Hz. Eyyûb (as) ve su

Mart ayının son günlerinde, aslında viran olmayan Viranşehir Kültür Merkezi’nde “100 yıllık süreçte Bediüzzaman” başlıklı bir konferans verdik. Aynı gecenin sabahında Eyyub Nebî Belediye Başkanı M. Yıldırım Beyin dâveti üzerine eğitimci Ömer Bey kardeşimle o nuranî aziz beldeye intikal ettik. Hem Eyyub (as), hem de Elyesa’yı (as) ziyaret ettik ve çok duygulandım, gözyaşlarımı tutamadım.

Bu mübarek aziz zatları ziyaret, bizleri Kur’ân’ın derinliklerine ve bilhassa Eyyub Aleyhisselâm’ın hikmetlerle dolu hayatına götürdü.

“Gökten yağmuru da indiren O’dur. Her şeyi Biz o suyla bitirdik de, sonra yeşillikler çıkardık…”1, “Allah’ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi ki, onlardan rengârenk meyveler çıkardık. Dağlarda, kırmızılı siyahlı, muhtelif renklerde damarlar yarattık”2, “Ona ‘Ayağını yere vur’ dedik. İşte sana yıkanmak ve içmek için soğuk bir su.”3

Uzun süre yakalandığı hastalıkla pençeleşip sıkıntılı günler geçirirken dayanma gücünü ortaya koyan Hz. Eyyûb Peygamber’e (as) Cenâb-ı Hak kendi katından şifâ vermeyi murad edince, önce maddî ve zahirî sebepleri harekete geçirdi. Yeraltındaki şifalı sulardan birini onun imdadına sevketti. Ancak suyun yerini ve şifasını hazırlayan Allah, onu hemen yeryüzüne fışkırtmadı ve sebepleri harekete geçirdi. Belki bunda da asırlar sonra fehmedilecek ve yeni ilimlere menfez açacak sırlar ve hikmetler doluydu. Nitekim bugün ortaya çıkmıştır. Hz. Allah, Peygamberine (as) “Ayağını yere vur” emr-i İlâhîsini vermektedir.

Bir hastalıktan, daha çok cilt ve benzeri marazdan dolayı soğuk su ile yıkanırken, biraz da o sudan içmekte sayısız faydalar söz konusudur. Bu faydalardan biri de; soğuk su cildimize dokununca kan içeriye doğru kaçar; biraz soğuk su içmek sûretiyle onun dengesini sağlamak mümkün olur. Ayrıca ateşli hastalıklarda doktor tavsiyelerine göre de soğuk su ile yıkanmanın faydası artık bilimsel açıdan da tesbit edilmiş durumdadır. En azından ateşi düşürmekte ve hâlsiz kalan vücuda zindelik kazandırmaktadır.

Bazı âlimler, Hz. Eyyûb Peygamber’in (as) kaplıca suları ile tedavi olduğunu ve iki su kaynağının mevcut olduğunu, Hz. Eyyûb (as) bunların birinden içtiğini, diğeri ile de yıkandığını söylemektedir. Sağ ayağı ile yere vurduğunda yerden sıcak su çıkmış ve onunla yıkanmış; sol ayağı ile yere vurduğunda ise yerden soğuk bir su çıkmış, ondan da içmiştir. Böylece içinde ve dışında hastalıktan bir şey kalmayarak iyileşmiştir.

Hz. Eyyûb (as) kıssasından anlaşıldığına göre, yer altındaki şifalı sulardan bir kısmı cilt hastalıklarına iyi geldiği gibi, diğer bir kısmı da iç hastalıklara iyi gelmektedir. Halk arasında ılıca, kaplıca, içmece, çermik gibi değişik isimlerle anılan şifalı suların tıp dilindeki bir adı da maden sularıdır. Bu suların hemen hepsi ayrı bir özelliğe sahiptirler.

Üniversitelerimizin çeşitli zamanlarda yaptıkları araştırmalara göre şifa bulmak için kaplıcaya giden hastalar şöyle sıralanmaktadır: “Romatizmalılar, mide-bağırsak-böbrek ve safra kesesinden şikâyeti olanlar, cilt hastaları, nefes darlığı çekenler, kısırlık ve kadın hastalığı olanlar, kalp ve damar hastalığı çekenler, sinir ve baş ağrısından muzdarip olanlar ve şeker hastaları..” Her kaplıcanın özelliğine göre bir faydalanma şekli vardır. Kiminin suyunu içilirken, kimi ile banyo yapılır. Bir diğerinin çamur veya buharından istifade edilir.

“Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın zahirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyub’dan daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. ”4 Âlem pazarına bu cihetle bakıldığında; ibretler, haşmetler, hikmetler ve sırlar görülmektedir. Bu sırra erenlere ne mutlu…

Dipnotlar:

1- En’âm Sûresi: 6/99.

2- Fâtır Sûresi: 27. âyet.

3- Sâd Sûresi: 42. âyet.

4- B. S. Nursî, Lem’alar, 2. Lem’a, Birinci Nükte.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*