İman, Bilim ve Romantizm

Image

Gerçek bilim, “âdetullah kanunları”dır.  Bunlara saygı duymalıyız. İmanî bir delil olabilecek şeyin seçimine dikkat edilmelidir. İmanî bir meselede, zayıf ve reddedilebilir bir delil gösterilemez.

Normal 0 21 false false false MicrosoftInternetExplorer4

“İmanî hakikatler” ve “Bilimsel gerçekler”, aslında birbirlerine aykırı değildir; uyum halindedir ve birbirini destekler. Gerçek bilim, “âdetullah kanunları”dır. Bunlara saygı duymalıyız. İmanî bir delil olabilecek şeyin seçimine dikkat edilmelidir. İmanî bir meselede, zayıf ve reddedilebilir bir delil gösterilemez. Gösterilse, hem o iman davasına hem de o delili imanlarına dayanak yapmağa çalışmış insanlara, belki bilmeyerek zarar verilebilir. Mucizeler ve kerâmetler olabilir, fakat bunlar istisnaî hallerdir; Allah’ın (c.c.) peygamberlerine ve evliyalarına ikramı olan âdetullah kanunlarındaki bu istisnalar, genel kaideyi bozmaz.

“Bir çadır kurdum; gelin bu çadıra girin..” diyerek pek sağlam olmayan bir direkle kurulan bir çadıra iyi niyetle de olsa bir davet yapılsa, bu iyi niyetli davete uyarak çadıra girenler yıkılabilecek olan o çadırın altında kalmak tehlikesinde bulunsalar, baştan bu tehlikeyi ikaz etmek icap eder.

Dr.Masaru Emoto adlı bir Japon, suyun donarak buz haline gelişinin mikroskop altında çektiği fotoğraflarını kendine göre yorumlayarak, dünya basınına sansasyonel bir haber olarak verdi; web sitesine koyduğu fotoğraflarla ve 2002 de yayınladığı bir kitapla da ilgi çekmeye çalıştı. O tarihten beri onun yorumlarına bizim basınımızda da hakikaten imanî bir delil gibi, tekrar ile yer verildiği dikkati çekmektedir. Dr.Emoto’nun gerçek niyeti ne olursa olsun, suyun değişik ses etkileri altında buz haline gelişiyle ilgili çektiği fotoğrafları yorumlamasındaki bazı yanlışlarına dikkati çekmemiz icap ediyor. Aksi halde, yukarda misalini verdiğimiz pek sağlam olmayan direkle kurulmuş bir çadırın çökmesi gibi, ileride verebileceği manevî zararlara bilerek kayıtsız kalmış oluruz.

1 – Önce, “Su kristali” ifadesi kullanılmaz; suyun katı hali için “Buz” kelimesi kullanılır. Su, H2O formülündeki moleküllerden meydana gelen maddenin sıvı halinin adıdır.

2“Canlı” olmak ne demektir? Bunun tarifini göz önüne alıp, eğer bu tarife uyuyorsa, suyun canlılar gibi davrandığını söylemek lazımdır. Âhirette her şey canlı olacak; taşlar bile konuşacaktır. Fakat bu dünyada öyle değildir. Biyolojiye göre canlılar, bitkiler, hayvanlar ve insanlardır. En basit canlılar olan bitkilerde, canlılığının sebebi olan “hayat” vardır; hayvanlarda ve insanlarda ise ayrıca, hayattan başka canlılık özellikleri de bulunur.

3“ Su molekülleri ve atomlarının bir insan duyarlılığına sahip olduğu” (?) iddiası da doğru değildir. Kendisinde hayat bile olmayan su, nasıl en mükemmel canlı olan insan gibi duyarlı davranabilir? İnsanların sözünden etkilenmeyen çok sayıda insan bulunduğu halde ve hemcinslerini etkileyebilmek insanlar için bile özel kabiliyet, ilim ve sanat olduğu halde, cansız su moleküllerinin insanların sözünü duyması, anlaması ve etkilenmesi nasıl mümkün olabilir?

4“Su molekülünün manyetik alanının havadaki ses dalgalarından etkilendiği” iddiası da yanlıştır. Manyetik alanlar, havadaki ses dalgalarından etkilenmezler .

5“-Peki, su moleküllerinin donarken değişik buz yapıları meydana getirmelerine değişik seslerin etkisi ne olabilir?” diye sorulacak olsa, bunun cevabı kimyacılar için çok basittir: Kimyacıların ayırma ve saflaştırmalarda çok kullandıkları “kristallendirme” işleminde, iyi bir kristallenmenin (yani saf katı halinde sıvı çözeltiden ayrılmanın) yapılması istenen sıvının, hareketsiz olması temine çalışılır. Kristallenme sırasında molekül veya iyonlar birbirine eklenip katı kristal yapısını meydana getirirler. Sıvıdaki hareketler ve dalgalanmalar, o sıvıdaki molekül ve iyonların hareketlerine tesir ederek katı kristal yapılanmasının meydana getireceği katı şeklini değiştirebilir. Havadaki değişik ses frekanslarının ses şiddetlerinin sıvı yüzeyinde meydana getirebileceği mekanik etki ve bunun neticesinde de sıvı kütlesindeki dalgalanmalar farklı olabileceğinden, o sıvıdan teşekkül edebilecek katı kristallerinin şekilleri de tabii ki, farklı olur. Suyun donarken farklı seslerin etkisinde farklı şekilli buz kristalleri meydana getirmesi meselesinin sebebi ve yorumu, Dr.Emoto’nun dedikleri gibi değil, bundan ibarettir.

Her şeyin Allah (c.c.)’ı tesbih ettiği ve hal lisanları ile bir nevi duada bulundukları hakikatının açıklanması ise ayrı bir mevzudur ve Dr.Emoto’nun söyledikleri ona delil olamaz.

Allah’ın (c.c.) varlığına, birliğine, kudretine, isim ve sıfatlarının çeşitli tecellîlerine kâinatta ve onu inceleyen fenlerde sayısız deliller varken, Dr. Emoto’nun söylediklerini, meselenin gerçeğini bilenlere de sorup araştırmadan, gerçek ve çok mühim bir imanî delilmiş gibi sık sık bahis konusu etmeğe lüzum yoktur.

 

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*