İkazın böylesine ne denir?

Image
Her ne kadar bazıları istemese de, kızsa, bozulsa da, elbette “İlâhî ikaz!” denir. Birkaç yazımızda, cemiyetteki ahlâksızlıklardan dem vurarak, “Allah muhafaza, başımıza bir felâket gelmez inşâallah” diyorduk.

Ama, bu böyle devam ederse, gelebileceğini de tahmin edebiliyorduk! Çünkü, geçmiş kavimler bize bu konuda önemli ve ibretlik bir misâldi.

 

O gece sohbetten gelmiş, eve yeni girmiştim. Henüz ayaktaydım, dışarıdan yağmurun veya lodosun camı yalayıp geçtiğinde çıkardığı ses gibi, “çıt, çıt” diye sesler gelmeye başladı. Halbuki yağmur ve lodos da yoktu. Biraz daha dikkat kesilirken, bir baktım ki avize sallanmaya başladı. Hanım da içerdeki odaydı, ona bağırdım “Deprem oluyor” diye. O da geldi, “Allah-u ekber!” diyerek tefekkür ettik. Ona dedim ki: “Allah muhafaza, ama yine bir tarafta büyük bir deprem oldu” ve gerçekten biraz daha takip edince ilk olarak yabancı bir haber kanalından öğrendik, Simav’da 6 veya 5.9 şiddetinde deprem olduğunu. Kütahya temsilcimiz Servet Bilgin’i arayıp, hem geçmiş olsun diyeyim, hem de durumu öğreneyim istedim, ama maalesef cep telefonları yine çalışmıyordu.
Evet, son yıllarda sokaklardaki ahlâksızlığın, şimdiye kadar hiç şahit olmadığımız, görmediğimiz şekildeki bir ahlâksızlığın, neredeyse Anadolu’nun da bir çok yerine sirayet etmiş şekilde yayılması, elbette gadab-ı İlâhîyi celb edebilirdi. Neredeyse ilköğretim seviyesindeki çocuklara kadar inen, sokak ortalarındaki ahlâksız haller, bizleri çok rahatsız ediyordu. Müdahale de edemeyince, imanın en zayıf derecesi “buğz” ile kendimizi avutup uzaklaştığımız o halleri bir seferinde gördüğümüzde bir polise söyleyince “Ağabey, hükümet zinayı suç olmaktan çıkardı, bu halde ne yapılır ki? Yakalasan dahi bir şey olmuyor” deyince “Eyvah!” demiştik.
Geçtiğimiz aylarda Yeni Asya’da, Ankara valisinin bir açıklaması vardı. Bu şekilde giderse yirmi sene sonra aile yapısının sarsılacağı mânâsında… İşte okullardaki 28 Şubat darbelerinin izleri hâlâ silinmemişken… Üstüne üstlük bir de, onların eseri olan bu hain hallerin önüne kim geçip, çaresini kim bulacak acaba? Seçim propagandalarında hükümetimiz, hep yaptığı maddî icraatları reklâm ediyor. Ya bu milletin, hassaten kendisine oy veren bu milletin manevî alanlardaki sarsılmaları ne olacak? Onlardan niye bahsedilmiyor? Başörtüsü problemi, İmam-Hatiplerin orta kısmının kapatılması, Kur’ân kursu yasağı v.s gibi şeyleri kim halledecek?
Yani bu ahlâksızlıkların önü ve tedbiri alınmazsa; Allah muhafaza âlem-i gaybdan âlem-i şehadete daha beter âfât nüzul edebilir!
Rabbim bütün İslâm ve insanlık âlemini, maddî-mânevî âfetlerden muhafaza eylesin.
Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*