İlimle gelen ittifak

Zaman ittifakın ancak ilimle mümkün olabileceğini ispata devam ediyor. Avrupa Nur cemaatinin Köln’de geleneksel Hz. Üstadı anma toplantısında da bu hususu aynelyakin gördük. Bilhassa Hıristiyan ilahiyatçısı meşhur âlimlerden Karl-Josef Kuschel’in tebliğini dinlerken, bu prensibin ilmî detaylarını müşahede ettik.

Yalnız dinî ve sosyal meselelerde değil, tüm sahalarda ittifak, müşterek çalışmanın ve birlikte hareketliliğin temel şartı haline gelmiş.

Kuschel dindar ve dinini bilemeyen insanların ne diyalogda bulunabileceklerini, ne de birlikte çalışabileceklerini ısrarla vurguluyor. Taassubun, önyargının, tecrid ve yersiz tartışmaların buradaki cehaletten doğduğunu ifade ediyor.

Avrupa’ya ilk geldiğimiz yıllarda “ittifak ve müşterek hareket” kelimelerini hiç duymazdık. Daha ziyade diyalog ve entegrasyon tabirlerine vurgu yapılırdı. Zaman ve süratle gelişen hadiseler, münasebetleri belirleyen terimleri de değiştirdi: İttifak ve birlikte çalışma…

İttifak ve birlikte çalışma kelimeleri insanlık yolunda güzel şarkıların sözcükleri gibi kulağa hoş geliyor. Lâkin Müslüman-Hıristiyan ittifakının önünde hayli irili-ufaklı mâniaların da olduğu gözden kaçırılmamalı.

Evvela yine kaynağını cehalette bulan en önemli mâni, tekâmüle uygun bilginin elde edilememesi. Hıristiyanlık dininin geçirdiği tarihî evreleri ve son asırda uğradığı “değişim sürecini” takip edemeyen Hıristiyanlar, karşılıklı uyum ve birlikteliğe zihinlerini hazırlayamazlar. Tarihten gelen yanlış anlayışlar, aktüel siyasetin sebep olduğu yanlış resimler ve dinsizlik cereyanının her iki dinin mensuplarının aralarına attıkları “nifak ve hileler” sağlıklı yaklaşıma mâni olurlar. Hz. İsa’nın (a.s) ahir zamandaki fonksiyonunu bilmemek, dehşetli semâvî din mensuplarının buluşacağından habersiz olmak ve modern teknolojinin “şer güçler”inin eline geçmesiyle meydana gelen felâketleri anlamamak İsevîler için birlikteliğe mâni unsurlardır. İseviler birlikte çalışma ve harekâtın ihtiyaç olduğuna inanmadıktan sonra da çalışmayı başlatmak güçleşiyor. İnsanlık globalleşmeden hayır beklerken, önceden örgütlenen “şer güçler” globalleşmeyle birlikte eylemlerini de globalleştirdiler. Dünyayı tümden sömürmekten tutun da global terör, global tahrip, ahlâktaki global dejenerasyon ve global nifaklara kadar, kıtalar globalleşmenin zararlarını yaşamaya başladılar. Bilhassa teknolojiyi kısmen ellerinde tutan Îsevîlerin bu global dinsizlik tehlikesini Müslümanlardan önce hissettiğinden kimsenin şüphesi olmazdı. 11 Eylül’den sonraki hadiseleri Risâle-i Nur’daki bu konuyla alâkalı adeselerden ele aldığımızda, şablonun ne kadar mükemmel oturduğunu daha güzel müşahade edebiliriz.

İçinde bulundukları zamanın Kur’ânî ve Peygamberî metodolojisinden habersizce hadiselere mukabelede bulunmak isteyen bir kısım Müslümanlar, hem kendileri çok çektiler, hem de bize ıztırabı yaşattılar. Kendi zamanını bilemeyenler, mutlaka geçmiş asırlardaki bilgi ve metodlarla hareket edeceklerdi. Beş yüz sene önceki Hıristiyanlık âlemi ile Avrupa, günümüzle mukayese edilmeyeceğine göre, “değişim sürecinde” hurafelerden sıyrılarak tevhide kısmen yaklaşım Îsevî âlemlerde “geçmiş asır” bilgileriyle muamelede bulunmak yanlış olacaktı.

Müslümanlar içerisinde yaşadıkları zamanı “ahirzaman” olarak da algılayamadılar. Ahir zaman şartlarını hadis-i şeriflerden çıkarmış olsalardı, ahirzaman mertebesini Şam-ı Şerifte okuyan zamanın müfessirini de bulacaklardı.

Joseph Kuschel birlikte çalışmanın ön şartı olarak görüyor, bilgiyi. Yalnız bilgiyi değil, ahlâk ve hayat tarzına dökülmüş ve inanç olarak ortaya çıkan “semâvî bilgilerin” hazmedilmesini de… Bu hususta da Bediüzzaman’ın yalnızca nazarî kalmadığını, tatbiki mümkün bir zemini bize gösterdiğini ifade ediyor.

Batılı ilim adamlarının tarafsız son çalışmaları yukarıdaki ifadelerimize kuvvet veriyor. El yordamıyla ortaya konan çalışmalar, global dünyanın global bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu ve bu tehlikenin ancak global ittifaklarla bertaraf edilebileceğini izah ediyorlar. Semavî dinlere savaş açmış dinsiz cereyanların yaptıkları cihanşümul tahribatları da (çevre, aile, ahlâk, genetik tahrip ve sosyal hayat) çalışmalarına dahil olarak sunuyorlar. Müslüman-Hıristiyan ittifakı panelinin diğer bilgilerini inşallah daha genişçe gazetemizde takip edeceksiniz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*