İnsan duyguları ile hayvanlar arasında nasıl bir bağ var?

İnsan duygularının hayvanlara karşı garip bir yansıması var. Çünkü insanoğlu tarih boyunca hayvanlara farklı manalar yüklemiş, adeta kendi duyguları için sembolize etmiştir. Mesela öküz, aslan, kaplan gibi hayvanlar güç sembolü için; inek, koyun, manda gibi hayvanlar bereket sembolü için; at, deve gibileri ise sadakat ve sabır için sembol olarak kullanılmış.

İşte bu nedenle bir insana, “aslansın, kaplansın” dense koltukları kabarır. Aynı şekilde bir insan, “köpeksin, çakalsın, sırtlansın, hınzırsın” diye itham edilse sizle kavga çıkarır.

Peki hepsi de hayvan olduğu halde, niçin “köpek ve maymun” gibi bazılarına benzetildiğimiz zaman nefret duyularımız ayağa kalkar da; aslan ve kaplan gibi hayvanlara benzetilir isek kahramanlık duygularımız tavan yapar?

İşte bu durum da gösteriyor ki, hayvanlar ile insan duyguları arasında ilginç bir bağ var. Şimdi insan duygularına baktığımız zaman iki temel duygu silsilemiz olduğu görülür. Birisi iyi duygular, diğeri ise kötü duygular. Demek ki hayvanların öne çıkan sıfatları ve özellikleri bir yönü ile insan duygularını temsil ediyor. Veya insandaki bazı duygulara işaret ediyor, aralarında çok da belirgin olmayan gizli bir bağ var. Bu nedenle aslan “kahramanlık” duygularımızı temsil ederken; köpek ise, belki de, “sünepe ve yalakalık” duygularımızın tercümanı oluyorlar. Demek ki hayvanlarda ya iyi, ya da kötü duygularımızın yansımaları var.

Bizi bu konuda böyle düşünmeye sevk eden ise Risale-i Nurda geçen bazı tabirlerdir:

İşte 28 mektuptan bir anekdot:

“Düşündüm ki, gecelerde gördüğüm yılanlar nev’indendir. Yani, gecelerde gördüğüm yılanlar ise, hıyanet niyetiyle her ne vakit bir memur yanıma gelse, onu yılan suretinde görüyordum. Hattâ bir defa müdüre söylemiştim: “Fena niyetle geldiğin vakit seni yılan suretinde görüyorum; dikkat et” demiştim. Zaten selefini çok vakit öyle görüyordum. Demek, şu zâhiren gördüğüm yılan ise, işarettir ki, hıyanetleri bu defa yalnız niyette kalmayacak, belki bilfiil bir tecavüz suretini alacak.”

İfadeye göre küfür, münafıklık, zulüm, ihanet, zehirlemekten zevk almak gibi fena niyetler ve kötü duygular insanın yılan ve akrep sureti almasına vesile oluyor. Demek ki, yılan ve akrep gibi bazı hayvanlar insanların şerli ve kötü duygularının yansıması olarak kabul edilebilir.

Sünuhat’tan bir ifade:

“O hevâ ise, şe’ni insaniyeti derece-i melekiyeden, dereke-i kelbiyete indirmektir. İnsanın mesh-i mânevîsine sebep olmaktır. Bu medenîlerden çoğu, eğer içi dışına çevrilse, kurt, ayı, yılan, hınzır, maymun postu görülecek gibi hayale gelir.”

Mezkur ifadeye göre, ahlaken çöküntüye uğramış, sefih medeniyetin ürettiği insan tipi de hınzır, yılan, kurt gibi vahşi hayvanlara benzemeye başlıyor. Yani insanın bazı kötü fiillerini temsil ediyor o hayvanlar.

İşratü’l İ’cazdaki bu ifade de bir o kadar dikkat çekici:

“…kalb ile vicdan, nur-u iman sayesinde hakaik-i İlâhiyenin tecellîsine mazhar olmakla menba-ı kemâlât, hayattar ve ziyadar oldukları halde; küfrün ihtiyar edilmesiyle zulmetli, ıssız haşarat-ı muzırra yuvasına inkılâp ettikleri için mühürlenmiş, kilitlenmiş ki, o korkunç yuvadaki akreplerden veya yılanlardan içtinap edilmesine işaret edilmiştir.”

