Hey ağalar zaman azdı!

Bundan kırk küsur sene önce lisede okurken, 17. yüzyıl halk şairlerinden Gevheri’nin bir şiirini okumuş ve o mevzuuyu dersimizde işlemiştik. İşte o şiir benim hafızamda kalmış ve kırk senedir onunla alâkalı bir yazı yazmak arzu ederdim, fakat bir türlü nasib olmuyordu, nihayet şimdi bir zaman ve fırsat bularak bunu yazalım istedik. Yazıya başlık olarak aldığımız Gevheri’nin o şiirinin tamamı şöyleydi:

Hey ağalar zaman azdı
Düşmüşe el üşer oldu
Küllükte sürünen eşek
Cins atla yarışır oldu

Palas üstünde yatmayan
Bıyığına pala batmayan
Porsuk ardından yetmeyen
Ceylana erişir oldu

Evlerinin önü yazı
Yayılır turnası kazı
Yaşına yetmedik kuzu
Koç ile vuruşur oldu

Gevheri der işler hata
Katırlar baskındır ata
Olur olmaz maslahata
Çocuklar karışır oldu

Gördünüz mü? 17. yüzyılda, bundan dört asır kadar önce şairin söylediğine bakın. Taa o zaman  “Hey ağalar zaman azdı.” Diyor. Ya bir de bu zamanı, bu günleri görseydi ne derdi acaba? Bundan yıllar önce, bizim gençlik yıllarımızda, rahmetli anacığım, o zamanki kadın ve kızların giyim kuşamını görünce bize, “yavrum dünyanın çivisi çıkmış, insanlar azmış” derdi. Rahmetli anam, şimdi mezarından kalksa da bir gelse, bu günleri bir görse, ne der bilmem?  Belki de “ beni tekrar mezarıma yollayın, toprağın altı üstünden hayırlıdır” der. Tabii buna mümasil, diğer işleri de mukayese ettiğimizde görürüz ki, hakikaten zamanın azması öyle bir hale geldi ki, Allah bilir ya, kıyametin çabuklaşmasına sebebiyet verecek haller doğru gidiyoruz. Nasıl olmasın ki, bir islam beldesi olan bu vatandaki şu alçak ve terbiye tanımaz hallerin neticesi ne olur ki?

“Küllükte sürünen eşek/ Cins atla yarışır oldu” diyor şair. Buna ne demeli bilmem? Yani, haddini hududunu bilmeyen bazı insanların, kendi seviyelerinin üzerindeki zevâtın tevazusundan istifadeyle, kendilerini onlarla bir tutar, hatta daha üstün görür hale gelmesine ne demeli? Bunlar maalesef, maddi sahada da oluyor, mânevi sahada da

 Daha hayatta pişmemiş, bıyıkları dahi çıkmamış toy bir gencin, kendisinden ileri seviyede bulunanlarla aşık atmasına işaret edip, daha bir yaşına gelmemiş kuzuların kocaman koçlarla vuruştuğunu (toslaşmaya kalktığını) söyleyip, en sonunda da; “Gevheri der işler hata /Katırlar baskındır ata/Olur olmaz maslahata/Çocuklar karışır oldu” diyor. Sanki mubarek o zamanı değil de, bu zamanı anlatıyor. Aynen öyle değil mi? O kadar hatalı ve yanlış iş yapanlar çoğaldı ki, üstelik yaptığı işi de doğru zannetmeleri cabası. Hani “üç günlük seyisliği var kalkmış bize at sürmeyi öğretiyor.” Diye bir sözümüz var ya, aynen onun gibi, bu tipler o kadar çoğaldı ki, akıl ermiyor, kendilerini onlarla bir görüp, yarışmaya çalışıyorlar. Dediğimiz gibi, bunu her sahada görmek mümkün. Hele bir de her işe burnunu sokup, olur olmaz yerde konuşan çocuklara şaşkınlığı ise bir başka. Adamcağız, bir de kalkıp gelip bu günleri görse, acaba nasıl bir şiir yazardı kim bilir?

Tabii, bir insan haddini hududunu bilir, bulunduğu yerin ve mevkiin ne olduğunun şuurunda olarak densizlikler yapmazsa o zaman ne âlâ! Ama yok öyle yapmayıp da, densizliklerine devam ederse, o cemiyette de, o sohbette de, o bir araya gelmelerde de, ne tat kalır ne tuz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*