Kadın-ailenin yeniden yapılanmasında tesettür emri

Materyalist hayat anlayışının hızla yaygınlaştığı günümüzde, manevî değerler tahrip olmakta, aile kurumu yıpranmaktadır.

Ailenin yeniden yapılandırılması, aslî hüviyetine kavuşması noktasında Kur’ân ve Sünnet’in sunduğu semâvî formüllerden biri de tesettürdür.

ÜÇLÜ FORMÜL: GÜVEN, SAYGI, MUHABBET

Bediüzzaman Hazretleri, aileyi ve kadını ilgilendiren bu semâvî formülleri asrımızın anlayışına göre tahlil ettiği “Hanımlar Rehberi” isimli eserinde “karşılıklı güven, saygı, muhabbet” üçlüsünü evliliğin sağlam direkleri olarak tanımlar.

“Bir ailenin, saadet-i hayatiyesi, koca ve karı arasındaki emniyet-i mütekabile ve samimî bir hürmet ve muhabbetle devam eder” der.

Kur’ân’ın tesettür emri, İslâm ailesini muhafaza eden temel koruyucu zırhlardan biridir.

EBEDÎ ARKADAŞLIK VE TESETTÜR EMRİ

Eşler arasındaki samimiyet ve sadakatin devamı önemlidir. Tesettür bu sadakati ve samimiyeti sağlayan en önemli unsurdur.

Bediüzzaman Hazretlerine göre eşler arasındaki ebedî arkadaşlık tesettürü gerektirir. Çünkü kadın ve erkek arasındaki güçlü münasebet, alâka ve sevgi sadece dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmez. Yani bir kadın kocasının, sadece dünya hayatına ait bir arkadaşı değildir. Aksine kadın, ahiret hayatında da kocasının ebedî bir arkadaşıdır. Elbette ki bir kadın, ebedî hayat arkadaşı olan kocasının nazarından başka yabancıların bakışlarını kendi güzelliklerine çekmemek, böylece kocasını küstürmemek ve kıskandırmamak için elinden gelen her türlü gayreti göstermelidir.

SEFİH MEDENİYET VE ALDATILAN EŞLER

Tesettürsüzlük ve açık saçıklık ailede “ebedî mutluluğu” gölgeler, ortadan kaldırır. Çünkü eşlerin birbirlerine güven, saygı ve sevgilerini sarsar.

Kadınlığa has lâtif güzelliklerini başka erkeklerin nazarına sergileyen on kadından ancak biri kocasından daha güzelini görmez. Geriye kalan dokuz kadın, kocasından iyisini görür. Bu mukayeseyi iç dünyasında yapan bir kadının eşine saygı ve sevgisinin incindiğini ifade etmek yanlış olmaz.

Erkekte ise durum daha da kötüdür. Erkek, kendisi için konulmuş olan tesettür kaidelerine riâyet etmezse (Tesettür erkek için de ibadettir. Bakışlarından, hâl ve tavırlarına, giyimine kadar bu konuda şer’î ölçüler vardır) eşine olan güven-saygı ve sevgiyi karısına kıyasen çok daha rahat bir şekilde kaybedebilir. Zirâ, yirmi erkekten bir tanesi karısından daha güzelini görmez. Yani geriye kalan on dokuzu karısından daha güzellerini görür. Bu mukayeseyi iç dünyasında yapan bir erkeğin eşine duyduğu sevgiyi ve saygıyı incitmemesi mümkün müdür?

(Bediüzzaman Hazretlerinin verdiği bu “istatistiki” bilgiden “yalın matematiksel bir gerçek” olarak erkek fıtratının nefsânî duygularına, hayvanî hislerine kadın fıtratına nazaran daha çok mağlûp olduğu neticesini çıkarmamız yanlış olmayacaktır.)

İşte sefih medeniyet, “Tesettür esarettir” diyerek Kur’ân’ın tesettür emrini reddetmesi eşler arası güven-saygı-sevgi bağını böyle zedeleyip, keser, atar, aileyi parçalar. Ve sosyal hayata kokuşmuş bir yara açar: “Aldatılan eşler”.

Bediüzzaman Hazretlerinin Hanımlar Rehberi’ndeki ifadesiyle “terbiye-i medeniye” yani şimdilerdeki ifadesiyle “çağdaş hayat” aile hayatını böyle “hayvancasına geçici bir beraberlik-ebedî bir ayrılık” kısır döngüsüne hapseder.

“Şimdiki terbiye-i medeniye perdesi altındaki hayvancasına muvakkat bir refakattan sonra ebedî bir müfarakata maruz kalan o aile hayatı, esasıyla bozuluyor” (Lem’alar, s. 201) der Bediüzzaman Hazretleri.

HÜLÂSA
Erkeğin, kadının ve ailenin diğer fertlerinin kendini yeniden yapılandırması konusunda Risale-i Nur Külliyatı içerisinde yer alan “Tesettür Risâlesi”nin muhteviyatı önemlidir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*