Helâket ve felâket asrının adamı

Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de her canlı gibi ölümü tatmış ve 23 Mart 1960’ta, Urfa’da son nefesini vererek ebedî âleme göç etmişti. Bugün 23 Mart ve onu bir defa daha rahmet ve duâlarla anıyor, hatırlıyoruz.

En başta şunu biliyoruz ki Bediüzzaman’ı anmak, onun eserlerini okumak ve anlamakla mümkündür. Ve yine biliyoruz ki, Bediüzzaman, ‘övülmeye’ ihtiyacı olmayan, bunu arzu etmeyen gerçek bir âlim, müfessir ve müceddiddir. “Ben kendimi beğenmiyorum; beni beğenenleri de beğenmiyorum. Cenâb-ı Hakk’a çok şükür, beni kendime beğendirmemiş” (Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, Onuncu Mesele, s. 575)  diyebilen kaç âlim ve müfessir vardır? Dolayısıyla Bediüzzaman’ın vefatı vesilesiyle nazarların bir defa daha Risale-i Nur’a yönlendirilmesi lâzımdır.

Kimileri, Risale-i Nur eserlerine “fazla vurgu yapıldığını” düşünebilir. Fazla değil, aksine “yeteri kadar vurgu yapılmadığını” söyleyebiliriz. Çünkü günümüz meselelerinin çözümünü Risale-i Nur eserlerinde bulmak mümkün. En sıcak gündemlerden biri olan ırkçılık hastalığına ve terör belâsına Risale-i Nur eserleri gibi ikna edice çare sunabilen var mı?

Peki, Risale-i Nur’daki fark nedir? Yine Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Risale-i Nur Külliyatı’nın umum eczaları, siyasî ve dünyevî maksatlardan ârî ve müberrâ olarak tamamen imanî ve uhrevî bir ruh ve mâhiyette telif edilmiştir.” (Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 396)

Risale-i Nur’un dikkat çeken bir özelliği de, ümitsizlik girdabına sürüklenen Müslümanlara şevk ve ümit vermesidir. Risale-i Nur’da pek çok müjde var ve bunların bir kısmı tahakkuk etmiş, bir kısmı da tahakkuk edeceği günü bekliyor. Günümüz, inkâr hastalığının her fırsatta insanları şüpheye düşürdüğü bir asır. İnsanları inançlarından uzaklaştırmak için özel gayret sarfeden “ifsat şebekeleri” vardır. Mukaddes değerleri inkâr eden bu taun ve felâkete karşı da Risale-i Nur eczaları mücadele etmiştir. “Eyvah, gençler imansız olacak. İmansızlık her yeri sardı, kapladı” gibi ümitsizlik aşılayan ve ilk bakışta doğru gibi görülen tesbitlere karşı, Risale-i Nur’da şöyle itiraz edilmiştir: “Tesadüf, şirk ve tabiattan teşekkül eden fesat şebekesinin âlem-i İslâmdan nefiy ve ihracına Risale-i Nurca verilen karar infaz edilmiştir.” (Mesnevî-i Nuriye, Zerre, s. 152) Ve bu müjde, sebepler açısından bakıldığında “en karanlık gün”lerde verilmiştir!

Risale-i Nur’da verilen ve gerçekleşen müjdeler olduğu gibi, peyder pey gerçekleşen ve nasip olursa önümüzdeki yıllarda şahit olunacak müjdeler de vardır. Meselâ, Tiflis’te, Şeyh San’an Tepesi’nde karşılaştığı Rus polisi vesilesiyle verdiği müjde şükürler olsun ki gerçekleşmiş ve orada bir “medrese” açılmış durumdadır. İnşâallah aynı bahiste verilen diğer müjdeler de gerçekleşecektir.

Risale-i Nur’un pek çok yerinde müjdeler olduğu gibi meselâ, “Birinci Mektup”ta da müjdeler vardır. İlk bakışta ilgisiz gibi görülen ve “Hazret-i Hızır (as) hayatta mıdır?” sorusuna verilen cevapta, “Âhirzamanda, felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı ulûhiyete karşı, İsevîlik dini tasaffî ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılâp edeceği bir sırada, nasıl ki İsevîlik şahs-ı mânevîsi, vahy-i semâvî kılıcıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevîsini öldürür. Öyle de, Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, İsevîlik şahs-ı mânevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı mânevîsini temsil eden Deccalı öldürür; yani, inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecek” denilmiş. (Mektûbât, s. 16)

“İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılâp edeceği bir sırada” tabirinin ne kadar büyük bir müjde ve haber olduğunun farkında mıyız? Demek ki, İsevîlik dini tasaffi ederek hurafattan temizlenecek… Elbette bu gelişme “bir gün”de olmayabilir, muhtemelen bu bir süreç… Acaba “tasaffî” süreci devam ediyor mu?

Risale-i Nur Külliyatı’nda binlerce müjde var, ama bu müjde özellikle dikkatimizi çekti ve bir 23 Mart vesilesiyle sizlerle de paylaşmak arzu ettik. “Helâket ve felâket asrının adamı”nın verdiği “müjdeler”i dikkatle takip edelim…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*