Orhan Pamuğu ifade eden bu yeni tanım tamamen avrupalı gazetecilere aittir. Son tartışmalar üzerine onun bu yeni kimliği keşfedilmiş.
Birçok türk yazarınca “romancılığı” tesbit edilen Pamuğun ulaştığı bu son duraktaki manzara dolayısıyla bizim de meraklarımızı gidermiş oldu. Yazarın eserlerinin öncelikle New York, Paris ve Londra´da neşredilmesi sahî dikkatimizi çekmişti. Ama kahramanımızın beyaz türkler obasına mensup olacağını nereden bilecektik ki… Gerçi TÜSİAD´daki bazı aristokratların çıkış ve feveranları bu istikàmette bize fikir vermeliydi… Ne yapalım gaflet yine yakalamıştı, yakamızı… Anlayamadık ve çözemedik, şu 301 davasını…
301´den mahkeme edilenle 301´i oluşturup müdafaa edenlerin aynı cenaha ait kişiler olduğunu ilk anda anlayamıyorsunuz. Yani bu senaryoda oynayanlar baş aktörlerin de senaristleri kadar saray ehli olduğunu kavramak çok da kolay değil. Yeşilçam yapımlarından çok çok kaliteli… Filmin sonunu önceden kestiremiyorsunuz. Türkiye´yi milletlerarası mahfilde küçük düşürmek, suçlamak ve hatta mahkum ettirmek bu saray ehlinin maalesef pek hoşuna gidiyor. Nazım Hikmet de saraya mensuptu… Fakat ona proloterya sahip çıkmıştı. Hâlâ da zavallı sol onu kendisinden zanneder. Pamuk ile Nazım Hikmet arasındaki fark ne olabilir ki… Fakat Nazım şairdi… onun ihanetini kahramanlık olarak algılayanlar, şiirine de “büyük senet” demişlerdi… Pamuk da kahraman olma yolun da… Hem de Millî Kahraman… Romanına gelince, Avrupa´da alaya alındı, dudak büküldü… Yeni Liberallerimizin tüm iktidar ve tehditlerine karşın derecelere giremedi… Yalnızca Frankfurt´taki yayıncıların ödülünü alabildi… Medyayı elinde tutanların mahiyetini siz daha iyi bilirsiniz. Çok iyi roman okuyucuları arasında yapılan ankete göre tüm propagandalara rağmen Pamuğun herhangi bir kitabını sonuna kadar okuyanların yüzdesi pek düşükmüş… Edebiyat çevrelerini demogajileriyle şaşırtamayan saray sakinleri, bu defa Orhan Pamuğu hürriyetçi bir mağdur olarak lanseye çalışıyorlar. Güya diaspora ermenilerinin sözcüsü olacaktı… Ermeni cemaatleri gölge etmemesi hususunda yazarı uyarınca, o da iddialarını geri çekti… Bu da batıdaki medyanın hoşuna gitmedi… Romancıyı Nobel uğruna ikiyüzlülük yapmakla suçladılar. Daha doğrusu yazarımızın hem İsa, hem de Musa ile arası iyi değil… Muhammed (S.A.V.) i de pek tanıdığı söylenemez. Olsun ama, o sarayımıza mensup bir prens… İstanbul Aristokrasisini temsil ediyor. Diğer tüm ayrıntılar seneryonun ehemmiyetsiz parçaları…
Benzer konuda makaleler:
- Müflis Proje: KEMALİZM
- Terörün çözümü Bediüzzaman’da
- Mehmet Kutlular: Bir nur talebesinin siyasetteki istikameti
- Said Nursi´nin 31 Mart olayındaki tavrı
- Said Nursi ve Tecdid Geleneği
- Yeni Asya Gazetesi nasıl kuruldu?
- “Bediüzzaman, büyük bir vatanperver fedâidir”
canım benim sen niye kükredi.yaptığın yorum ispatlıyor bence uğraşma seni hanedana almazlar
Sana göre Mustafa Kemal da haindir.Vay sana inananlara.Nazım Hikmetin vatan hainliğini bir ispat etme imkanın varmı