‘Hür’ olmak, ‘kul’ olmaktır

Düşününce mutlu, yönelince seviniriz.

Acı- tatlı anımızda (fıtraten) O’na sesleniriz. Yanımızda buluruz, her kalbimiz titrediğinde. Biliriz, O sever bizi; görür, gözetir her halimizi. ‘Farkında olmak’ kulu olduğumuzun, ne büyük bahtiyarlıktır. Zaten kul olmak, ancak ‘böyle’ anlamlıdır.

Âciz, fakir, muhtaç olmadan; kulluk anlaşılmaz. Tokluk, nimetlerin lezzetine perdedir. Şefkat, korunmaya muhtaç birisini ister. Her şeyin dizginini elinde tutana muhtaç olmak, anlamlıdır.

Namazda, ‘huzur’a varabilmek, oraya ulaşabilmek ne güzeldir. Kavuşunca hissedilir kulluk. Mutluluk; varmakta, bulmakta, hemhal olmaktadır.

Vardık mı, bulduk mu, hemhal olduk mu, kuluz demektir.

Var(a)madan dönüyor, bul(a)madan geliyorsak; bu varmak, varmak değil.

Gitmeden, görüşmeden, halleşmeden lezzet beklenmez. Gidilmezse, görüşülmezse; o gitmek, gitmek değil. Kalp hissetmezse, o sevmek sevmek değil. El açtığınızda gelmiyorsa, bu dâvet samimî değil.

Oysa kanunları değiştirir samimî istekler. Samimiyetsiz, şevksiz, isteksiz dâvetler, dâvet değil.

Kul olmakta lezzet, önünde eğilmekte huzur, emre itaatte güven vardır. Kendini güvende hissetmeyen henüz kul değil.

Namaza, durabilmek; oruca tutunabilmek, itaatin huzurunu hissedebilmek, kulluğun kalitesi. İşte o namaz kılar insanı; o oruç tutar, o bağlılık güven verir.

Gitmeyince, yol bilinmez. Öğrenince dönülmez. Bilmemek, sevmemektir.

Allah’a kul olmak; ‘hür insan’ demektir. Bu, insan için şereftir. Kulluk, duyguların haz programıdır. Varlığa kölelik, esaretken; Rabb’in kölesi olmak şahane hürriyettir. O’na kul, köle olmak; iki dünyada saadettir.

Hür olmak için; kul olmak ne güzeldir.

İnsan abdullahken, hürdür; ötesi, esarettir…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*