İki bayramımız var, üçüncüsü cennette inşâallah!

Bayram, bir sevincin ifadesidir.

Bir şeye sevindiğimiz zaman, kavuştuğumuz zaman veya elde ettiğimiz zaman ”Bayram ettik”, “midem bayram etti” gibi ifadeler kullanırız. Ama Müslüman için gerçek bayram, bu dünyada ikidir. Bunlar da, bizim milletimizin lisanındaki ifadesiyle; Ramazan ve Kurban bayramlarıdır. Ve bu bayramlarımız, milletimiz arasında çok güzel idrak edilmekte, tes’id edilmektedir. Tabiî, bir de gerçek ve ebedî bayramımız vardır ve olacaktır inşâallah ki, o da ebedî âlemimizde, cennettedir. Bunu, Peygamberimizin (asm) ifadesinden anlıyoruz: “Müminin iki sevinci vardır. Biri iftar yaptığında, diğeri de Rabbine kavuştuğu andaki sevincidir.” Tabiî ikincisi de cennette olacağına göre, inşâallah, Rabbimiz bunu, herkese nasib eylesin!

Bu hakikî, gerçek bayramımız olan Cennet hayatını kazanmanın yolu da, bu dünyadan geçmektedir elbette. Rabbimizin rızasını tahsil edecek, kazandıracak ne kadar çok iş yaparsak, cenneti de, o kadar çabuk ve kolay kazanırız. Yoksa durduk yerde, cennet o kadar ucuz kazanılmaz. Meselâ, bu dünyanın bayramları olan iki bayramı hak edebilmek için, emr-i İlâhiye göre hareket edersek, işte onlar hakikî bayramın, cennetin çekirdeklerini teşkil eden fiillerimizden bir kaçı olabilir.

Emre itaat, nevâhiden içtinâb, yani Allah’ın emrettiklerini yapmak, yasakladıklarından kaçınmak, zaten başlı başına bizlerin birer bayramıdır. O şekilde hareket edersek, zaten dünyadayken bayram yapmış, hakikî bayramımız Cennetin biletlerini almaya aday olmuş oluruz.

Evet, dünya bayramlarının bayram olması için de, o bayramların muhtevî olduğu, içinde taşıdığı ibadetleri yapacağız ki, o bayramlar bayram olsun. Ramazan’da, geçerli bir mazereti olmayıp da oruç tutmayanlar, daha ötesi nice kötü işler yapanlar acaba bayramın tadını alabilirler mi ki? Zaten onun için de, o gibiler için Ramazan bayramının adı ‘şeker bayramı’ olagelmiştir. Çünkü onlar bir ibadet yapıp da onun bayramını yapmamış, sadece nefsin, yeme-içmenin esiri olduklarından, o büyük bayramın adını bile, yeme-içmenin adıyla zikretmişlerdir. Mübarek Ramazan Bayramının ismini ‘şeker bayramı’ şeklinde, bu topraklarda yıllarca değiştirmeye çalışmışlar, ama elhamdülillah, milletimiz nezdinde makes bulmamıştır.

Kardeşliğin, sevincin, kaynaşmanın adı olan hakikî bayramlarınız mübarek olsun! Cenâb-ı Hak, sizleri ve bizleri, hepimizi, hakikî bayramların mânâsını, kıymetini bilip, ona göre şenlenen, sevinen kullarından eylesin inşâallah!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*