Geçenlerde sosyal medyada bir video vardı. Videoda şöyle diyordu: “Ey babamız sen o meyveyi yemeseydin şöyle bir hayatımız olacaktı.” Devamında cennet gibi bir hayat görüntüsü ile devam ediyordu video. Hani Hz. Musa(as) da, “Ey babamız sen o meyveyi yemeseydin biz bu bu dünyada sıkıntı çekmeyecektik” demişti ya… O videoyu çeken şahıs da aynen böyle düşünüyor gibiydi. Zannediyordu ki, Hz. Adem (as) o meyveyi yemese ve dünya gibi bir mekana gelmese Cennet gibi bir hayat yaşanacak.
Halbuki böyle bir düşünce gerçeği tam olarak yansıtmaz.
Çünkü Hz. Adem (as) o meyveyi yemese idi insan bu dünyaya hiç gelmeyecekti. Cennette tohum mahiyetinde kalacak ve hiçbir zaman neşvünema bulmayacaktı. Kabiliyetleri ve istidatları gelişmeyecek ve böylece Cennete kesb-i istihkak etmeyecekti.
Nurlarda bu hususa şöyle dikkat çekilir:
“BİRİNCİ SUALİNİZ: Hazret-i Âdem’in (a.s.) Cennetten ihracı ve bir kısım benî Âdem’in Cehenneme idhali ne hikmete mebnidir?
Elcevap: Hikmeti, tavziftir. Öyle bir vazife ile memur edilerek gönderilmiştir ki, bütün terakkiyât-ı mâneviye-i beşeriyenin ve bütün istidâdât-ı beşeriyenin inkişaf ve inbisatları ve mahiyet-i insaniyenin bütün esmâ-i İlâhiyeye bir âyine-i câmia olması, o vazifenin netâicindendir. Eğer Hazret-i Âdem Cennette kalsaydı, melek gibi makamı sabit kalırdı; istidâdât-ı beşeriye inkişaf etmezdi.(Mektubat, s.71)
İfadeye göre:
Hz. Adem’in (as) Cennetten yasak meyveyi yiyerek çıkartılmasının maksadı çok mühim bir vazife ile memur edilmiş olmasıdır. O vazifenin tam tanımı ise insanlığın mahiyetinde bulunan kabiliyet ve istidatların inkişaf etmesidir. Ki bu inkişaf neticesinde esma-i ilahiyeye tam bir ayine durumuna geçsin. Eğer ki o meyve yenmese ve Cennette kalınsa idi insanlık inkişaf etmeyecek, peygamberler, sahabeler, evliyalar ve diğer hayırlı insanlar vücuda gelmeyecekti. Hatta Cennet ve Cehennem gibi kavramların mahiyeti de bilinmeyecek idi.
İşte Hz. Adem (as) tüm insanlığın tohumları ve genetik yapılarını ihtiva eden yasak meyveyi yeme suretiyle vücuduna monte etti ve dünya yüzüne inerek tüm insanlığın istidat ve kabiliyetlerinin inkişafı için çok geniş bir imtihan meydanının açılmasına vesile oldu.
İşte insanlık bu meydanda iyi-kötü, hayır-şer, güzel-çirkin, iman-küfür gibi hayatın hakikatlerini öğrendi ve öğrenmeye devam ediyor. İradesini ve seçimini iyi, güzel, hayır ve iman yolunda sarf ederek ömrünü tamamlayanlar ahirette ikram-ı ilahi olarak Cennet hayatına kesb-i istihkak edecekler. Aksi taktirde ise kötü amelleri neticesinde Cehennem azabına düçar olacaklar.
Demek ki Hz. Adem (as) yasak meyveyi yemeyip bu dünyaya gelmemiş olsaydı hiçbir insanın kabiliyeti inkişaf etmeyecek ve tohum mahiyetinde kalıp, belki de, çürüyüp gidecekti.
İnsanlık için ne kadar değerli bir hizmettir ki Adem babamız ve Havva anamız o yasak meyveyi yiyerek neslinin tohumlarını alıp dünya yüzüne inmişler ve böylece çok büyük bir fedakarlık yapmışlar. Çünkü Cennet gibi bir mekandan dünya gibi sıkıntılı bir mekana inmek fedakarlıkların en büyüğüdür. Bu nedenle tüm insanlık şikayet yerine Adem babamız ve Havva anamıza minnet duymalı ve teşekkür etmeli.
Benzer konuda makaleler:
- Hz. Adem, yasak meyve ve Kuran’daki şecere kavramı
- Hz. Adem ve Yasak Meyve
- Hz. Adem ve insanlık alemi
- Hz. Adem (as) ve dünya yüzünün insan için yaratılışı