İfadeye göre insandaki küfür ve nifak duyguları adeta yılan ve akrebe inkılap etmiş ve o şahsın kalbini manen istila etmişler.

Menfi duygularımız yanında müspet duygularımızın da hayvanlara yansıması vardır. Mesela aslan her zaman yiğitlik, kahramanlık ve cesaret gibi duygular için kullanılır.

“Ve talebelerinin dünyada birer arslan ve âhirette birer sultan olmasını ve livâü’l-hamd sancağının altında, önünde Üstadımızla, bütün talebeleriyle varmak isteriz.” ifadesi bu hakikate işaret eder.

Benzer tarzda Risale-i Nurda daha çok ifade geçmektedir.

En güzel benzetmelerden birisi de 24. Sözde geçen şu ifadedir:

“Demek, her bir nevi mevcudatın, hattâ yıldızların da bir serzâkiri ve nurefşan bir bülbülü var. Fakat bütün bülbüllerin en efdali ve en eşrefi ve en münevveri ve en bâhiri ve en azîmi ve en kerîmi ve sesçe en yüksek ve vasıfça en parlak ve zikirce en etemm ve şükürce en eamm ve mahiyetçe en ekmel ve suretçe en ecmel, kâinat bostanında, arz ve semâvâtın bütün mevcudatını lâtif seceâtıyla, leziz nağamâtıyla, ulvî tesbihatiyle vecde ve cezbeye getiren, nev-i beşerin andelib-i zîşânı ve benî Âdemin bülbül-ü zü’l-Kur’ân’ı, Muhammed-i Arabîdir.”

Risale-i Nurdan naklettiğimiz bu ifadeler gösteriyor ki, hayvanlar bir ölçüde bizim duygularımın yansımalardır. Hangi hayvana bakarsanız bakın bir cihette, veya birkaç cihetle bizim duygularımızı tanımlar.

Mesela, karınca hem cemiyetçiliğimizi, hem de hırsımızı; arı çalışkanlık ve üretkenliğimizi; aslan, kaplan cesaretimizi; kartal, doğan, şahin gibi kuşlar yükseklere olan özlemimizi; sinekler temizlik arzularımızı; fare, hamam böceği gibi hayvanlar kirliliğimizi, ve hakeza…

Diğer hayvanların özelliklerini de zihinlere havale ediyoruz.

Sual:

Peki bunun sebebi ne?

Hayvanlar ile duygularımız arasında niçin böyle sıkı bir bağ var?

Cevap:

Evet bizler madenler, bitkiler, hayvanlar, böcekler, balıklar gibi mahlukatla beraber aynı ekolojik çevre içinde yaşıyoruz. Bizim hayatımız sadece hayvanlarla değil, yaşadığımız çevre içindeki tüm canlı ve cansız mahlukla doğrudan alakalı. Hem bitkilerle, hem bakteri ve böceklerle, hem de hayvanlarla.

Çünkü insan, “şecere-i hilkatin zîşuur meyvesidir.”

Kainat büyük bir şecere ve ağaç şeklinde tasavvur edilebilir.

“İşte, şu kâinata nazar-ı hikmetle bakıldığı vakit, azîm bir şecere mânâsında görünür. Ve şecerenin nasıl dalları, yaprakları, çiçekleri, meyveleri vardır. Şu şecere-i hilkatin de bir şıkkı olan âlem-i süflînin anâsır dalları, nebâtât ve eşcar yaprakları, hayvânât çiçekleri, insan meyveleri hükmünde görünür.”

“O zât nasıl şu kâinatın çekirdeğidir? Dersiniz: Kâinat onun nurundan halk olunmuş; hem kâinatın en âhir ve en münevver meyvesidir.(Mirac Risalesi)”

Mezkur ifadelere göre, madem insan (Peygamberimiz(asm) itibari ile) kainatın çekirdeğidir. Tüm insanlık ise bu kainat ağacının meyvesidir. Nasıl ki bir meyve çekirdeğinde tüm ağacın özelliklerini taşıyor ise; aynı tarzda insan da kainat ve dünya içindeki tüm özellikleri ihtiva ediyor denilebilir.

Öyle ise hayvanların da, bir çok vazifeleri ile birlikte, biz insanların menfi ve müspet duygularını temsil ediyor olması akla ve mantığa uygun bir tanım şekli olabilir.

 

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*