Kalpler sarayda mahpus

“Evet, çok emarelerle bildik ki; bana hücum edenleri tahrik eden, Mustafa Kemal’e itirazımdır ve ona dost olmadığımdır. Başka sebebler bahanedir.”

T. C. kurulduğu günden beri rejime biat istibdadı memlekete bir asır kaybettirdi. İster sivil, ister darbe hükûmetleri olsun, arka planda Kemalizm, demokrasiye dolayısıyla dinin hayata geçmesine geçit vermedi. Tabiî bunda cehalet ve hipnozun tesiri en başta.

Bir dönem Türkiye’de kulüp çalıştıran Hollandalı teknik adam Friedel Rauch başarısız olunca gönderildiğinde; “Türk milleti çok heyecanlı; ya çok seviyor ya da nefret ediyor” demişti.

Evet, biz ifrat ve tefrit arasında; “Haydar Ağa”yı omuzlarda taşırken, işler ters gidince bin küfrü peşine takıp “Haydo” durağında tekme tokat indiriyoruz.

Siyasette ise cahilâne “elhubbu fissiyaseh” sokağında gözler ve gönüller kapanmış. Yaşanan acıların, kamplaşmaların ve travmaların adresi siyasî tarafgirlik. Yapılanları mutlaka like’ (onay)lamak gerekiyor. Zira son umudumuz, son padişah, son halife…

Muhalif misin, öyle ise düşman…

– Bütün mü’minler kardeştir?

– Kardeşim değilsin, çünkü muhalifsin. AKP’ye oy vermeyen bizden değildir. Kürtçüler HDP, Türkçüler MHP, Müslümanlar AKP, inhisar..

MUSSOLİNİ’YE RAHMET!

– Çözüm süreci mi dediniz?

Dağdan inişleri halayla karşılamak, silâhlanmaya zemin hazırlamak, masada tavizler vermek, yol kesmelere dokunmamak, Sn. Öcalan?

Sormak, eleştirmek, ünlem işareti dahi yasak; “çözüm istemiyorlar” Düşman…

Masayı devirmek, bir cani yüzünden yakıp yıkmak, harabeye çevirmek? Siyasî çözümden yana olanı, partiliyi, sempatizanı dahi terörist ilân etmek. PKK’lı…

Dershaneleri kapatmak, eğitimde tek tip uygulama, ÖSYM, ÖSS, ÖYS, YGS, LYS, TEOG; her sene yeni bir düzenleme, öğrenci şaştı demek, zinhar yasak, eğitim düşmanı..

Suriye’deki rejim muhalifleri için silâh iddialarına?

Oradaki kardeşlerimizi Esad zulmünden kurtaracağız. Şam?..

– Yapmayın etmeyin, evet, onlar kardeşlerimiz ve mazlumdurlar, ancak terör grupları karışmış, bir devletin içişlerine müdahele, iç savaşı tahrik ve Müslüman kanı dökülmesi demek?

Vay, sen misin bunu söyleyen; Esad’çı…

– 17-25 yolsuzluk operasyonları, ayakkabı kutuları, rüşvet tepeleri, kol saatleri, Rıza Sarraf?

– Siz ülkeyi yönetmeyi bilmezsiniz; ambargo vardı, kardeşlerimize yardım ettik, bu operasyonlar hükûmete bir darbedir, devletin sırlarını ifşa ettiler, paralel, paralel, PYD…

– Sarraf itiraf etti, ama. Hain..

15 Temmuz darbe girişimi?

Başbakan: “Esas kanaati kendim oluşturdum. Cumhurbaşkanımızla istişare ederek, beraber konuştuk, bunun FETÖ’cülerin asker içerisinde bir kalkışması olduğu kanaatine vardık. (…) O anda doğru da olabilirdi, yanlış da.” (Fikret Bila, Milliyet)

– Durun yapmayın;

“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”

– Bu âyet bize, iftira atmayın diyor araştırılsın, deliller toplanıp karar verilsin, sonra hep beraber hukuk içinde yargılayalım.

– Acımak yok, (çoluğuna, çocuğuna) merhamet etmeyeceksiniz.

– Yeni Asya: “Vela tezirun vizra uhra, bir kişinin hatasından başkası mesul olamaz, suçluya ceza verin, suçu sabit olmayan; memur, işçi, sade vatandaşı darbeciden ayırın. Adalet nerede, yüzbinlerce insan aşından, işinden edildi, haksız tutuklamalar var?

– Mağdur yok.

– Nasıl yok, bunca sade vatandaş niye içerde?

– Onlar “onlar”dan, onları müdafaa edende onlardan, örgüt demiyorsanız siz de onlardansınız.

Derse gelmeyiz, çocuklara Kur’ân dersi vermeyiz, dükkânından alış veriş yapmayız, kardeş olsak da yanında görünmeyiz.

16 Nisan Referandumu?

“12 Eylül anayasasının kalkması lâzım, artık koalisyon istemiyoruz.”

– Bu 18’lik madde bizi 1908’in gerisine düşürür, monarşi gelir, maddelerin ucu açık, meclis devre dışı, denetleme hak getire, diktatörlük geliyor?

– Ha siz Avrupa gibi düşünüyorsunuz, halbuki onlar bizi istemez, siz Haçlı…

Liste uzayıp gidiyor; Rusya krizi, Mısır zikzakları, İran gel-gitleri vs.

MUHALEFET DEMOKRASİDİR

Her muhalif, ikaz ve irşad beyanları sizi öteki yapmaya yetiyor.

Bu ikazlarla dindar, liberal, dinden uzak kim varsa cemaatle korkutularak sarayın dışına, hapislere atıldı ki, Yedikule zindanlarına rahmet okuttu.

Bu koroya içerden de katılan var.

Siyasetle işimiz yok deyip içtimaî reçeteleri pas geçenler;

– Derslere ara verin, bu mevzulara dair ders yapmayın, gazetede mağdur köşesi kalksın.

– Ah şu GYY ve Yeni Asya yazarları var ya, lâf dinlemiyor!

“Mağdurları müdafaa edersek mağdur oluruz” diyenler de bizden ki, vay halimize…

Elhasıl; “Ehl-i hükûmet ele bakar, kalbe bakmaz. İdare ve asayişe ilişmeyen şiddetli muhalifler, her hükûmette bulunur. Hattâ Hazret-i Ömer’in (ra) taht-ı hâkimiyetindeki Hıristiyanlara, kanun-u şeriatı ve Kur’ân’ı inkâr ettikleri halde ilişilmiyordu. Hürriyet-i fikir ve serbestiyet-i vicdan düsturu ile Risale-i Nur’un bir kısım şakirdleri; idareye dokunmamak şartıyla rejim ve usûlünüzü ilmen kabul etmezse ve muhalif amel etse hattâ rejimin sahibine adavet etse, onlara kanunen ilişilmez.”

Ah bunu bir anlayabilsek…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*