Huzeyme Bin Sabit (?-657)

Peygamber Efendimizin (asm) övgüsüne mazhar olmuş sahabelerdendir. “Huzeyme kimin için şahitlik yaparsa, onun şehadeti iki kişi yerine geçer” mealindeki Peygamber buyruğuna nail olmuştur. İslamiyet’i kabul edenlerin ilklerinden olup, hemen hemen tüm savaşlara katılmıştır. Dört büyük halife dönemini de görmüş ve önemli hizmetlerde bulunmuştur. Hazreti Ali’nin (ra) halifeliği sırasında çıkan karışıklıklarda halifeden yana olmuş ve kendisini desteklemiştir.

Peygamber Efendimizin bir bedevi Arap ile aralarında geçen at pazarlığı hadisesine atıfta bulunulması vesilesiyle Risale-i Nur’da ismi zikredilmiştir. Künyesi, Ebu Umare Huzeyme bin Sabit bin el-Fakih el-Ensarî el-Hatmî şeklindedir.

İlk Müslümanlardan olan Huzeyme’nin doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Kaynaklarda nerede ve ne zaman doğduğu ile ilgili bilgiler yer almayıp, daha çok İslamiyet’i kabulünden sonraki hayatı hakkında bilgilere yer verilmektedir. Evs Kabilesi’nin Hatmoğulları koluna mensup olup, Peygamber Efendimize (sav) ilk iman eden kadınlardan biri olan Kebşe adlı sahabenin oğludur. Hakkında bilinen diğer önemli bir bilgi ise; Umeyr bin Adi ile birlikte kabilesine ait putları kıran kişi olmasıdır.

Huzeyme, Bedir Savaşı hariç hemen hemen tüm savaşlara katıldı. Bazı kaynaklarda Bedir Savaşı’na da katıldığı belirtilmiştir. Mekke’nin fethi sırasında da Peygamber Efendimizin ordusunda bulundu ve kabilesinin bayrağını taşıdı. Peygamber Efendimizin yanında bulunmaya azami bir şekilde gayret gösterdi. Ve büyük bir sadakat örneği sergiledi. Peygamber Efendimize karşı olan güven ve sadakatini meydana gelen bir hadise ile ortaya koymuştur. Şöyle ki:

Peygamber Efendimiz Seva bin Kays adlı bedeviden bir at satın almıştı. Parasını vermek için de adamı evine götürdü. Hızlı bir şekilde evine gidip parasını vermek için acele ederken, bedevi daha yavaş yürüyüp geride kalmıştı. Peygamber Efendimizin atı satın aldığını bilmeyen bazı kimseler, bedeviye atın satılık olup olmadığını sormuş, satılıktır, cevabını alınca da bir fiyat vermişlerdi. Verilen fiyat Peygamber Efendimizin verdiğinden fazla olunca bedevi, fazla para verenlere satmaya kalktı. Peygamber Efendimiz, atı satın aldığını bedeviye söyleyince, bedevi inkar edip Yüce Peygamberden, atı satın aldığına şahitlik edecek iki kişi getirmesini istedi. Oysa ki, alışveriş sırasında yanlarında kimse yoktu. Sahabeler bir taraftan Peygamber Efendimizin tavrını merak ederken, diğer taraftan da bedevinin fazla ileri gitmesine sinirlendiler. Çünkü, adam şahit gösterilmesinde ısrar etmekteydi.

Merak ve heyecanın yükseldiği bir anda Huzeyme ortaya çıkıp şahitlik yapacağını söyledi. Peygamber Efendimiz, Huzeyme’ye, pazarlık sırasında yanlarında bulunmadığını hatırlatıp, buna rağmen nasıl şahitlik yapacağını, buyurması üzerine, Huzeyme; “Ya Resulallah, ben seni getirmiş olduğun hakikatlerden dolayı tasdik ediyorum. Çünkü, kesin olarak biliyorum ki, sen, haktan başka bir şey söylemezsin” dedi. Huzeyme’nin tavır ve sözlerinden çok memnun olan Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

“Huzeyme kimin için şahitlik yaparsa onun şehadeti iki kişi yerine geçer.” Bu hadise, sahabenin Peygamber Efendimize olan sadakat ve bağlılığına güzel bir örnek teşkil etti. Sahabe bu sadakatte o kadar yüceldiler ki, onların ulaştıkları makamlar adeta ulaşılmaz bir seviye ve üstünlük kazandı. İslam tarihine geçen bu olay aynı zamanda Huzeyme için de büyük bir şeref vesilesi oldu. Adı, İslam tarihine, şahitliği iki şahit yerine geçen kimse anlamına gelen, “Züşşehadeteyn” olarak geçip şöhret buldu.

