İbadet ve duâlar niyetlere göre nasıl sonuçlanır?

Zaman zaman “İbadet ve duâlarımızın sonuçlarını alamıyor, faydalarını göremiyoruz. Bunun sebepleri ne olabilir?” şeklinde serzenişlerde bulunuruz. Acaba bu meseleyi nasıl değerlendirmemiz gerekir?

Hiç şüphesiz, ibadete biz muhtacız; yoksa Samed olan Allah değil sadece ibadetimize, hiçbir şeye muhtaç değil. Allah Hakîm’dir; her şeyin en güzelini, en faydalısını yaratır, emreder, öğüt verir.

Namaz ve duâ gibi ibadetlere yüzlerce maddî-manevî güzellik ve fayda koyduğunu biliyoruz. Meselâ, namaz ve duâda ruhumuz, kalbimiz ve aklımız gıdasını alıyor. Gerginlik, kaygı, sıkıntı, korku gibi stres sebebi durumlar ortadan kalkıyor, azalıyor.
Buna rağmen ibadetlerimizin sonuçlarını alamamamızın, faydalarını göremememizin sebepleri, püf noktaları vardır:
– Bir kere, aceleci bir yapımız var ve ücretimizi peşin istiyoruz. Oysa ibadetler, verilmiş nimetlerin şükrünü eda etmeye bile yetmiyor!
– Aslında farkına varamadığımız şekilde, onların özeliklerini, güzelliklerini yaşarız.
– Veya başka imtihan ve hikmetlere binâen tehir edilirler. O şekilde de imtihan edilebiliriz…
– İhlâssızlık ve niyetimizin bozukluğudur. Kişi  duâ ve ibadetlerdeki faydaları niyet etse, ihlâsı bir derece bozulur. Bu da ibadetin sırrını bozar. Niyetin bozulması ve ihlâssızlık, sonucu olumsuz etkiler. Çünkü direkt “faydaya, maddeye, sebebe” yönelinmiştir.
İbadet, kulluk yalnız Allah’a yapılmalıdır. Niyetlerimizde de O’nun rızası maksat yapıldığı takdirde, faydalarını lütfeder. Bunu şöyle bir örnekle zihnimize yaklaştırabiliriz: Anne/babamızı severiz. Bunun sebeplerinden birisi; sayısız fedakârlıklara katlanarak bize bakmaları, bizi büyütmeleridir. Ancak, daha sonra, fakir düşer, bize yardım edemezlerse, bu durumda onlara duyduğumuz sevgimizi kesersek, ihlâssızlık etmiş oluruz. Çünkü onları sadece “bize yardım ettikleri için” sevmiş oluruz! Oysa onların yalnızca “anne-babamız” olmaları, daha ötesi “Allah’ın onları sevmemizi emretmesi” onları sevmemiz için yeterli olmalıdır. Ve elbette bu sevgi de bir ibadettir.
Her işimizi ve ibadetimizi, bu anlayış, şuur ve ihlâsla yaparsak, inşâallah mutlak merhamet ve lütuf sahibi olan Allah ecrini verecektir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*