İran düşmanlığının arkasında kimler var?

altBugünkü İran’ın Ahmedinejad’ın İran’ı olmadığını çok iyi biliyoruz. Siyasal devrimci İran’dan uzaklaşmaya çalışan bir İran’ı birlikte izliyoruz.

Jimmy Carter dönemindeki İran’ı Tahran’da arayanlar, bulamazlar. Yani, köprünün altından geçen sular gibi zaman, milletleri demokrasi yolunda terbiye ediyor. Global devrimcilerce söz konusu süreçlere müdahale edilmeseydi, Asya çoktan demokrasisini bulacaktı.

İran’ın geleneksel Batı düşmanlığının doğru olmadığını Farslılar da anladı. Amerikalı neoconların yaptırımlarına karşı, İran ile münasebetlerini devam ettiren AB ülkeleri, bunun ispatı olmalı. Hasan Ruhani’nin Vatikan’da Francesco ile bir araya gelmesi İran’ın tüm Batıyı bir tuttuğunu iddia edenlere güzel bir cevaptır. İran’ın Avrupa ve Amerika telakkilerinde istenilen vasatı tam olarak yakalayabildiğini iddia etmiyoruz. Daha epeyce alacağı mesafe var: Global devrimi bazen askerî ve siyasî ataklarla, bazen de Marksist neoliberallerin sivil devrimcilerinin yardımlarıyla gerçekleştirmeye çalışan Troçkist yeni muhafazakârları İsevî ve insanî Batıdan ayırd edene kadar, İran’ın şiddetli imtihanı devam edeceğe benzer.

İran’ı Açık Toplumlar açmak istiyorlar(mış)…

Karl Popper’ın şakirdleri… Liberal geçinen Marksist sermaye… Hürriyet ve demokrasiyi istismar ile kendilerine kapalı gördükleri toplumlarda renkli devrimler gerçekleştirmek… Az çok hepiniz tanıyorsunuz. Bunlar hem Rusya’ya, hem de İran’a musallat oldular. Rusya, ekonomisine inen darbelerle bunların mahiyetini anladı ve tedbirini aldı. Fakat İran’a giremediler. Giremeyince de İslam coğrafyasını yerle bir eden Troçkist neoconları yardıma çağırdılar. Obama’yı başarısız göstermek isteyenlere onun İran ile yaptığı anlaşmayı göstermek lazım. Afganistan, Irak ve Libya cinayetlerindeki askerlerini geri çekmesini bir yana bırakalım. Etrafı köpek balıklarınca sarılan Trump İran’ı başdüşman ilan ededursun. Komşuları aynı kanaatte değiller: Rusya, Azerbaycan, Irak ve Pakistan. Fakat bizim dikkatimizi çeken tehlikeli husus, şu an Türkiye’de milletimizin milli değer ve inancını tahrip edecek onlarca projeyi yürüten güçlerin bu meselede baskın gelmesidir. Siyasal Şialığı Müslümanların aleyhinde kullandığı geçmişte İran’ın siyasî cenahıyla birlikte çalışmış kadroların durup dururken İran düşmanlığı yapmaları kendi fikirleri değil. Hükümeti dört koldan saran neoliberallerin etkinliği maalesef artıyor.

AKP’DEKİ TENAKUZLAR

İran dost mu, düşman mı? Düşman ise neden kader birliği yaptınız? Neden hep kollayıcı üslup ve tavırlarda bulundunuz şimdiye kadar… Hakikate bakarsanız İran dost… Fakat beyaz Saray’daki neoconlarla yaptığınız anlaşma gereği çarık ayağı sıkıyor. Diğer taraftan sıcak para akımını düzenleyen neoliberaller… Yani Arap Baharı projesinde olduğu gibi Müslümanı Müslümana kırdırmak… Yemen’de, Libya’da ve Musul’da… Sonra da kurtarıcı hakem eliyle kendi kararlarını tatbik ettirmek. Bunu Cumhurbaşkanı da söylüyor. Ama sonra İran karşıtı bir üslup kullanıyor. Mütemadiyen birbirlerini nakzeden beyan ve üsluplardan kurtulmanın bizce biricik çaresi doğru demokrasi hedefine giderken samimî yaklaşımlarla İslam dünyasının desteğini almak…Fakat bütün bunlar neocon ve neoliberallerin bize dikte etmeye çalıştıkları dehşetli politikalardan bağımsızca gerçekleşmeli…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*