Hastalık, çocukları daha çok etkilediğinden yürüyecek hâli yoktu. Namazını kılıp, yattıktan sonra uyuyamadı. Bir ara ağabeyi bakmaya geldiğinde uyumadığını görüp yanına oturdu. “Güzel kardeşim hasta olmuş. Ama ağabeyi onu bugün hiç yalnız bırakmayacak. O yüzden mutlu olsun.” dedi. Bunu duyunca güldü. Ağabeyi ona ilâhi öğretmeye başladı. Bir de imamın sürprizini söyledi; ney üfleyecekmiş. Duyamayacağı için çok üzüldü. Bunu gören ağabeyi ona çok güzel ney parçaları dinletti…
Ağabeyi, o uyurken hasta olsa da orucunu geçirmediği için koskoca bir oyuncak ve pasta aldı. Bir hadis-i şerifinde Peygamber Efendimiz (asm); “Hiç bir ana, baba evlâdına iyi bir eğitimden, iyi bir ahlâktan daha değerli miras bırakamaz” demiştir. Bunu uygulamaya çalışan bütün çocuklar ise hediyeyi hak etmiştir…
Ahlâk ve iman birbirini tamamladığı gibi, bu iki hazine insanda birleştiği zaman ayrılmaz bir üçgene dönüşür. Bu üçgenin eğer bir kenarı olmazsa hep yarım kalır.
Uyandığında gördükleri Zeynep’i çok mutlu etmişti. İyi bir kul ve ailesine lâyık bir evlat olabilmek mutluluk veriyordu. Namazdan sonra ellerini açıp:
“Allah’ım beni ve ailemi senin yolundan ayırma, bir gün hataya düşersek bizi hemen geri çevir. Bize hediye ettiğin bu güzel hayatı, herkese de nasib eyle. Böylelikle iman ahlâkı bizleri kuşatsın… (Âmin)” dedi.
Bu güzel duâya kim âmin demez ki? Orucunu tutan ve oruç tutmanın önemini kavrayabilen her kardeşimi Rabbim bu yoldan ayırmasın…
Benzer konuda makaleler:
- İman Tohumu
- Şükretmek
- Küçük Müslüman
- Tarihte On Muharrem
- Mukabele
- Aşure Günü
- Hastalar Risâlesi
- Aşure Günü
- Temiz İman
- Faziletli güne erişmek
İlk yorum yapan olun