İran, siyaset ve din

SİYASET GÜNLÜĞÜ

altBin dört yüz küsur yıllık İslam tarihi içinde bir çok Müslüman devlet kurulmuş.

Gariptir!…

Bir o kadar ilginç ve dikkat çekicidir ki…

Hiç birinin önünde İslam kelimesi yer almaz.

İşte Dört Halife Devri.

İslam’ın ilk devleti olduğu halde, halkı İslamiyet’i en iyi yaşadığı halde devlet isminde İslam veya Müslüman lafzı yer almaz.

Adı üstünde Dört Halife Devri, halifelerin isimleri ile müsemma.

Sonrasında kurulan devletler de aynı.

Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar…

Peki halkı ve yöneticileri Müslüman olduğu halde niçin böyle yapmışlar?

İslam kelimesini devlet ismi olarak kullanmaktan niçin kaçınmışlar?

Sebebi açık:

Dini siyasete alet etmekten korkmuşlar.

Kendi işledikleri hatadan dolayı inançlara ve İslam’a gelebilecek bir zarardan çekinmişler.

Bu gün de Fas Cezayir’den Mısır ve Türkiye, Irak ve Ürdün’den Pakistan ve Endonezya ve Malezya’ya kadar aynı durum geçerlidir. Halkının kahir ekseriyeti Müslüman olan bu devletlerin adında İslam ve Müslüman ismi yoktur.

Tek istisna İran…

Onun da adı belli:

İran İslam Cumhuriyeti. 1979 devriminden yana bu isim böyle.

Neredeyse kırk yıl geçti aradan.

Peki ne oldu?

Güya bir İslam ve din devleti kuruldu. Mollalar devletin tek hakimi oldu. Devrim muhafızları baskısı altında itiraz edenin sesi kısıldı. Din ve siyaset iç içe girdi. Siyasal İslam kavramı ile kutsal değerlerin içi boşaltıldı.

Sonuç?

İslam alemi rahatsız oldu, inançlı insanlar tedirgin oldu, insanlık İslam’a karşı mesafeli durdu.

Gerçekten de,

Şu son kırk yıl içinde İslam’ın dünya yüzünde inkişaf etmesinin önündeki en büyük engellerden birisi İran oldu.

İslam düşmanlarının tarafından çok kullanıldı İran meselesi.

Hala da kullanılıyor…

Bu ise tüm İslam alemini rahatsız ediyor.

Bizzat İran halkı da rahatsız olmuş olacak ki tepkiler başladı.

Zaten İran’da yaşayan insanların ekseriyeti öteden beri tepkili idi.

Geçtiğimiz günlerde patladı iş.

Millet sokaklarda, hakkını arıyor.

Ekonomik sıkıntılar, hayat pahalılığı, fakirlik, fukaralık, adaletsizlik, mollaların baskıları, yanlış anlayış ve inanışlar protesto ediliyor.

İdareyi elinde tutanlar yine o bildik numaraya başvuruyorlar.

Dış güçler, üst akıl vs gibi…

Hatta sert tedbirler de alıyorlar…

Ama nafile.

Gün geçtikçe tepkiler büyüyerek devam ediyor.

İş nereye varır bilinmez.

Ancak bilinen bir şey var ki bu mesele dini siyasete alet ederek her türlü haksız ve hukuksuzluğa zemin hazırlayarak, halkın ve milletin fukaralık ve hayat pahalılığı girdabında perişan edilmesidir.

Rejim kendi yandaşlarını imkanlar içinde yüzdürürken, muhalifleri bir kaşık suda boğmaya çalışmış yıllarca.

Bu gün de patladı durum.

Keşke din siyasete alet edilmeseydi…

Keşke din üzerinden ticaret yaparak şahsi menfaatler elde edilmeseydi.

Keşke sırf mollalara yakın diye liyakatsiz insanlar önemli görevlere getirilmeseydi.

Keşke din adına millet üzerinde böyle bir baskı rejimi kurulmasaydı…

Belki o zaman bu kadar yıkıcı olmazdı.

Görünen o ki kargaşa devam edecek.

Ülke olarak kendimize dönersek.

Akıllı insan komşusunun başına gelenden ders alan demektir.

İran benzeri rejim kurmaya çalışanlara ithaf olunur.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*