İrhasat

Peygamber Efendimizin (a.s.m.) peygamber olmadan önceki zamanlarda gösterdiği veya vuku bulan harika hallere irhas denir. Çoğulu ise irhasattır. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) doğmadan önce veya doğumu esnasında bazı harikulade olaylar meydana gelmiştir. Çocukluk ve gençlik döneminde de benzer olaylar ve harika işler görülmüştür. Bunların hepsi onun irhasları olarak kabul edilmiştir.

Doğumu esnasında ve peygamber olarak gönderilmesi zamanına kadar geçen zaman içinde meydana gelen harika halleri bu grupta toplanmıştır.

Peygamber Efendimizin (a.s.m.) doğduğu gece; annesi, annesinin yanında bulunan Osman ibni Âs’ın annesi ve Abdurrahman ibni Avf’ın annesinin doğu ile batı arasını aydınlatan bir nur görmeleri.[1]

O gece Kâbe’deki putların yüz üstü yere düşmesi.

O gece Kisrânın meşhur sarayının on dört şerefesinin yıkılması.

Sava’nın takdis edilen küçük denizinin o gece yere batması.

İstahrâbâd’da bin senedir daima yanan ve sönmeyen, Mecusîlerin mâbud ittihaz ettikleri ateşin, o gece sönmesi…

Bunların hepsi birer işarettir. Bu gece dünyaya teşrif eden Zât (a.s.m.) ateşperestliği kaldıracak, Fars saltanatını yıkacak, izn-i İlâhî ile olmayan şeylerin takdisini men edecektir.

Fil vakasının doğumundan kısa bir süre önce meydana gelmesi.

Güneşten rahatsız olmaması için üzerinde daima bir bulutun dolaşması.

Ömrü boyunca hiç açlık ve susuzluktan şikâyet etmemesi.

Üzerine ve elbisesine hiçbir sineğin konmaması.[2] bunların hepsi birer irhastır. Bu gelen zâtın (a.s.m.) teşrif ve tekrimini ifade etmektedirler.

Resûlüllah (a.s.m) şöyle buyurmuştu: “Ben Mekke’de bir taş bilirim. Peygamber olarak gönderilmezden önce bana selâm veriyordu. Ben onu şimdi (de) pek âlâ biliyorum.”[3]

Bütün bu hadiseler gösteriyor ki, Peygamber efendimiz (a.s.m.) peygamber olarak gönderilmeden önce onun peygamberliğini tasdik eden çok kimseler ve tasdik ettiren çok olaylar meydana gelmiştir. Manevi yönden dünyanın reisi olacak ve dünyanın manevi şeklini değiştirecektir. Dünyayı ahiretin tarlası yapacak, mahlûkatın kıymetini ilan edecek, insanlara ve cinlere ebedi saadetin yolunu gösterecek, onları idam-ı ebediden kurtaracaktır. Dünyanın yaratılış hikmetini, çözülemeyen tılsımını ve muammasını çözecektir. Kâinatın yaratıcısının maksatlarını bilecek ve bildirecek, onu bütün kâinata tanıttıracak bir zât, daha gelmeden her taife mahlûkat onu sevecek, bekleyecek ve hüsn-ü istikbal edip alkışlayacaktır.[4] İrhasatın asıl maksadı, her taife mahlûkat onun yolunu gözlediğini, onun gelişini beklediğini ve gelmesini alkışladığını göstermesidir.

[1] Kadî Iyâz, eş-Şifâ, 1:305
[2] Mektubat, s. 254-255
[3] Müslim, Fezail,2; Tirmizî, Menakıb,3
[4] Mektubat, s. 257

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*