Hutbe-i Şamiye mesajları

Geçen sene, Bediüzzaman’ın vefatının 50. yıldönümünde, “Çağımız sorunlarına çözüm arayışları ve Said Nursî modeli” başlığı altında, onun temel konulardaki görüşlerini din ve siyaset, demokrasi ve insan hakları, Kürt sorunu, dünya ve bölge barışı, aile ve kadın, gençlik, iman-insan ve ahlâk, sanat-kültür ve estetik alt başlıklarıyla ele almaya çalışmıştık.

Ve bu konuların çalışıldığı V. Risale-i Nur Kongresinden çıkan sonuç bildirileri açıklandığı zaman, Said Nursî’nin eserlerini hiç okumamış olanlar dahi “Fikirleri hâlâ taze ve güncel, çare aranan temel sorunlara geçerli çözümler getiriyor” demişlerdi.

Hutbe-i Şamiye’yi, 100 sene evvel irad edildiği şehirde önceki hafta sonu masaya yatırıp beraberce tahlil ve müzakere eden fikir erbabının ortak mesaisiyle hazırlanan ve önceki gün İstanbul’da kamuoyuna açıklanan sonuç bildirileri de yine orijinal, önemli ve anlamlı mesajlarla yüklü.
Bunlardan bazılarını buraya alacak olursak:

* Bugün ümitsizliğin doğurduğu teslimiyetle beslenen istibdadın sorgulandığı ve çözüldüğü bir döneme girdik. Bediüzzaman bu çözülmenin özgürlükle sonuçlanacağını; özgür insanın ilim ve imanı kendi iradesi ile sentezleyerek yeni bir uygarlığın hamurunu yoğuracağını öngörür.

* Siyaset kurumunun yalancılıktan, ikiyüzlülükten, çıkarcılıktan uzak, ahlâkî bir zeminde, doğruluk üzere yapılandırılması zorunludur.

* Sevgisizlik; iman zaafı, dünyevîleşme, cehalet, istibdat, ırkçılık, bencillik, cemaat ve meşrep taassubu, ihtilâf şeklinde tezahür etmektedir.

* Hikmetli bilgi, adaletli yargı, şümullü şefkat, dostane ittifak, kardeşane ittihad sevgi göstergesidir. İhlâslı sevgi imana hizmet edenler arasında ittifak, yardımlaşma ve dualaşmayı gerektirir.

* Yeniden kardeşleştirme, insan haklarının en geniş alanda uygulandığı hür bir sistemde olabilir. Yeniden kardeşleştirme çağrısı “Mü’minler ancak kardeştir” âyetine dayanır. Bu yaklaşımda dışlayıcı ve tekfirci anlayış şiddetle reddedilir.

* Beşerin fıtrî hürriyetini aradığı bu devirde, Müslümanlar yeni dönemin öncüsü olmalıdırlar. Fikir hürriyetinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. İslâm milletlerini kayıtlayan istibdat zincirlerini kırıp dağıtacak, meşveret ve şûrâdır.

* İttihad-ı İslâma muhtaç olan İslâm âlemi bunu ancak hamiyet-i diniye ile gerçekleştirebilir. İslâm toplumları ayrıştırıcı değil, birleştirici ortak değerler etrafında kenetlenmelidir.
Buna mümasil başka önemli tesbitlerin de dile getirildiği sonuç bildirileri, daha öncekiler gibi hazırlandı, sunuldu ve yayınlandı. Bundan sonraki süreçte bildiri metinleri, sadece bu konulara özel ilgi duyan meraklıların ve araştırmacıların müracaat edeceği dokümanlar olacak.
Ama ümit, şevk, hürriyet, ittifak, ittihad, kardeşlik… mesajları hep hatırda kalacak. Ve bundan sonraki ferdî veya toplu Hutbe-i Şamiye okumalarında bu mesajlar zihinlere ışık tutacak.
Esasen, risale eksenli kongre, panel, konferans, seminer gibi her etkinlik ve risaledeki hakikatlerin şerh, izah ve tanzimi anlamındaki her çalışma, birbirini destekleyip tamamlayan unsurlar olarak müşterek bir “havuz” oluşturuyor.
Bu havuz büyüyüp derinleştikçe, istifade sağladığı zemin de genişleyecek ve daha farklı alanlarda yeni yeni inkişafların kapısını aralayacak.
Kur’ân’ın bu çağa dersi ve mesajı olan risalelerdeki hakikat ve ölçüler kitlelere mal oldukça da, materyalist felsefe kaynaklı ideolojilerin ürettiği kronik sorunların aşılıp rahatlatıcı çözümlere ulaşıldığı ve huzura kavuşulduğu görülecek.
Gerçek şu ki, bu yolda ihlâsla yapılan hiçbir çalışma boşa gitmiyor ve mutlaka bir “geri dönüş”ü oluyor. Biz görsek de, görmesek de, farkında olsak da, olmasak da neticelerini veriyor.
Zaten biz vazifemizi bihakkın yerine getirmekle mükellefiz. Netice Allah’ın takdirinde.
Onun için, bize düşen, ihlâs, sadakat, sebat ve istikamet üzere, “Nefis cümleden süflî, vazife cümleden âlâ” prensibiyle, her türlü “muzır mani”ye rağmen bu hizmete devam etmek olmalı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*