Kahraman bir dava adamı: Bediüzzaman

SİYASET GÜNLÜĞÜ

altO bir İslam kahramanı…

Bir iman kahramanı…

Küfrün, zulmün, haksızlığın, adaletsizliğin karşısında ölümüne duran, İslam ve iman davası uğruna hayatını hiçe sayan bir insan.

Bu milletin ve bu güzel vatanın savunması için cepheden cepheye koşan…

Dünya harbinin ilkinde doğuda Rus ordusuna karşı en önde savaşan, esarette yine Rus kumandana karşı ayağa kalkmayarak Osmanlı’nın haysiyet ve şerefini kurtaran, İstiklal harbinde İngilize karşı en önde olan…

Bu kahraman hoca bize lazımdır” diye hükümet merkezine çağrılarak, mecliste hoşamedi ile karşılanan bir kahraman…

Burada saymakla bitmeyecek kadar çok kahramanlık örneği.

Velhasıl,

Kahramanlığı dost ve düşman tarafından tasdik edilen bir insandır Bediüzzaman

Bu sözlerimiz bir mübalağa değil, gerçeğin ta kendisidir.

Hele ki tek parti dönemindeki iman mücadelesi…

Destansı bir mücadele..

Kelimelerle ifade etmek çok kolay değil.

Küfrün kapkara zulmetlerinin ülke semasını tamamen kapladığı o zamanlarda en önde olmuş.

Asla bir adım bile geri durmamış.

Van‘da, Erek dağında bir uzlet hanede, zikir ve tefekkür ile meşgul iken devlet sürgün için bir müfreze gönderdiğinde;

“Üstadım seni yurt dışına çıkaralım” der sevenleri…

“Hayır” der, kabul etmez.

Önce İstanbul, sonra Burdur, Isparta ve Barla

Müthiş bir iman davası başlatır.

Risaleler dalga dalga yayılır tüm vatan sathına. Küfrün karşısında bir iman seddi tesis edilir.

Bir Sedd-i Zülkarneyn gibi…

Küfür de rahat durmaz tabi ki.

Bu ulvi davayı ortadan kaldırmak için elinden gelen her şeyi yapar. Gizli açık her türlü süikast tekniği denenir.

Ama nafile…

Bu iman davası devamlı olarak büyür ve gelişir.

Bu sefer de mahkemeler yolu ile önü kesilmek istenir.

Eskişehir, Denizli ve Afyon’da idamla yargılanır.

Ancak, ne Üstad Bediüzzaman , ne de talebeleri bir adım geri atmazlar. Hapse girerler orada kitap okur ve yazarlar. Hapisten çıkarlar yine aynı şeyi yaparlar.

İman hizmetine devam ederler.

Büyük bir zulüm, emsali zor bulunur bir baskı ortamına rağmen asla pes etmezler.

Büyük bir direniş örneği ortaya koyarlar.

İlginçtir,

Akıl almaz baskılara karşı asla ülkeyi terk etmeyi akıllarına bile getirmezler.

Ölümüne direnirler…

Ne Üstad, ne de talebeleri yurt dışına çıkmayı hiç istememişler.

Hatta üstadın “Mekke’de bile olsam burada gelmem gerekir” mealindeki sözü meşhurdur.

İşte bu iman ve dirençtir ki bu iman davası bu güzel vatanın dört bir köşesine kök salmıştır.

Büyük bir iman ağacı olmuştur.

Bizler bu gün bu iman ağacının, bu iman hizmetinin yüzlerce, binlerce, milyonlarca meyvelerine şahit oluyoruz. Ülkemizde olduğu gibi dünyada da binlerce insan bu nurun aydınlığında İslam’a koşuyor.

Daha da binlercesi koşmak için sıralarını bekliyor.

Yeter ki bizler bu kahramanları kendimize bir rehber tayin ederek bu iman ve İslam yolunu daim açık tutalım…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*