İftar et, israf etme

On bir ayın sultanı Ramazan ayının sonuna yaklaştık. Her Ramazan ayında olduğu gibi bu sene de birbirine zıt kavramlar olan Ramazan ve israf birlikte konuşuldu, tartışıldı. Ramazan orucunun temelinde iktisat ve nimetlerin kıymetini bilme ve anlama olması gerekirken, iftar sofraları bile israfa sahne olmaya başladı.

Yılın hiçbir ayında ve gününde israf edilmez, ama Ramazan ayında biraz daha hassasiyet gerekir. Gel gör ki gerçekler farklı bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Erzurum kaynaklı bir habere göre Ramazan ayındaki ‘ekmek israfı’ başka zamanlara göre azalmak bir yana iki katına çıkmış! Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı, bu durumdan şikâyet ederken şöyle demiş: “İnsanlar iftar öncesi aç haldeyken alış veriş yaptığı için çok fazla ekmek alıyor. İftarda hepsini tüketeceğini sanıyor. Bunun için de ekmek israfı fazla oluyor. Normal günlerde 11 bin ekmek çöpe atılırken, Ramazanda bu iki katına çıkıyor.” (AA, 31 Temmuz 2013)

Erzurum’da durum böyle de; İstanbul’da, Rize’de, Kars’ta, Kayseri’de durum farklı mı? Keşke farklı olsa… Ya da başka şehirleri bir yana bırakıp, kendi mutfağımızdaki duruma bakalım. İsrafla mücadele için en başta mutfağımızdaki israfa engel olmak durumundayız. Sonra eşimizden, dostumuzdan ve komşumuzdan da israftan uzak durmalarını talep edebiliriz.

İnsanları bir araya getiren iftar dâvetleri de maalesef israf görüntülerine sahne oluyor. Bu problemin hafife alınmaması lâzım. Şükür nimeti ziyadeleştirdiği gibi, israf da nimetin bereketini kaçırır. İftar sofralarında sevap kazanmak mümkün iken, israf edildiğinde sevaptan da mahrum olabiliriz. Türkiye’yi idare edenler de bu meseleyi ciddiye alıp çareler sunmalı. Hadiseye sadece ekmek israfı gözüyle de bakılmasın. Yemekten meyveye, tatlıdan ‘zaman’a kadar her konuda bir israf içerisindeyiz, Allah korusun…

İsrafa karşı topyekûn mücadele başlatılmalı. Uzun dönemli düşünüp israfa karşı eğitimi ilkokuldan başlatmalı. Onlarca seçmeli ders var ve hayati öneme sahip olduğu halde israf konusunda çocuklarımıza bilgi verildiğine şahit olmadık. İsrafa karşı okullarda başlatılacak bir kampanya, bugün değilse de yarın mutlaka netice verir. Öğrenciler en başta ‘zaman israfı’na karşı uyarılmalı. Sonrasında da giyimden kuşama, kalemden deftere kadar her noktada yapılabilecek tasarruflar güzel bir lisan ile anlatılmalı. Tabiî ki anne babalar da bu eğitimi destekleyecek şekilde davranmalı, har vurup harman savurmamalı.

Öğrenciler kullandıkları defterleri tasarruflu kullan- sa aile bütçesine ciddî katkı sağlanmış olur. Elimizde bir araştırma neticesi yok belki, ama gördüğümüz kadarıyla defterlerin yarısı boş kalıyor. Sene bitince o defterler çöpe gidiyor ve yeni senede yeni defterler satın alınıyor. Boş kalan defterler bir sene sonra da kullanılsa ne olur? “Ayıp olur” diye düşünenler çoğunluktadır, ama kimsenin aklına “Niçin ayıp olsun? Defterlerin son sayfası bitene kadar kullanılsın” demek gelmiyor mu?

Bunun için önce öğretmenlerimizin israfa karşı tavır alması lâzım. Her öğrenciye bunu anlatmalı, “Eski defterlerinizi son sayfasına kadar kullanabilirsiniz, kullanın” demelidir. Defterlerde israf olduğu gibi kitaplar konusunda da ciddi israf var. Öğrencilere verilen kitapların tasarımı daha iyi yapılsa belki de sayfa sayısını azaltmak mümkündür. Kalın kitap, sayfası çok olan kitap iyi kitap demek değil ki? Görmüyor musunuz ki, yüzlerce sayfadan oluşan bazı kitapların kapakları bile açılmıyor?

Bu büyüklükteki bir israfa değil Türkiye, dünyanın en zengin ülkesi bile olsa dayanamaz. Nitekim devlet de, millet olarak bizler de bu israfa dayanamıyoruz ve ceplerimiz açık veriyor. İnanın, devletteki israfı tesbit edip önlemek için “İsraf önleme bakanlığı” kurulsa ve ciddî çalışmalar yapsa milyar dolarlık tasarruf yapılması mümkün olur.

İnsanlık nimetlerin kıymetini takdir edip israftan uzaklaştıkça huzura ve sükûna kavuşacaktır, vesselâm…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*