Huzeyme’ye duyulan güvenin önemli bir örneği Hazreti Ebu Bekir’in (ra) hilafeti zamanında vuku buldu. Hazreti Ebu Bekir (ra) Kur’an-ı Kerim’in ayet ve surelerini bir araya toplama görevini Zeyd bin Sabit’e vermişti. Zeyd, Tevbe Suresinin son iki ayeti ile Ahzab Suresinin yirmi üçüncü ayetini yazılı olarak sadece Huzeyme’nin yanında buldu. Hemen ayetleri mushafa dahil eden Zeyd, ikinci bir şahide gerek görmeden bunu yaptı. Yaptığı bu hareketin dayanağını da, yukarıda anlatılan hadise ve Peygamber Efendimizin Huzeyme şahitliği hakkında buyurduğu hadiseyi örnek gösterdi.

Risale-i Nur’da, Huzeyme’nin adı, yine Peygamber Efendimizin bedevi at sahibi ile olan olayı ve Huzeyme’nin yaptığı şahitliğe atıf yapılarak zikredilmiştir. Ancak, burada olayın nasıl cereyan ettiği ve Peygamber Efendimizin tavrı ile Huzeyme’nin görmediği olaya şahitlik etmesi gibi hadisenin ayrıntılarından çok, genel olarak Peygamber efendimizin haiz bulunduğu üstün vasıflara dikkat çekilmiş ve bazı izahatlarla, ikazlarda bulunulmuştur;

Peygamber Efendimizin hal, hareket ve tavırları siyer ve tarih kitaplarına geçmiştir. Ancak, kainatın neticesi olan o mübarek Zat’ın tam mahiyeti ve kemalatındaki hakikati bu kitaplara sığışmaz. Bedir Savaşı sırasında Hz. Cebrail ve Mikail gibi iki muhafız ve yardımcı olarak yanında bulunan bir mübarek Zat’ın çarşıda bedevi bir Arapla at pazarlığı yapması gibi, sergilediği insani tavırlar sıradan hadiseler gibi telakki edilmemelidir. Bir taraftan bu olayı incelerken, diğer taraftan en âlâ makamda bulunan manevi şahsiyetini göz ardı etmek insanı hataya düşürür ve o yüce insana hürmetsizlik olur. Bir çekirdek hükmünde olan beşeri kişiliği Tuba ağacı gibi Cennet meyvesini netice verirken, parlayan risaleti ile birlikte daima tekemmül etmekte ve gelişmektedir.

“Onun için, çarşı içinde bir bedevî ile nizâ eden o zâtı düşündüğü vakit, Refref’e binip, Cebrâil’i arkada bırakıp, Kab-ı Kavseyne koşup giden zât-ı nuranîsine hayal gözünü kaldırıp bakmak lâzım gelir. Yoksa ya hürmetsizlik edecek veya nefs-i emmâresi inanmayacak.” (Mektubat, 1994, s. 97,98).

Dört büyük halife dönemini gören ve önemli görevler ifa eden Huzeyme, Hazreti Ali (ra) zamanında ortaya çıkan ayrılıklarda Hazreti Ali’nin yanında yer aldı. Önceleri fiilen savaşa katılmadı. Sıffin Savaşı’da Ammar bin Yasir’in şehit edilmesi üzerine o da savaşa katıldı. Çünkü, kendisi, bu mübarek zatın asi bir topluluk tarafından şehit edileceğini daha önce Peygamber Efendimizden duymuş ve Ammar’ın şehit edilmesi üzerine hadisi şerifi hatırlamıştı. Sıffın Savaşı’na katılan Huzeyme bu savaşta şehit oldu. Peygamber Efendimizden otuz sekiz hadis rivayet etti. Bu hadisler büyük hadis kitaplarında yer almıştır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*