“Bu dünyada, hususan uhrevî [ahirete yönelik] hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad [dayanak noktası], en kısa bir tarik-i hakikat [hakikat yolu], en makbul bir duâ-i mânevî, en kerâmetli bir vesile-i makasıd [maksatlara ulaşmada vesile], en yüksek bir haslet, en sâfi bir ubudiyet [kulluk], ihlâstır.” 1
Dikkat edilirse burada ihlâsın dokuz boyutu dikkate sunulurken, dokuz psikolojik yapıda, farklı karakterde/mizaçta, kişilikteki fıtratlara hitap edilir. Bunlar, “esas, kuvvet, şefaatçi, istinat noktası, hakikat, duâ, kerâmet/harika hâl, haslet, ubudiyet/kulluk” kelimeleridir.
Bediüzzaman, “ihlâs”ı tarif ettiği paragrafta “Bu dünyada” derken, elbette ihlâsın dünya işlerine, meselâ siyasete ve siyasete soyunanlara bakan boyutunu da nazara vermiş olur. Şimdi “İhlâs gücü”yle dünya işlerine, dolayısıyla siyasete nasıl yaklaşmamız gerektiğinin psiko-sosyal boyutlarını incelemeye çalışalım:
“En mühim bir esas”: “Esas”a önem veren karakterler, mükemmeliyetçi, titiz, prensiplere bağlı, tenkitçi, detaylara dikkatlidirler. Bu motiflere vurgu yapanlar için ihlâsın en büyük faydası ve kuvveti, “esaslar, kurallar” çerçevesinde Allah rızasını kazanmayı ön plana çıkarmaktır. Yani ihlâs, “kural için kuralcılığı” engeller. Mükemmeliyetçiliği değil, mükemmelliği esas alır. “Kuralcılığı” değil, “Allah rızası”nı esas maksat yapmak gerektiği dersini verir.
“Kuvvet”: Bazı insanlar da yaradılışları gereği aksiyon merkezli olduklarından hareket ve faaliyet en büyük gıdalarıdır. Onlara göre “güç-iktidar ve kontrol” olmaksızın inandıkları değerler ve güzellikleri hayata taşımak imkânsızdır. Hayat bir mücadeledir ve bu, “güç, kontrol ve iktidarı” elinde tutanlarla tutmak isteyenler arasında geçmektedir. İşte bu anlayış, siyasetle hizmeti esas alır. Ne var ki; “iktidar, güç ve kontrol” bir araç olmaktan çıkıp gaye/amaç olur. Bu anlayış da gide gide istibdada, haksızlığa, zulme dayanabilir.
İşte “güç, iktidar ve kontrol”e öncelik tanıyıp buna karşı iştah duyanlara karşı da ihlâs en büyük bir ilâç ve denge unsurudur. Çünkü “en büyük kuvvet, en büyük bir haslet, vasıf ve fazilet,” ihlâstır. Yani, hakikî güç, iktidar ve kontrol ihlâs olunca, artık iktidar mücadelesi ve siyasete harcanacak olan enerji ve imkânlar ona yönelecektir.
Başta şaheser örnek Asr-ı Saadet olmak üzere İslâm tarihi boyunca birinci planda “güç, iktidar ve kontrol”ün değil, yalnızca ihlâsın önemli olduğu fiilen de görülür. Cehalet ve karanlık çağlarından mutluluk devrine geçişte yalnızca Yüce Yaratıcı’nın emirlerini ihlâsla yerine getirmek ve iman esaslarına yapışmak vardır.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 163.
Benzer konuda makaleler:
- İhlâs ve siyaset
- Bediüzzaman, “İslâmcılar”ın aksine siyasetten/iktidardan uzak durulmasını ister
- İhlâs Risâlesi’nden siyasî ölçüler!
- İhlâsın psikososyal boyutları
- “Güç-iktidar ve kontrol” değil, ihlâs kuvveti…
- İhlâs ile duâ edelim
- Suluova’da Bediüzzaman Günü
- Bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz
- Risale-i Nur’un kazandırdıkları
- İhlas mânevî bir duadır
İlk yorum yapan olun