Hüsrandan kurtulmak için

Günlük hayatta pek çok tezatlı işler vardır. Ters ve olumsuz gelişmeler, birilerini moral açısından fenâ halde yıkar. Hüsrana uğratır. Öylesine tahripler yapar ki; bütün hayatı kendine zehir eder. İlâhî lütufla kendisine verilen istidatlarla kendini bir şey sanır. Güçlü kuvvetli sanır. Makam-mevki sahibidir. Mal-servet sahibidir. Beyhûde gülünç bir şekilde kaderle mücadeleye girer.

Ve ‘Hayat bir mücadeledir’ der. Onca imkâna rağmen gözüne uyku girmez. Hayat ona zehir olur. İç dünyası bu zıtlıklarla kemirilir. Kıvranır, durur. Unutur, Nemrudun onca gücüne rağmen bir sineğe yenildiğini… Onca debdebe ve imkân içinde olanların gözle görülemeyecek bir mikroba mağlûp olduğunu unutur.

Servet, mal, mülk ve zenginlik, insanı hüsrandan kurtaramıyorsa kurtuluş yolu nedir? Kurtuluş (felâh) yine Asr Sûresi’ndedir. Allah, kullarına ihsan etmiş. Bu sûrede ‘ancak, kesin’ hüsranda olmayacaklar, kurtulmuş, felâha ermiş olanları şöyle sıralamaktadır.

-İman-ı billah…

-Salih amel (iyi işler yapmak)…

-Birbirine hakkı tavsiye etmek,

-Birbirine sabrı telkin etmek.

Kişiyi hüsrandan kurtaracak, felâha kavuşacak yegâne yoldur. Gidilecek yol budur. Geçmiş ve şimdiki zaman bununda şahitliğini yapmaktadır.

Zaman gösterdi ki, cennet ucuz değil; cehennem dahi lüzumsuz değil.1 Bediüzzaman da burada zamanı şahit tutuyor. Bir saniye insan ömründe çok büyük bir zaman dilimidir. Ömrü boşa geçen insan, bu kıymetli zamanı geri getiremeyeceğine göre büyük israf içinde olduğu kesindir. İşin hakikatını anlayan için işte bir kurtuluş kapısı… ‘Allah rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.’2 Kurtuluş burada… Öyleyse hazinelerden kıymetli olan, hebâ ettiğimiz ömrümüzü, Allah için hareket ederek telâfi edebiliriz. Allah rızası esas alınmalı… Ve ayrıca şunu hayatımızın şaşmaz prensibi kabul edersek çok şey kazanırız: ‘Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.’ 3

SICAKTA VE PAZARDA BUZ SATAN ADAM

Hiç şüphesiz ki asıl sermayemizin çok hızlı geçen zaman olduğunu herkes bilir. Saniyenin bile altın değerinde kıymetli olduğunu, “Ben Asr Sûresinin mânâsından anladım” diyerek anlatır İmam Râzî…4

Buz satan birisi pazarda şöyle bağırıyordu; ‘Sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin’!… Onun bu sözünü duyunca, ‘İşte bu Asr Sûresi’nin anlamıdır’ diye düşünür. İnsana verilen ömür bir buz gibi hızla erimektedir. Eğer bunu ziyan eder veya yanlış yere harcarsa insanın perişan olmasına sebep olur.

Zamanın altın hazinelerinden kıymetli olduğunu şöyle de fark etmek mümkündür.

Bir sınav salonunda öğrencilere soru verilmiştir. Zaman çok hızlı geçmektedir. Saatimizin saniyesi, zamanın hızlı geçtiğine dair yeterli fikir verebilir. Halbuki bir saniyelik zaman da uzun bir süredir. Bu bir saniyelik sürede ışık 300 bin km kat eder. Kâinatta öyle unsurlar vardır ki bundan da hızlı yol almaktadırlar. Bir işle uğraşırken saatin saniyesine bakarak geçen zamanı düşünürsek, bunların ömür dediğimiz sürenin belli bir kesitinde vuku bulduğunu anlarız. Bu süre bize dünyada bir fırsat olarak verilmiştir. Hz. Ali (ra) “Zamanının bir kısmı maziye karıştı. Geride kalan günlerinin sayısı da belli değil, fırsat varken (şimdi) çalış” buyurur.5

Dipnot:

1- Risâle-i Nur,

2- Risâle-i Nur,

3- Risâle-i Nur,

4- Tefhimu’l-Kur’ân.

5- maxicep.com

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*