EURONUR ÖZEL

Hem Dindar Hem Kötü Olmak Mümkün mü?

Özel Makale /dindar

Bu makale kıymetli dostum Dilek tarafından gönderildi. Ben sadece bir iki dokunuş yaptım, hadi okuyalım.

“Deniz !  çoktan beri aklımı karıştıran, beynimi allak bullak eden bir konuda yazdım. İstersen benden söz etmeden kendi yazın gibi yaz. Sevgilerimle.”

1. Dindarlık mı, Ego Gösterisi mi?

Dindar olmak ne demek? Sadece belli başlı ritüelleri yerine getirmek mi, yoksa daha derin bir anlamı var mı? Son zamanlarda bu konuyu çok düşündüm. Çünkü bazı insanlar ibadetlerini ya da inançlarını gerçekten yaşarken, bazıları sanki bir vitrin kurmuş gibi davranıyor. Yani dini, bir içsel yolculuk olarak değil, dışarıya sunulacak bir kimlik olarak kullanıyorlar.

Bu noktada “narsistik dindarlık” diye bir kavram çıkıyor karşımıza. Bu tür bir bakışta kişi dini, kendi egosunu büyütmek, başkalarına üstünlük kurmak ya da takdir toplamak için kullanıyor. Ne kadar dindar göründüğünü göstermek, gerçekten dindar olmaktan daha önemli hâle geliyor.


Gösteriş Dolu Ama İçerik Boş

Narsistik dindarlığın en dikkat çeken yönlerinden biri, dış görünüşe fazlasıyla odaklanması. Dışarıdan bakıldığında her şey tam gibi: düzenli ibadet, dini bilgi, hatta belki de insanlara “ders” verme çabası… Ama iç dünyasında samimiyet eksikliği, empati yoksunluğu ve kendini üstün görme hali var.

Hatta öyle ki, kişi farklı düşünen ya da inanan insanlara karşı hoşgörüsüz davranabiliyor. Çünkü bu dindarlık türü, “ben merkezli” bir yapıya sahip. Kendi doğrusu dışındakileri küçümsemek, dışlamak, hatta yargılamak çok kolay oluyor bu bakışla.

2. Dindarlık Her Zaman İyilikle mi Eşleşir?

Şimdi buraya kadar okuduklarımızdan sonra şu soru geliyor akla: “Dindarlık kötülükle bir arada olabilir mi?” İlk duyduğumuzda cevabımız “hayır” olabilir. Ama biraz daha yakından baktığımızda görüyoruz ki, evet olabilir. Çünkü insan karmaşık bir varlık. Hem iyi hem kötü taraflarımız var ve bu yönler bazen bir arada, bazen çatışma hâlinde yaşıyor içimizde.

Bir kişi ibadet ediyor olabilir ama aynı zamanda kibirli olabilir. İnançlı olabilir ama aynı zamanda insanlara haksızlık edebilir. İşte bu çelişkiler yüzünden, sadece dışarıdan bakarak kimseyi “iyi” ya da “kötü” diye etiketlemek çok doğru değil. Gerçek dindarlık biraz da bu farkındalıkla başlıyor sanırım.

Sahici Olanla Suni Olan Arasındaki İnce Çizgi

Dindarlığın bir de niyet kısmı var. Yani sen neden ibadet ediyorsun, neden inandığını söylüyorsun? Eğer bu cevap başkalarına göstermek ya da takdir görmekle ilgiliyse, o zaman işin içinde başka bir motivasyon var demektir. Bu durumda din, kişisel bir yolculuk olmaktan çıkıyor, bir kimlik gösterisine dönüşüyor.

Bu noktada narsistik dindarlık, sadece kişinin kendisini kandırmasına değil, çevresini de yanlış yönlendirmesine neden oluyor. İnsanlar bu tür dindarlık örneklerini gördükçe, dindarlara olan güvenlerini yitirebiliyorlar.

3. Gerçek Dindarlığın Küçük Bir Sınavı

Bir gün işyerinde iki kişi bize çok kötü davranıyordu. Çünkü onlardan biri idareciydi ve gücü elinde tutuyordu. Zaman geçti, kader döndü; idarecilik bana geçti. Her şeyi yapabilirdim. Ama kendime şöyle dedim: “Ben Müslümanım. Haksızlık yapamam, adaletsizlik edemem.” Ve yapmadım.

Peki sonra ne oldu biliyor musun? O kişilerden biri bir gün gelip özür diledi. Ve daha da güzeli… Hayatını gözden geçirmeye başladı. Şimdi dindarlığa daha yakın, daha huzurlu bir hayat yaşıyor. Ve biz artık dostuz.

İşte ben o gün şunu anladım: Dindarlık, sadece namaz kılmak değil. Güç eline geçtiğinde ne yaptığınla ilgili. Hakkı gözetmek, kinle değil vicdanla hareket etmek… Dindarlık, işte tam da burada başlıyor.

4. Dini Maskeler ve Gerçek Kimlik

İşte bu yüzden bazen ibadet, bir maske hâline gelebiliyor. İnsan yaptığı şeyin özünü kaybedip, sadece şekline tutunabiliyor. Bu da aslında çok tehlikeli bir durum. Çünkü kişi bir süre sonra kendisini ibadetin sahibi gibi görebiliyor. Halbuki dindarlık, her zaman bir hatırlayış, bir denge, bir alçakgönüllülük hâli olmalı.

Kötülüğü dindarlığın gölgesine saklamak, hem insanın kendine hem de çevresine yapabileceği en büyük haksızlıktır.

Narsistik dindarlık, kişiyi geliştirmek yerine içten içe çürütür. Gerçek dindarlık ise, insanın kendini tanıdığı, nefsine ayna tuttuğu ve sürekli dönüşüm içinde olduğu bir yolculuktur.

5. Son Söz ve Dua

Dindarlıkla kötülüğün aynı yerde bulunması mümkün, çünkü insan karmaşık. Ama bu çelişkiyi görmek, onu çözmenin de ilk adımı. Kendimize dürüst olmak, niyetimizi sorgulamak ve içten bir ruhsal arınma yolculuğuna çıkmak… Belki de dindarlığın en sade ve en derin hâli tam da burada başlıyor. Vesselam

Allahım! Sırlar semasının güneşi, nurların mazharı, celâl sıfatının merkezi ve cemâl burcunun kutbu olan Hazreti Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in biricik latîf zatına salât eyle. Allahım! O’nun, Senin nezdindeki sırrı ve Sana olan seyri için beni korkudan emin kıl, hatalarımı azalt, üzüntümü ve hırsımı gider. Benimle ol ve beni enaniyetime ait hususiyetlerden kurtarıp Kendinle kâim eyle. Benlik ve bencillik duygusunu içimde tamamen erit. Beni nefsime meftun olmaktan koru. Hislerimi Seninle aramda perde eyleme ve gizli olan her sırrı bana aç, ey Hayy u Kayyum! Ey Hayy u Kayyum! Ey Hayy u Kayyum!

Benzer konuda makaleler:

Deniz Pamir

Satırlarında kainatın sırrını arayan bir kalem… Kelimeleri, hikmetin derinliklerinden süzülen bir nur gibi, zihinleri aydınlatır ve kalpleri ferahlatır. Her cümlesi, mahlukatın ince nakışlarından Halık’ın sonsuz rahmetine bir davetiye gibidir. O, fani sözcüklerle baki hakikatlere köprü… Devamı »

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu