Kadına Müslümanca bakış

Hiç şüphesiz kadın ve erkek birbirinden farklı biyolojik, psikolojik, fizyolojik duygusal özelliklere sahiptir.

Yaratılış itibariyle daha nazenin ve hassas olan kadına karşı erkek daha yumuşak ve kibar davranmalıdır. Bunun yanı sıra İslâmiyet’in kadına verdiği değeri göz önünde bulunduran erkek bunu bir ibadet nazarıyla ele alacaktır zaten. İslâm’ın kadına nasıl bakılmasını ister?

* Hem yaradılış bakımından ve hem de hukuk karşısında kadın ve erkek eşittir. Peygamberimizin (asm) diliyle, “Kadın-erkek bütün insanlar, tarak dişleri gibi biri birlerine müsavidir.”

* Takvâdan başka hiç kimsenin üstünlüğü yoktur.

* İslâm, kadın-erkek arasında fark görmez; elmanın iki yarısı gibi, biri birini tamamlarlar.

* Erkekler kadınlara, kadınlar da erkeklere bir örtüdür.

* Hak din İslâm tıpkı erkeklere olduğu gibi kadınlara da inanç hürriyeti, fikir hürriyeti, ibâdet hürriyeti, ticâret hürriyeti (Çünkü, kadın, malını istediği gibi tasarruf etme hakkına ve zekât verme yükümlülüğündedir. Bunlar da çalışma ve ticâret hürriyetinin gerektirmektedir.), ve sair bütün hak ve hürriyetleri tanır.

* İslâm, dindarlık ve ibâdet açısından, kadını da erkek gibi eşit görür. Mükâfat ve ceza aynı şekilde iki cinse de uygulanır.

* Peygamberimize (asm) ilk imân eden bir kadındır: Hz. Hatice (ra)  validemiz…

* Hz. Aişe (ra) ise, âlim ve müftüdür, Peygamberimizin (asm) güzide arkadaşları, bilmedikleri meseleleri ondan sorup öğrenirlerdi; iki binin üzerinde hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.

* İslâm ile kız çocukları ezilmekten, hor görülmekten, diri diri gömülmekten kurtarılmıştır.

* Erkeklerin, kadınlara büyük şefkat ve nezâket göstermesini emretmiştir.

* Kur’ân’da, kadını ifade eden, “Nisa” bir kadın ismini taşıyan “Meryem” Sûreleri mevcuttur. “Recul” (erkek) Sûresi yoktur.

* Kadını, anne, eş ve kız çocuğu olarak yüceltmiş; ayrıca, ana olarak, kız olarak, kız kardeş olarak, eş olarak, hala olarak, teyze olarak, anneanne ve babaanne olarak her türlü haklarla donatmıştır.

* Her fırsatta kadının ilim tahsili için teşvik edilmiştir.

* Erkeğin sınırsız evlenmesini kaldırmış, sadece zarurî durumlar için dört ile sınırlandırmıştır.

* Boşanma sistemini erkeğin keyfine bırakmamış; kadının haksız, keyfi boşanmasını; zulm ile terk edilmesini engellemiştir.

* Kadına varis olma hakkını, anne, kız, eş, büyük, küçük, hatta anne karnında iken bile tanımıştır.

* Kadının vesayetini, bulûğa ermeden önce velisine vermiş; korunup, gözetilmesi sağlanmıştır.

İşte bütün bunları nazara alan erkek, eşine sevgi, saygı ve itina ile yaklaşmalıdır. Bu, kadının da eşine karşı daha müşfik, sevecen bir yaklaşım sergilemesini sağlayacaktır. Böylece huzur dolu bir yuvanın temelleri en sağlam bir şekilde atılmış olur.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*