Işık hızı aşılabilir mi?

Işık hızı aşılabilir mi? Işıktan daha hızlı giden bir cisim var mı?

Bu ve benzeri soruların cevapları Avrupa Parçacık Araştırma Merkezi CERN’deki fizikçiler tarafından bir ölçüde verilmiş durumda. Son yapılan deneyler bunu gösteriyor.

Konu ile ilgili haberler şöyle:

“Avrupa Parçacık Araştırma Merkezi CERN’deki fizikçiler, atomdan küçük partiküllerin temel fizik yasalarına ters düşen biçimde, ışık hızını aştığını belirtti.

Uzmanlar, İtalya’da Alplerin kolu olan Apenin Dağları’nın altında bir laboratuardan 700 kilometre ötedeki diğer laboratuara fırlatılan nötrinoların hedefe saniyenin milyarda biri kadar önce vardığını hesapladılar.

15 bin defa ölçüm yapan bilimadamları sonucun kendilerini şaşırttığını, bu nedenle ABD ve Japonya’dan başka kuruluşlardan da bağımsız şekilde bu ölçümleri değerlendirmelerini istediklerini açıkladı. Araştırmacılar o zamana dek bu bulgulara temkinli yaklaştıklarını söylüyor. ” (23 Eylül 2011,ntvmsnbc.com)

Habere göre bu deneyi yapan Doktor Antonio Ereditato ve ekibi elde ettikleri bu sonuçlara inanamamışlar. Bu sonuçları kamuoyu ile paylaşarak diğer araştırmacıların da işin içine girmesini ve sonuçların bağımsız araştırmacılar tarafından da doğrulanmasını istiyorlar. Doktor Ereditato’nun bu şaşkınlığının sebebi hiç kuşkusuz Albert Einstein’dır. Bilindiği üzere Albert Einstein’e göre, hiçbir şey ışıktan daha hızlı hareket edemiyor. Bu nedenle Albert Einstein gibi bir yüksek zekanın ilmi baskısıdır bu şaşkınlığın sebebi.

Halbuki Bediüzzaman Hazretleri daha 1928-30 yıllarında telif etmiş olduğu 31. Söz adlı eserinde hem ışık hızının aşılabileceğini, hem de zamanın izafi olduğunu bir misal yolu ile izah etmiş.

Önce ilgili bölümü nakledelim, sonra da basit hesaplar yaparak ışık hızının nasıl aşılabileceğini izah edelim:

Mezkur bölüm şu:

“İnsanın hareketinden, güllenin hareketinden, savttan, ziyâdan, elektrikten, ruhtan, hayalden tezâhür eden sürat-i harekâtta bir mikyas olmak için şöyle bir saat farz ediyoruz ki; o saatte on iğne var. Birisi saatleri gösterir. Biri de, ondan altmış defa daha geniş bir dairede dakikayı sayar. Birisi altmış defa daha geniş bir daire içinde sâniyeleri, diğeri yine altmış defa daha geniş bir dairede sâliseleri, ve hâkezâ râbiaları, hâmiseleri, sâdise, sâbia, sâmine, tâsia, tâ âşireleri sayacak gayet muntazam, azîm bir dairede birer ibre farz ediyoruz. Farazâ, saati sayan ibrenin dairesi küçük saatimiz kadar olsa, herhalde âşireleri sayan ibrenin dairesi arzın medâr-ı senevîsi kadar, belki daha fazla olmak lazım gelir.
Şimdi iki şahıs farz ediyoruz. Biri, saati sayan ibreye binmiş gibi, o ibrenin harekâtına göre temâşâ ediyor. Diğeri, âşireleri sayan ibreye binmiş. Bu iki şahsın bir zaman-ı vâhidde müşâhede ettikleri eşya, saatimizle arzın medâr-ı senevîsi nisbeti gibi, meşhudâtça pekçok farkları vardır. İşte, zaman, çünkü, harekâtın bir rengi, bir levni, yahut bir şeridi hükmünde olduğundan, harekâtta câri olan bir hüküm, zamanda dahi câridir. (Sözler,525)

İfadede geçen saat misali mekan ve zaman açısından bağıl bir tanım yapıyor. Aynı anda saatten başlayan, dakika ve saniye ile devam eden ve aşireye kadar genişleyen on kademeli bir mekan genişlemesi ele alınıyor.

Hız ve mekan açısından ele alınan bu mertebeleri rakamlarla ifade etmek gerekirse şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor:

Kıyas düzlemi saat olarak kabul edilirse:

1.  daire dakika:1*60

2.  daire saniye:60*60=3600

3.  daire salise :60*60*60=210600

4.  daire rabia :60*60*60*60=129600000

5.  daire hamise: 60*60*60*60*60=77760000

6.  daire sadise: 60*60*60*60*60*60=46656000000

7.  daire sabia :60*60*60*60*60*60*60=2,79 *10^12

8.  daire samine: 60*60*60*60*60*60*60*60=1,67 * 10^14

9. daire tasia :60*60*60*60*60*60*60*60*60= 1,0 * 10^16

10. daire aşire 60*60*60*60*60*60*60*60*60*60= 6,0 *10^17

Bu hesaplara göre saat düzleminde 1 metre yol alırsanız, aşire düzleminde 6,0 * 10^17 metrelik bir yol almış olursunuz. Yani 6 rakamının arkasına 17 adet sıfır ekliyorsunuz demektir. Aynı zamanda saat düzleminde hızınız 1 metre/saniye ise aşire düzlemindeki hızınız 6,0 * 10^17 metre/saniye olacaktır. Zaten 1 m/sn insanın ortalama yürüme hızındır. Nurlarda hızlar genellikle insanın yürüme hızına göre kıyaslanmıştır. Demek ki, ifadede geçen misale göre insan, saat düzleminde 1 metrelik yol aldığında hızı bir saniye olur iken, aşire düzleminde bu hız ışık hızından binlerce kat yüksek bir hıza ulaşmaktadır. Işığın hızı 300 000 metre / saniye olduğuna göre aşiredeki hız ışık hızından 2,0 *10 ^12 kat daha fazla – yani 2 rakamının arkasına 12 adet sıfır koymakla elde edilen sayı kadar- olmaktadır. Bu da ışık hızının aşılabileceğinin açık bir göstergesidir.

Bu noktada Resul-u Ekrem Aleyhisselam ışık hızının üstünde bir hızla hareket ederek, Mi’rac yolu ile, uçsuz bucaksız ahiret alemlerine girmiş; yine ışık hızının çok üstünde bir hızla hareket edip bu alemlerin en uzak köşelerine kadar gezmiş;yine aynı zaman içinde, yatağı soğumadan dünyaya dönmüştür. Demek ki Allah, kainatın medar-ı iftiharı olan bir kuluna ışık hızının üstünde seyahat etmek kabiliyeti vermiş ise, bu yolda ilerlemek isteyen kullarına da bu kabiliyetin önünü açmış demektir. 20. Sözde ifade edilen teknik ve teknolojik işaretler bu konuda çok mühim izahları ihtiva etmekte. Daha fazla bilgi için mezkur bölümlere müracaat edilebilir.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*