İsmet İnönü, Türkiye Cumhuriyeti’nin en mühim simalarından biridir. “birinci adam” dan sonra, o da “ikinci adam”dır. Ve bu milletin; dini, imanı, kültürü, örf ve âdeti, kitabı, Kur’an’ı, camisi, medresesi, mukaddesata dair ne varsa, onları tepetaklak ettirenlerin ikincisidir.
İstanbul’un, itilâf devletlerince işgalinden sonra, Kazım Karabekir paşaya yaptığı teklif çok acayiptir. İşgal gemilerine, boğazın üst taraflarından beraber bakarlarken, Kazım Karabekir paşaya şöyle söyler.“ Gördün mü Kazım? Her şey mahvoldu. Vaktiyle gördüğün gibi sürüklediler ve bitirdiler. Derdin ki, batıracaklar ve hayatımızla biz didişeceğiz. Fakat benim hiçbir ümidim kalmadı. Ben, kararımı sana söyleyeyim mi Kazım? Köylü olalım. Askerlikten istifa edelim. Senin kaç liran var? Birleşelim. Kazım ağa, İsmet ağa olalım. Çiftçilikle hayatımızı sürükleyelim.” Kazım Karabekir paşa, buna şiddetle itiraz eder ve tek başına da kalsa, düşmanla muharebeye devam edeceğini söyler.
Sonra ne olur? İsmet ve mümasilleri kahraman olur, Kazım gibiler de, vatan haini… va esefa…
Birinci reis öldükten sonra, meydan İnönü’ye kalmış, milletin, anasından emdiği sütü burnundan getirmişti. Rahmetli valideynimin nüfus cüzdanlarındaki, ihtiyaç maddelerinin “1945 pamuklu verildi” gibi mühürlerini gözlerimizle gördük. Hiçbir şey yok, vatandaş zorda, darda, sıkıda, sıkıntıda. Ta ki Demokrat parti ve rahmetli Menderes (daha doğrusu millet) iktidara gelen kadar bu böyle devam eder.
Menderes, başta, M. Kemal ve İnönü’nün yasakladığı ezanı, aslına çevirmek hizmeti olmak üzere, manevi sahadaki birçok hizmet ile beraber, maddi sahada da millete hizmetler eder. Ama İnönü’nün başını çektiği kumpasla, Menderes idam edilir. Ondan sonra da, milletin kendi iradesi haricinde koalisyon şeklinde de olsa, tekrar başbakan olur.
İnönü’den, herkes mutazarrırdır ve onu sevmemektedir. O zamanların bir muhalefet partisi (şimdiki MHP’nin ilk partisi) olan CKMP nin başkanı ve sert İnönü muhalifi olan Osman Bölükbaşı, bir uçak seyahatinde, İsmet İnönü ve İnönü’nün torunu ile aynı uçaktadır. Torunu, dedesi İnönü’ye gider ve “Dede bana 10 lira verir misin?” der. Sebebini soran dedesine “Uçaktan aşağı atacağım, köylüler bulup sevinsin” der. İnönü de, Osman Bölükbaşı’nı göstererek “Git Osman amcandan iste, o verir” der. Çocuk: “Osman amca bana 10 lira verir misin? “der. Bölükbaşı da, “ne yapacağını?” sorar. Çocuk; “Uçaktan aşağı atacağım Osman amca, köylüler bulup sevinsin” der. Tabii, aynı zamanda iyi bir nüktedan olan Bölükbaşı, taşı gediğine sokar ve: ” Oğlum uçaktan aşağı 10 lira atsan, onu bir köylü bulur, bir köylü sevinir. Sen, en iyisi, dedeni uçaktan aşağı at da, bütün millet sevinsin!” der.
İşte bu İnönü, kendi elleriyle yetiştirdiği Ecevit tarafından, CHP Genel başkanlığından alaşağı edilir. Buna hazzedemeyen İnönü, bir müddet sonra, 25 Aralık 1973 tarihinde ölür. Biz de, o senelerde, Yeni Asya’nın Ankara baskısını yapmaktayız. Akşam yapılan bu baskı işinden mes’ul, Mehmed Şirin Arvasi abimizle, o akşam da, telaşe ile koşturmaktayız. Ankara’nın matbuat merkezî Rüzgârlı sokaktaki Halkçı matbaasında; “Yeni Asya’dan başka, “Millî gazete”, yine onların olan “Yeni Devir” bir de solcuların, “Halkçı” ve “Yeni Ortam” gazeteleri basılmaktadır. Kimin gazete matrisleri önce gelirse, makinist “parmaksız Mehmed usta” onu öne alıp, hemen baskıya hazır hale getirip, rotatifleri döndürmeye başlar. Biz de, hemen o akşamki matrislerimizi alıp, tam Mehmed ustaya vermiştik ki, İstanbul’dan hemen bir telefon geldi ”Birinci sayfayı basmayın, bekletin! Hemen yenisini yolluyoruz, onu basın!” diye. Şaşırdık tabii. Gelen matrisin birinci sayfasına baktık. İri puntolarla, büyük ve tek kelime bir başlık: “GÖMÜLDÜ!” İçimden dedim ki; “yahu, bunun dirisi milletin başına belaydı, ölüsü de bela oldu. Dolayısıyla yeni matris geldi. Manşet değişmişti. Yeni Asya, kibarlığından dolayı manşeti değiştirmişlerdi. Tam hatırlayamıyorum ama ya “TOPRAĞA VERİLDİ!” ya da, “DEFNEDİLDİ” şeklindeydi. Onunla birlikte, tarihin bir sayfası daha toprağa gömülmüş oldu.
Benzer konuda makaleler:
- Yeni yıl
- Bediüzzaman Said Nursi ve Adnan Menderes
- “Beyaz ihtilâl”in şahitleri
- 27 Mayıs hicranı
- Fırıncı Ağabey…
- Adnan Menderes Said Nursî´nin elini öptü mü?
- Zam, zam, zam… Ucuzluk ne zaman?
- Bediüzzaman’la M. Kemal’in Meclis’te karşılaşması…
- Demokrat kadrolara ihtiyaç var
- Menderes: Halkımız insan olduğunu bizimle anladı!
Toprak onu kabul etmiş mi peki Osman ağabey!?