Kar mücadelesi!

“Geldi, geliyor. Yağdı, yağacak” derken, şükür, kar yüzünü gösterdi ve batı bölgelerimize de yağmaya başladı. Buna, “şükür” dememiz, belki bazılarına ters gelebilir. “Olur mu ya? Her taraf allak bullak oldu. Ne şükrü?” diye. Evet, şükür, şükür. ”Kar”ın rahmet yüzüne bakıldığı zaman, güzel görüp, güzel düşünüldüğü zaman, binlerce şükür!

“Kar”ın pek yabancısı olmayan bir memlekette, Ankara’da doğup büyüdüğümüzden, karla iyi tanışırız. Çocukken bindiğimiz kızaklar, oynadığımız kar topları, buz tutan yollara kömür külü dökerek insanların kaymaması için yaptığımız o güzel günler unutulmaz. Tabiî bir de, “kar-kış”ın sembol ismi Erzurum’a damat olup, orada bizzat beş sene kadar kalan biri olarak, kar ile münasebetimiz iyidir!

Anadolu’nun pek çok kısmı böyleyken, maalesef batı bölgelerimiz kardan çok korkuyor. Doğu bölgelerimiz 7-8 ay kadar karla iç içe yaşayıp, hayat şartlarını ona göre ayarlarken, batıda bir kar yağdımıydı, sanki kıyamet kopuyor! Artık o mübarek ”kar”a ve onun sebeb olduğu hava şartlarına “kötü hava, elverişsiz hava v.s.” diye bir sürü uygun olmayan cümleler kullanılır gider.

Bir de, “kar mücadelesi” diye bir tâbir vardır. Tabiî bu da biraz yanlış diye düşünüyorum. “Kar mücadelesi” ne demektir? Karla mücadele edilir mi? “Yollarda biriken karları temizleme faaliyeti” dense daha münasip olur. Çünkü bu işin bizzat başında bulunup, iş makinelerini sevk eden biri olarak söylüyorum ki, karla kimse mücadele edemez! Hatta diğer semavî ve arzî hiçbir hadiseyle insanoğlu mücadele edemez, savaşamaz. Rabbimizin gücüne kimin gücü yeter? Kim onun yaptığına karşı gelebilir?

Bundan çeyrek asır kadar önce, hiç unutmuyorum, Balıkesir’de çalışırken, bir grup köy yolu (peş peşe birkaç köyün kullandığı yol) kardan kapanmıştı. Bütün ekiplerimizi gönderdik. Tabiî biz de sonradan işi sevk ve idare etmek için çalışma yerine gittik. Karın kapattığı yolları açmak biraz zordur. Hele bir de kar yağıyorsa… Hani onların söylediği “kar mücadelesi” kar yağarken yapılmaması lâzım gelen şey ama işte, bazen mecburiyet tahtında yolu devamlı açık tutmak icab ediyor. Yol çok fazla yoğun bir karla kapanmamışsa, greyder (6 tane büyük lastik tekerleği olan, önünde kocaman bir küreği olan iş makinesi) ile o iş yapılabilir, ama karın yoğunluğu artarsa, orada greyderden ziyade dozer (paletli iş makinesi) kullanılır. İşte biz orada, bu durumda yol açmaya çalışıyoruz, ama dediğim gibi işte, bu iş kar yağarken yapılmaz. Çünkü biz yoldaki “kar”ı açıp, yolun diğer ucuna gidip gelene kadar yol yeniden kapanıyordu. (Bu bakımdan da, o işlerde çalışanları takdir etmek lâzım.)

Evet, “kar mücadelesi” olmaz. Karla mücadele edilmez! Kar, büyük bir rahmettir. Bu konuda da, basınımızda ayrı bir yeri olan gazetemiz Yeni Asya, karla alâkalı en güzel başlığı kullanıyor. Ona “beyaz rahmet” diyor. Gerçekten de öyle değil midir? “Kar”ın hem de çok çeşitli rahmet ciheti vardır. Bitkilere örtü olmasından tutun, havadaki mikropları bertaraf etmesinden, tâ yer altı ve yerüstü su kaynaklarına yataklık yapmaya kadar, Rabbimiz kar’ı bizlere göndermektedir. Daha yakın zamanda “Barajlarda su seviyesi azaldı ne yapacağız?” denilmeye başlandığı bir sırada, Rabbimiz kar’ı imdadımıza göndermiştir. Onun için, bir-iki mahsuru varsa da, kar genel mânâda rahmettir. Rabbimizin, insanların hizmetine verdiği bütün kâinat gibi, “kar”ı da bizlerin hizmetine vermiştir. Şükürler olsun O’na.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*