını basiret ve ferasetle okuyabilmek…

“Yanlışları, daima doğrularla düzeltme” tarzında bir metodu hayat prensibi edinmek… Yanlışa, yanlışla karşılık vermemek…
Sadece kendisi için değil, herkes için biraz olsun mutluluk dileyebilmek…

Çevresiyle ve kendisiyle barışık birisi olma yolunda üstün bir gayret sarf etmek… Çünkü kendisine ters düşen insanın, hayatın bütün gerçekleriyle de ters düşmek gibi müthiş bir girdaba sürüklenmesi kaçınılmazdır. Bunun için en öncelikli şartın; her zaman hayata olumlu pencereden bakmak, söyleyecek olumlu bir şey bulmak, iyimserlikle tahlil ve yorum yapma alışkanlıklarını kazanma yolunda mesai harcamak olduğunun şuurunda olmak.

Hep “iyi” kelimesi ve “iyi” hallerin yanında olmak… Onu yaşayıp, yaşatmak. “Kötü” ifade ve hareketlerden daima uzak durmak…
Çok iyi bir motivasyoncu olabilmek… Hak bildiği dâvâsına odaklanabilmek… Bunu meleke haline getirmek…
Çevremizdekilerin zor ve kötü bir günü karşısında onlara; çözüm ihtivâ eden müsbeti, iyiyi ve meşrûiyeti sunabilmek…

Her sabah kalktığımızda, “o gün” için “iyi” ya da “kötü” iki seçimimizin olduğunu unutmamak… Pozitif ve müsbet düşünen insan için tek yolun “iyiyi” seçmekten geçtiğini asla unutmamak ve bu yolu terk etmemek…

İstemeden karşılaştığımız “kötülükler” karşısında da iki seçimimiz olacaktır:

Ya olayın kurbanı olmak veya olaydan ders çıkarmak. Bu durumda akıllı seçim; başımıza gelen kötü olaylardan sadece ders çıkarmak olacaktır.
Herhangi bir durumda bir şikâyetle karşılaştığımız zaman, yine iki seçeneğimiz olacaktır:

Ya yapılan şikâyeti kabul etmek ya da çözüm yollarını göstermek. Hayatı olumlu yorumlamak, onu olumlu kılmak en akıllı yoldur.

Çoğu kere; “hayat, seçimlerden ibarettir.” Hayatın her kademesinde, her insan bir seçimle karşı karşıya gelebilmektedir. Hayat sürdüğü müddetçe seçimlerle karşı karşıyayız demektir. Her hadise karşısında nasıl davranacağımızı seçmek zorundayız. Çoğu zaman başka insanların tavırlarımız karşısında nasıl ve ne şekilde etkileneceğini tahmin edemediğimiz halde bir seçim yapmak durumunda kaldığımız da acı vakıalardandır.

Bazen ölüm ile yaşamak arasında bir tercihle karşı karşıya kalabiliriz. Elbetteki mümkün oldukça, insanın “ölüm” yerine “yaşamayı” seçmesi akıllı bir tercihtir. Çünkü hayat, Hayatı Verenin yolunda harcandıkça bir mana ve değer kazanır.

Hayata bu açıdan bakıldığı zaman başkalarının ustalıkları ve kazanımlarıyla değil, bizzat kendi irade ve seçimlerimizle ve olumlu tavırlarımızın büyük katkısı ile yaşayabiliriz. Şükür ki, her gün dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve irademiz Yaratıcı tarafından bize verilmiştir. Bu hakkımızı kullanırken, O’nun rızası yolunda tercih yapmamız halinde, iki hayatın mutluluğunu da kazanacağımızı asla unutmamalıyız.

HAYAT YOLUNDAKİ VAZGEÇİLMEZ “PARALEL ÇİFTLER”:

“Kalitesiz insanı” gösteren iki önemli özellik vardır:
1- Şikâyetler.
2- Dedikodular.

Hiç çözülemeyecek sanılan problemleri çözecek iki yol vardır:
1- Bakış açısını değiştirmek.
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek.

Yanlış yapmayı engelleyen iki tarz vardır:
1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek.
2- Hak yememek.

Yapılan şu iki şey kişiyi gözden düşürür:
1- Demagoji (Lâf kalabalığı)
2- Kendini ağıra satmak (Övmek, vazgeçilmez göstermek)

Kaliteli ve ‘nitelikli insan’ olabilmek için şu iki şeye çok dikkat etmek gerekir:
1- İradeye hakim olmak
2- Uyumlu olmak

Hayatın akışı içerisinde şu iki konu insanın önünde köstek ve handikaptır:
1- Kararsızlık.
2- Cesaretsizlik.

Hayatı boşa harcamamak için şu iki konuya dikkat etmek gerekmektedir:
1- Baskın yeteneği bulmak.
2- Sevdiğin işi yapmak.

Başarının sırlarından şu iki esas doğru ve kısa olan yoldur:
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek.
2- Kendini güncellemek.

Eğer başarıyı mutlulukla beraber yakalamak istersen bunun sırrı:
1- Niyetin saf olması gerekir.
2- Ruhsal farkındalıktır.

Milyonlardan özeli ayıran şu iki maharettir:
1- Problemin değil, çözümün parçası olmak.
2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek.

Gelişmenin önündeki en büyük iki engel:
1- Aşırılıktır (mübalâğa, abartı, ifrat)
2- Felâkete odaklanmış olmaktır.

Çoğu zaman ve zeminde şu iki şey çözüm getirir:
1- Tebessüm (gülümseme).
2- Sükût (susmak)

Kaybedilince değeri anlaşılan ama geri getirilemeyen iki can dost vardır:
1- Anne.
2- Baba.

İki şey asla geri alınamaz:
1- Geçen zaman.
2- Söylenen söz.

Ulaşmak için çok fedekârlık yapılması gereken iki şey vardır:
1- Sevgi.
2- Bilgi.

“Hayatta önemli olan her şey” için çok kıymetli iki şey vardır:
1- Nefes alabilmek.
2- Nefes verebilmek.

ÇOK KIYMETLİ OLAN “ÜÇLÜ KOMBİNASYONLAR”:
Hayatta bir kez gittiğinde asla geri dönmeyen üç şey vardır: Zaman, kelimeler ve fırsat.
Hayatta hiçbir zaman kaybedilmemesi gereken üç şey vardır: Barış, umut ve dürüstlük.
Hayatta en değerli üç şey vardır: Sevgi, kendine güven ve arkadaşlar.
Hayatta hiç emin olunamayacak üç şey: Düşler, başarı ve zenginlik.
Hayatta insanı geliştiren üç şey vardır: Çok çalışmak, samimiyet ve başarı.
Hayatta insanı mahveden üç şey vardır: Cesaretsizlik, gurur ve öfke.
Cenâb-ı Hak hayatı gerçek mânâda yaşamayı ve rızası dahilinde kullanmayı, başta nefislerimiz olarak bütün bu güzel gerçekleri, tecrübe ve bilgileri yaşayıp, etrafımızdakilerle de paylaşıp, onlara da yaşatmayı nasip eylesin. Âmin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*