Şule Yüksel Şenler’in yazdığı Huzur Sokağı dâvâ ve hizmet romanını bizim kuşaktan okumayan az dâvâ adamı vardır. İsmini duymayan ise yok gibidir.
Hayal değil, İslâmın huzurunu anlatan, yansıtan gerçek bir hikâyedir. Huzur Sokağı bir ideal, bir fikir uğruna yaşama azmi ve mücadelesidir. Huzur Sokağı’nın Leylası (Feyza’sı), yalnızca Mevlâ’ya götüren mecazî bir aşktır. Ve bunu diziye ne kadar yansıtacaklar, diye birkaç bölümünü özellikle izledim.
Öncelikle, Huzur Sokağı isminden başka hiçbir şey tutmuyor, Huzursuzluk Sokağı’na çevirmişler. Ne Bilâl romandaki Bilâl, ne de Feyza Feyza, ne Bilâl’in, Şükran’ın annesi o anne…Bilâl, ne yardan geçer, ne serden geçer; dünyevîleşen (sekülerleşen), aşkın peşinde koşan güya mazbut birisi!
Namazı da kılar (o da bir-iki sefer), aşkının peşinde de koşar, harama da bakar, mafyaya da karışır! Namaz boynun borcu; harama bakmak, haramla iç içe olmak elinin, gözünün harcı!
Aman Allahım! Özellikle seçilmiş, “layt, ılımlı Müslüman tiplemeleri!” ortaya çıkarılmış ve milyonlara telkin ediliyor!
Feyza ve arkadaşlarının giyim-kuşamı sadece “sâfî zihinleri!” değil, “sâfî olmayan zihinleri de batıla!” bulandırıyor. Adeta o giyim ve kuşam, körpe dimağlara işleniyor.
Bir de ona yüklenen insancıl role bakar mısınız! Ya Bilal’in, nerede ise yalın ayak, sırtı çıplak, başı açık, sosyetik giyimli kardeşi Rezzan’ı “Ne kadar güzel olmuşsun, ne kadar güzel giyinmişsin!” diye övmesinin anlamı ne?
Şükran’ın annesine, adeta kızını pazarlayan, huzursuzluk çıkaran, oyun peşinde koşan başörtülü rolünü hangi iz’ansız ve vicdansız biçmiş?
Eskiden mütevazi, dürüst, dindar, başörtülü ninelerimize, teyzelerimize, annelerimize saldıran ehl-i tuğyanın, ehl-i dünyanın filmlerden ne farkı var? Lanse edilen hayat tarzı ise bir fecaat… Dünyevî, nefsî aşk-meşk, madde, zenginlik, entrika, dolap, tuzak, kıskançlıklar bir hayat modelini lanse etmesi acaba kimin fikri? Böyle bir Müslüman tipini kim istiyor ve her hafta saatlerce körpe dimağlara, sâfî zihinlere adeta işliyor?
Böyle başa, böyle şimşir tarak mı! Yani bugünkü siyasî anlayışta “ılımlı, omurgasız, dâvâsız, fikirsiz, şuursuz, zenginlik, maddî zevklerin, aşkların peşinde koşuşan!” bir tip!
Neredesiniz, aile hayatımızı târ ü mâr eden, ar u namusu berhava eden dizileri RTÜK’e şikâyet eden aile reisleri, anneler, babalar, neredesiniz?
Elinizde tv kumandası, Huzur Sokağı’nı ‘Huzursuzluk Sokağı’na çeviren, zihinlerdeki dâvâ adamı Bilâl’i öldürüp yerine aşkı uğruna helâl-haram sınırlarını tanımayan layt bir aile ve gençlik tipini ortaya çıkaran bu diziyi nasıl izliyorsunuz?
“Huzur Sokağı” ismini çıkarlarına ve dünyevîleşmeye âlet eden bu zihniyete bir şey demeyecek misiniz?
Benzer konuda makaleler:
- Aile hayatı ‘samimi sevgi, saygı ve güven”le devam eder
- Dünyevîleşmenin ayak sesleri
- Dünyevîleşmek ciddî bir hastalıktır
- Hastalanmış roller ve aile hayatı
- Ailede şefkat, merhamet, hürmet
- Huzur istiyorsan…
- En büyük zenginlik ailedeki huzurdur
- İnsan huzur ister
- Mutlu aile modeli üzerine
- Almanya hükümetleri aileye önem vermelidirler
aynen katılıyorum ve ben buifadelerimi o kanalada gönderdim sizin yazınıza benzer sms maalesef cevap gelmedi başka neler yapılabilir bu pisliği kaldırmamız için bilmiyorum ama ne yapılması gerekirse yapmaya hazırım.huzur sokağı diye isim vermeselerdi madem.izleyen müslümanlara çok yaık gerçekten