Hz. Musa’nın (as) kıssasında kadınlar

Kur’ân’ı Kerîm’de en çok zikredilen kıssalardan biri Hz. Musa’ya (as) aittir.

Daha önceki iki yazımızda Hz. Musa’nın (as) kıssasındaki derslerden birkaçını paylaşmıştık sizlerle. (Kıssa-i Musa’daki (as) kadınlar 1-2 başlığı altında 21-28 Ağustos 2011 tarihlerinde yayınlandı)

Anne psikolojisi, doğum öncesi ve sonrası anne-çocuk bakımı, koruyucu annelik, kızkardeş psikolojisi, bir erkeğin kadınlara nezaketle nasıl muamele etmesi gerektiği, kız çocuk ve babaları arasındaki iletişim, erkeğin eş ve damat olarak nasıl davranması gerektiği gibi kadınlar âlemi açısından son derece aktüel olan mevzuları Kasas Sûresi’nde müşahede etmek mümkündür. Beşerî münasebetler açısından önemli olan bu konular “peygamber metodu” olarak sunulur.

FİRAVUN’UN NÜFUS KONTROLÜ

Hz. Musa (as), İsrailoğullarından kızların sağ bırakılıp erkek çocukların öldürüldüğü Mısır’da dünyaya gelmiştir. Firavun’un amacı bu şekilde nesilleri kurutmak, “asimile” etmektir. Yakın çevresinin ikazıyla elinde zaman içinde iş gücünde kullanacağı köle kalmayacağı bildirildiğinde Firavun bir sene doğan erkek çocukları öldürür, diğer sene doğanları canlı bırakır. Erkek çocukların öldürülmediği yıl Harun (as), öldürüleceği yıl ise Musa (as) doğar.

ÜMMÜ MUSA VE KORUYUCU ANNE

Hamile ve doğum yapan kadınları sıkça kontrol eden kadın vazifeliler vardır. Hz. Musa’yı (as) böyle bir ortamda doğuran annesi, bebeğinin öldürüleceği endişesi ile tedirginlik yaşar. Kasas Sûresi’nin tefsirlerinde belirtildiği üzere Rabbimiz onun doğumuna şahit olan ebenin gönlüne verdiği muhabbet duygusuyla bebek Musa’yı korur. Ümmü Musa duâ ve tevekkülün Kur’ân’daki sembollerinden biri olarak bebeği sandığa koyup Nil Nehri’ne salıverir. Onu parmağını emer halde sandıkta bulan kadın hizmetçiler sevimliliğinden etkilenir, ağzından akan suyun cilt hastalıklarını iyileştiren özelliğini keşfedince özel bir bebek olduğunu anlarlar.

“Koruyucu anne” kimliğiyle Hz. Asiye’nin devreye girmesi ilginçtir. Firavun’un eşi olan bu saliha hanım bebeği gördüğünde eşine, “İşte benim ve senin için bir göz nuru” diyerek sahiplenir. (Gerçekten de Hz. Asiye ölünceye kadar Musa’ya hep “göz nuru” olarak değer verir. Peygamberliğini açıkladığında ona iman eder. Bu sebeple eşi tarafından öldürülür. Rablik dâvâ eden kocasına boyun eğmeyen inanan hür bir kadın modeli olarak Kur’ân’daki yerini alır.)

Kıssa-i Musa; asırlar arkasında dizilen bütün inananlara “Her asırda Firavun ve firavunmeşrep idareciler vardır. Her firavunun da Musa’sı bulunur” dersini verir.)

HZ. MUSA’NIN (AS) AKILLI ABLASI

Firavun kavmi için Nil Nehri kutsaldır. Firavun belki de tanrılarının bir hediyesi olarak görür suyla gelen bu bebeği…

Bebeğinden ayrı kalan annenin tedirgin hâli İlâhî hitapta “Aklı başından uçacak gibiydi” sözleriyle anlatılır. Kızı Meryem, kardeşi bebek Musa’nın izini bulduğunu söylediğinde Rabbinden ikram edilen sabır ve metanetle kızından bebeği takip etmesini ister. Zeki ve iş bitiricidir Meryem. Kimseye fark ettirmeden annesinin verdiği vazifeyi yapar ki, sonunda anne sütanne olarak Firavun’un sarayına alınır. Böylelikle evlâdına kavuşur. Bu olay Kur’ân’da “Musa’ya süt annelerini yasaklamıştık; hiçbir kadından süt emmiyordu. Kızkardeşi Firavun’un adamlarına, ‘Ona güzelce bakıp terbiye edecek bir aileyi size tavsiye edeyim mi?’ dedi. Böylece onu annesine kavuşturduk. Ta ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın vadinin hak olduğunu bilsin. Lâkin çokları bunu bilmezler” sözleriyle ifade edilir.

HÜLÂSA

Kıssa-i Musa’daki (as) kadınlar her yönüyle düşünüp, tefekkür edilesi ilginç portrelerdir. Kasas Sûresi’ni bir de bu gözle okumaya ne dersiniz?

(Kaynak:https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/28559/

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*