Kalkınma, namaza bağlı!

Her mimarî yapının, her sanat eserinin, her işin arkasında bir “plân, program ve düşünce” vardır. Yani bir ‘mânâ’ hükmeder. Vücudumuzu ayakta tutan, duyu ve duyguları çalıştıran, “Kayyum” ismine mazhar olan rûh da bir ‘mânâ’dır. Meselâ, insan önce bakmak, gitmek ister; sonra başını, gözlerini çevirir; ayaklarına komut verir, kalkar vs.

 

Bu açıdan bakıldığında İslâm dünyasının kalkınma, zenginleşme ve medenîleşmesi de, “mânâ” ile, yâni “imân”la olacağı açıktır. Ancak, “İbâdetle vicdânî ve aklî olan imânî hükümler terbiye ve takviye edilmezse, eserleri ve tesirleri zayıf kalır. Âlem-i İslâmın bugünkü hâli buna şahittir. Ve keza, ibâdet dünya ve âhiret saadetlerine vesîle olduğu gibi, maaş ve maade, yâni dünya ve ahiret işlerini tanzime sebeptir ve şahsî ve nev’i kemâlâta vasıtadır.”1

Âyette, “Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir”2 buyurulur. Sabrın bir cephesi, “acele” etmeksizin şartlara, sebeplere, yâni Allah’ın koyduğu tabiat kanunlarına riâyettir. Namazın, “ruh-beden sağlığına” sağladığı sayısız faydaya bir-iki misâl: “Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette ibadetlerin en büyüğüdür”3 meâlindeki âyetin “hayasızlık ve kötülüklerden alıkoyup kurtuluşa” erdiren cephesine temas edelim:

Maddeperestlik, inançsızlık ve ibâdetsizlik stres, sıkıntı, üzüntüye; onlar psikolojik, rûhî hastalıklara; onlar da psikosomatik, yâni mide ülseri, kalb damarı hastalıkları ve sindirim sistemi hastalıklarına; hattâ kansere sebep olur.4

Abdestle uzuvlar rahatlar; namazla tek bir noktaya teveccüh edilir, sıkıntılar “tekbir” ile geriye atılır ve “Rûh, kalb ve akıl büyük bir rahata” kavuşur. Stresten uzaklaşan sefâhet, alkol ve uyuşturucu batağına saplanmaz. “Hakkıyla dosdoğru kılınan beş vakit namaz, streslerin, artan teknolojik baskıların en faydalı ilâcı”5 olur.

İngiliz Tıp Kurumu, depresyon ve ona bağlı hastalıklardan korunmak için, “Bedenen ve zihnen faaliyetlerinizi sürdürün, ‘namazdan’ yararlanın”6 tavsiyesini yapmaktadır.

Kasların hareketi, beyni çalıştırır ve acı duygumuzu ortadan kaldırır; en azından minimum seviyeye indirir. Abdest almak, namaz kılmak için pek çok hareket, duâ ve tefekkürî hareketlere gireriz. Bu, aynı zamanda, sindirim sisteminin ve kan dolaşımını düzenli çalışması demektir. Ayrıca, program ve zamanı kullanma sanatını öğreten namaz; birlik, kültür alışverişi, dayanışmayı (cemaatle namaz) da netice verir. İmân ve namazın maddî ve mânevî kalkınmanın zembereği olduğunu, “Müslümanlar İslâmiyete sarıldıkları nispette ilerleyip medenileştiği; zaaf gösterdiklerinde de vahşet ve herc ü merç ile belâlara düştükleri”ni7 İslâm âleminin şanlı namazlı mâzisi ve namazsız perişan hâli ispata kâfi değil mi?

Dipnotlar:

1-İşâratü’l-İ’câz, s. 140.
2-Bakara Sûresi, 153.
3-Ankebût Suresi, 45.
4-Dr. Haluk Nurbâki, Kur’ân-ı Kerim’den Âyetler ve İlmî Gerçekler, s. 153.
5-Doç. Dr. Sefa Saygılı, Strese Son, s. 22.
6-Çağımızın Büyük Sağlık Sorunu: Depresyon, İnk. Kitabevi, 1990, s. 135.
7-Tarihçe-i Hayat, s. 80.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*