İkinci Elif, ikinci yaşında

Image

Zamanın sür’atle akışının arkasından yetişmek ne mümkün! Öyle baş döndürücü bir hızla akıyor ki, içinde bizleri de sürükleyerek, mahall–i maksudumuza doğru gidiyoruz. Bu hızlı yolculuğun sonu cennetle biter İnşâallah!

Bazı hadiselerin arkasından bakınca, “Yahu, bu kadar zaman ne çabuk geçti?“ demekten de kendimizi alamıyoruz. İşte, bizim Elif de öyle. “Elif” derken, Yeni Asya mektebinin bir sınıfı mesabesinde olan Elif ekimizden bahsediyoruz.

Hani haftada bir gün çıkan Elif’ten. Uzun yıllar sonra ikinci defa yayın hayatına başlayan bu ikinci Elifimiz, aynı zamanda bir yaşını bitirip, ikinci yaşına da girmiştir bugün bu sayıda.

Tabiî, bu bir senelik zamanın çabucak geçtiğini söylerken, ilk Elif, yani birinci Elif de aklımıza geliyor. Onun çıktığı günden bu tarafa da 35 sene geçmiş. Biz o günlerde Elif gibi dimdik duran bir delikanlıyken, şimdilerde yavaş yavaş “vav” gibi beli bükülenler sınıfına doğru gidiyoruz. Allah, âhir ve akıbetimizi hayreylesin İnşâallah!

Rahmetli Hüseyin Demirel’i hatırladım. Birinci Elif’in çıktığı günlerde, Ankara’dan İstanbul’a bir seyahatimiz olmuştu. Bizim, İstanbul seyahatlerimiz de genellikle hizmet merkezli olurdu. Harem’de otobüsten iner, doğru karşıya, Cağaloğlu’na giderdik. Gazete binamız o zaman orada olduğundan, İstanbul’un merkezi olması hasebiyle her gidişimizde muhakkak ziyaret ederdik. Tabiî şu andaki gazete merkezimize giderkenki gibi zorlanmazdık o günlerde.

O zamanki yazarlarımızın çoğu, bizden büyük ağabeylerimizdi. Onlarla hemhâl olur, diğer birimlerimizi dolaşır, arkadaşlarımızla kucaklaşırdık. Çok şevkli ve güzel günlerdi o günler.

İşte bahsettiğim gibi, Elif de yeni çıkıyordu. Hüseyin Demirel, o gün, önümüze düşüp, gazetenin bütün birimlerini gezdirmişti bize. Elif ekimizi nasıl bulduğumuzu sormuştu. Biz de ilk intibâımızı ona bildirmiş, çok iyi olduğunu söylemiştik. Tabiî, o halden mülhemen de, Ankara’ya dönüş yolculuğunda onunla alâkalı bir yazı yazmıştık. “Elif’i nasıl buldunuz?” başlığıyla.

O günlerden bu günlere geldik. İkinci Elif’in çıkması kararlaştırılmış ve geçen sene de çıkmıştı malûmunuz. Biz o gün sevinçle intibâımızı yazdık Elif’te neşrolsun diye. Arkadaşlarımız, onu gazetede yayınlamışlardı. Orada geçmişten bahsettik, yine eski hatıraları yâd ettik. O günkü yazımızın bir sûretini de ilâve ederek, bir tahassürümüzü, üzüntümüzü de dile getirdik. O gün Elif’te yazanların bir isim listesini verdik ve şimdi bunların ancak birkaç tanesinin devam ettiğini söyledik.

Bir müddet sonra bir mail aldım. Baktım, sitem ettiğimiz o kaybolan eski Elif yazanlarından biriydi. İnternette gezerken okumuş ve “Yine lâzım olursa buradayız” mânâsında da bir cevap yazmış. Tabiî, biz de hemen kendisiyle irtibata geçerek cevap yazıp, memnuniyetimizi bildirerek, yazmasını söyledik. Birkaç ay sonra kendi ihtisas sahasıyla alâkalı Elif’e bir yazı yollamıştı. Onu görünce de çok sevinmiştik.

Recep Bozdağ ve İsmail Tezer kardeşlerimizin gayretleriyle, Elif yine yoluna devam ediyor şimdi. Yine bir çok genç kalemin boy gösterdiği ikinci Elif’in ikinci yaşını tebrik ediyor, nice yıllar hizmetler etmesini temenni ediyoruz.

 

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*