Cenab-ı Allah bizlere menfi, müspet, maddi ve manevi birçok latifeler, duygular vermiştir. Bu latifeler aynı zamanda bir imtihan vesilesidir.
İçtima-i hayatımızda tahribat, hevesat, sefahat ve cazibedar zamanında çalışan komitelerin sürekli olarak nefsin hoşuna giden zehirli bal niteliğindeki muzır, menfi, maddi ve manevi virüsleri bulaştırmaktadır. Bu virüsler latifelerimize hakim olurlarsa “saadet-i daren’i” kazanmak için bizlere verilmiş bu duygular ahirete yönelik kabiliyetlerimizi köreltip kalp, ruh, beden ve diğer duygularımızı dünyaya çevirir ve içtima-i hayatımıza yansır. Eşimiz, dostumuz, arkadaşlarımız, ağabey ve kardeşlerimizi istemeyerek-bilmeyerek kırabilir üzebiliriz. İhlas Risalesini okuyup mesajını alabilirsek bu virüslerin maddi ve manevi olarak temizlenmesinde bir “format” hükmüne geçer. Nasıl ki bilgisayarımızda bir antivirüs programı yoksa virüsler bilgisayarı çökertebilir, çalışmaz hale getirebilir ise antivirüs yüklüyse o bilgisayara zarar veremez ve geri çekilirler ve bu sayede bilgisayarlar istidatları gereği görevlerini yerine getirebilirler.
İnsanoğlunda da ahiretimize yönelik istidatlarımız ve kabiliyetlerimiz çoktur. Eğer ki bu fesad komitelerin boş durmadığı menfi duygularımıza hücum edildiği zamanda değişken olan latifelerimizi muhafaza edemezsek şeytanların ve habis ruhların şer ve kötülük baskılarına hedef oluruz. Bu da sinir hücrelerinin arasındaki elektrik akımının dengesizliği, vucüd dengesini bozup kin ve nefret, evham, korku, öfke, heyecan gibi duyguların oluşmasını sağlar. Menfileşen bu duygular aklıselim hareket etmemizi köreltir ve hoş olmayan neticeleri açığa çıkarır.
Merhum ve muazaz üstadımız Bediüzaman Hazretleri, hayatı boyunca menfilikten kaçmış, müspet hareket etmiştir. Beni beşerdeki bu hastalığı muayene etmiş ve hastalığı teşhis etmiştir. Çaresini reçetesini yazmış, yetmemiş ilacını da bizlere sunmuştur. İhlas Risalesini ne kadar sıklıkla okursak menfi latifelerimizi dizginlemiş oluruz. Negatif olan duygularımız pozitif duygulara döner. Pozitifleşen duygularımızla da müspet hareket etme kabiliyetimizi elde edebiliriz. 15 günde bir tabiri laakaldir, yoksa ne kadar sık okursak latifelerimizi daha çok müspet hareket ettirebiliriz.
Molla Hamid Ekinci ağabey 1955 yılında üstadı görmeye gider ve sohbet esnasında sorar: ”Şeyda salavat değil, zikir değil, evrad değil ne hikmete binaen her 15 günde bir okunmasını söylemişsiniz?” der. Üstad Hazretleri, “Kardeşim, mümkünse her gün okuyun, bütün ibadetlerin başı, mayesi ihlastır” der.
Diyelim ki bir kaza sonucu bir adaya düştünüz ve yanınızda akıllı telefonunuz var. Bu telefonun şarjı %60 seviyelerindeyken, ‘nasılsa şimdilik yeterli şarj var, bu bitmez’ diyerek telefondaki faydasız oyunlara girip oyalanıyorsunuz, aklınıza yetkilileri arayıp haber vermek geldiğinde bir bakıyorsunuz ki telefonun şarjı bitmiş ve bir işe yaramıyor. İşte o anki pişmanlık artık fayda etmez.
Dünyaya gönderilen insanın ömrü takriben 60 yıldır. Dünyanın boş, malayani cazibesiyle, şatafatıyla oyalanırsan hakiki vazifeni unutursun. Hakiki vazifenin ne olduğunun farkına vardığında ise şarjın bitebilir ve son pişmanlık fayda etmez. Rabbim 60 çubuklu şarjı, latifelerimize ihlas hakikatleriyle yükletip Hak yolunda kullandırsın. Şahs-ı maneviden ve şirket-i maneviden ayırmasın inşallah.
Halil Kızılırmak
Benzer konuda makaleler:
- İhlas ve Bediüzzaman
- İhlas Risalesinin her daim okunması
- Elazığ depremi ve Yüsra bebek
- Zinnureyn: Isparta ve Nevşehir
- Nurculuğun samimiyet kodları
- “Kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmek”
- İhlas Risalesi’ni okurken
- Cemaatte olmanın lezzeti
- “Kutlular’ın uhuvvet sofrası”
- Müspet ve menfî tenkit
“Asrın müellifi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin telif ettiği Risale-i Nur’ların medyadaki katıksız dili olmaya özen gösteren Yeni Asya, sağduyulu çizgisinden ödün vermeden ‘doğrunun yanında haklının sesi’ olarak milletimizin gönlünde taht kurmuş bir misyon gazetesidir.”
İlk yorum yapan olun