İstibdat ve hürriyet

İstibdat ne şekilde olursa olsun, isterse Meşrûtiyet libası giysin gelsin, rast gelsem sille vuracağım” diyen Bediüzzaman Hazretlerinin, sahabe mesleği olarak vasıflandırdığı Risale-i Nur mesleğinin, en temel prensiplerinden biri de, hürriyete taraftar olmak, istibdat ve her türlü baskı yönetimlerine fikren ve ilmen karşı çıkmaktır.

“Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diyen Bediüzzaman Said Nursî’nin mesleğini tam anlayan Nur’un hakikî ve sadık talebeleri; hiçbir ayırım yapmadan, milletin hür iradesiyle seçtiği millet meclisine muhtıra veren, ihtilâl ve darbelerle siyaset âlemini allak bullak eden güç merkezlerine her zaman fikren karşı olmuş ve bu yüzden de çok bedeller ödemiştir. Zaten bedel ödemeye hazır olmayanlar, dâvâ adamıyım diye ortada dolaşamazlar.

Bediüzzaman hayatı boyunca istibdat ve tahakküme boyun eğmedi. Hak namına pervasız bir hayat yaşadı. Küçük yaşlarındayken okuduğu medreselerin hocalarının mütehakkimâne tavırları yüzünden birkaç medrese değiştirmek durumunda kaldı. 31 Mart 1909 hadisesi münasebetiyle divan-ı harbe verilen ve mahkeme reisi Hurşit Paşa’nın tehditkâr sorularına kahramanca cevaplar veren, Rusya’da kumandan Nikola Nikolaviç için ayağa kalkmayıp inancının gereğini yapan, bu yüzden idama mahkûm edildiği halde onların tahakkümüne boyun eğmeyen ve kumandanın özür dilemesi neticesi idam kararı durdurulan Bediüzzaman; Mustafa Kemal’in tehditlerine de beş para ehemmiyet vermedi. Eskişehir Mahkemesinde mevcut hükümetin Cumhuriyet adı altındaki baskıcı uygulamalarını, mahkeme zeminlerinde yüzlerine şöyle haykırdı:

“İstibdad-ı mutlaka cumhuriyet ismini vermekle, sefahet-i mutlaka medeniyet adını takmakla, irtidad-ı mutlakı rejim altına almakla, cebr-i keyfi-i küfriye kanun namını vermekle hem hükümeti iğfal, hem bizleri perişan ettiniz” diyerek, müstebit ve diktatör bir yönetimin icra edildiğini suratlarına çarptı. “Cumhuriyete aykırı fikirler neşrediyorsun” diye savcılar tarafından suçlandığı zaman, “Ben dindar bir cumhuriyetçiyim. Hulefa-i Raşidîn, herbiri hem halife, hem reis-i cumhur idi. Sıddîk-ı Ekber (ra), Aşere-i Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat, manasız isim ve resim değil, belki hakîkat-i adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mana-i dindar cumhuriyetin reisleri idiler” beyanlarıyla, isnat edilen suçlamayı kökünden reddetti.

Nur’un hakikî ve sadık talebeleri, Üstadın hayatı boyunca sürdürdüğü ve mesleğinin temel bir prensibi olan hürriyete taraftar ve istibdada karşı olmak kaidesine binaen; 27 Mayıs 1960 kanlı ihtilâli, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 ihtilâli gibi bütün müdahalelere karşı çıktılar. Bu yüzden çok ağır bedeller de ödediler. Yeni Asya tam 470 gün kapatıldı. Basın camiasında olumsuz bir rekor kırıldı. Ama farklı isimler altında yine istibdada karşı mücadeleye devam edildi. Bir kısım dindarlar tarafından 12 Eylül ihtilâli alkışlanıp “Bu hareket, Malazgirt’ten, Mohaç’tan, Niğbolu’dan, Çanakkale’den, hatta İstiklâl Harbinden daha mübarek bir harekettir” diye korkutulmuşluk psikolojisi içinde söylenmiş övgüler dizilirken; Yeni Asya korkusuzca hak ve hakikati haykırmaya devam ediyordu. Her türlü tehdit, tehlike, şantaj ve bedellere rağmen bu mücadele sürdürülüyordu.

28 Şubat post-modern darbe sürecinde de cesur manşetlerle, haksız ve hukuksuz iş yapan ve seçilmiş milletvekilleri üzerinde satranç gibi oynayan silâhlı güçlere, fikren ve ilmen karşı çıkan Yeni Asya, yine bir ay kapatıldı. Ama istibdada karşı mücadeleden asla vazgeçilmedi. Kolay zamanlarda kahramanlık yapanlara bedel, zor zamanların kahramanı olmayı tercih etti. Her türlü ihtilâl ve darbelere karşı “Bu iyi, şu kötü” ayrımı yapmadan, hak bildiği yolda yürümeye devam etti ve hâlâ devam ediyor.

Risale-i Nur mesleğinin temel umdelerinden biri olan bu hakikat, gelecek nesiller tarafından da aynen takip edilecek ve geçmişte verilen bu mücadeleler örnek alınarak, bu temel prensip kıyamete kadar sürdürülecektir, inşâallah. Ümidimiz, inancımız ve kanaatimiz hiç şüphesiz bu istikamettedir. 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*