İhtiyat ve teyakkuz her vakit iyidir

Kur’ân hizmetkârlarının işine sekte ve hizmetine fütur vermek için öyle desiselerle hizmet-i Kur’âniyeden alıkoyuyorlar ki, haberleri olmadan bir kısmına fazla iş buluyorlar, tâ ki hizmet-i Kur’âniyeye vakit bulmasın. Bir kısmına da dünyanın cazibedar şeylerini gösteriyorlar ki, hevesi uyanıp, hizmete karşı bir gaflet gelsin.1

Evet, insanların zaafları kullanıldı ve kullanılmaya devam ediliyor. Birçoğumuzun bildiği gibi, şeyh ve hocalara teklif edilen dünyanın cazibedar metalarının kat katını, zamanında Bediüzzaman’a da teklif ederler: 300 lira (sarı altın, bugün 160 bin lira) maaşı, Said Halim Paşa Köşkü, Şeyh Sunûsî yerine umûmî vaizlik, milletvekilliği karşılığında birlikte çalışma… Fakat o, bu teklifleri elinin tersiyle iter, reddeder.2

Aynı zihniyet bugün de hocalara, şeyhlere, Nur talebelerine teklif etmeye devam etmiyor mu; dünyanın cazibedar şeylerini göstermiyor mu?

Ehl-i dünya desiseleriyle, casuslarıyla, “elleri bağlı, zayıf ve hasta bir tek adama ordularıyla taarruz ediyor”3du da, bugün etmiyorlar mı?

“Ehl-i dünya desiseleriyle, casuslarıyla ona hücum”4 etti de, bugün etmiyorlar mı?

“Habbeyi kubbe yapan ve yanlış mânâ veren casuslar, dinleyenler”5 acaba bugün de tele-kulaklarla dinlemiyor mu?

Bir zaman, “casusluktan başka hiçbir memur bana uğramadı”6 diyen Üstadın talebelerine de casus ve propagandacılar uğramıyor mu?

“Yanlış muhbirler ve casusların evhamlarıyla”7, “Hem bir dessas casus adam, Risale-i Nur şakirtleri aleyhinde çalışıyordu”8 da bugün çalışmıyor mu?

Öyle ise, “Her vakit ihtiyat iyidir. Zaten Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh de kerametkârane bize ihtiyatı tavsiye ediyor. (…) Ben o casusa, Selâhaddin kalktıktan sonra, dedim ki: ‘Risale-i Nur ve ondan tam ders alan biz şakirtleri, değil dünya siyasetlerine, belki bütün dünyaya karşı da Risale-i Nur’u âlet edemeyiz ve şimdiye kadar da etmemişiz. Biz ehl-i dünyanın dünyalarına karışmıyoruz. Bizden zarar tevehhüm etmek divaneliktir. (…)’ İşte bunun hülâsasını o casusa söyledim. Dedim ki: ‘Seni gönderenlere böyle söyle. (…) Divaneler de bilirler ki ona ilişmek divaneliktir’ dedik. O casus da kalktı gitti.”9

Dipnotlar:

1- Mektubat, s. 414.;
2-Tarihçe-i Hayatı, s. 195.;
3-Şuâlar, s. 61.;
4-Lem’alar, s. 353.;
5-Şualar, s. 454.;
6- Emirdağ Lâhikası, s. 168
7-Emirdağ Lâhikası, s. 459.;
8-Kastamonu Lâhikası, s. 168.;
9-A.g.e., s. 186-187.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*