Kar tanesine binmek

Kar taneleri toprağın sinesine dokundu, yer beyaz elbisesini giydi. Temizlik kapladı havayı, suyu, toprağı…

Hayat felç olmadı, hava olumsuz solumadı, çocuk yürekler sevindi. Kara yüreklerimiz, kapalı zihinlerimizden şikâyet yağsa da beyaz bereket aralıklarla yağmayı sürdürdü. Hemen bir kulp bulundu; küresel soğuma. Yazın küresel ısınma, kışın soğuma!

Yağmasa yağmadı olurdu. Hava raporu gibi baraj raporu dinler, yetkililerden açıklama bekler, olmadı şikâyet eder, bazıları da tozu dumana katardı. Karanlık kafa; ne kadar kar yağsa beyazlamaz, ne kadar yağmur yağsa temizlenmez.

Oysa bir kar tanesi ne kadar hikmet savruluşlarla gözümüzün önünden geçer de görmeyiz. Tesadüf eseri savrulmazlar oraya, buraya; rotalarını bir melek belirler. Kara kış değil; melekler ordusunun hayat bahşeden beyazlıkla yeryüzüne süzülüşü… Tane tane bereket, tane tane şifa, yudum yudum rahmet… Hayat akışını ne kadar da rahatlattı, deva akıttı, caddelere, sokaklara, toprağa… Çocuk gönüller beyaz şehrayinde coşkun. Ekranı karalar beyazı kara görüyor; zihin yolları tıkalılar oturduğu yerde mahsur, yakın güzellikleri göremiyor.   

Savrulan kar tanelerinden çok farklı değil hayatlarımız. Bir fark, biz yerimizde sabit gibi görünüyoruz. Zamanın rüzgârında bir oraya bir buraya savruluyor, hadiselerin akıntısında akıp gidiyoruz. Her bir tane kadar yalnız ve farklıyız. Gökten yere inen kar taneleri kadar ömrümüz. O küçücük ömür tanesine ne ihtiraslar, ne emeller, ne benlikler yüklüyoruz. Tenimiz toprağa düştüğünde gerçekliğin soğuğunda uyanıyoruz.

An taneleri anbean iniyor ömür toprağına. Tanelere yüklediğimiz çekirdekler sonsuzluk bahçesinde meyve vermeye gidiyor. Çürük çekirdeklerse taşa düşmüş kar tanesi gibi eriyip gidiyor.

Karda ne beyaz hakikat var; hikmet yolcularına yarenlik ve rehberlik ediyor. Kara toprağa giydirilen beyaz kefen; hayata ölüm, ölüme hayat hakikatini haykırıyor.

Gökten bomba yağdıran kar tanesinden daha güçsüz kara insanlar; ne kıştan, ne kardan, ne bahardan, ne nehardan nasip alıyor. İçindeki insanlığı eritmiş kuru kalplere mevsimler ne yapsın.

Kar tanesine binip hakikat semasında gezinmek, düşünce ufkunu genişletmek, meleklere arkadaş olmak; küçük irademizin küçük meyil anahtarını çevirmekle mümkün. Yollar müsait, zemin sağlam, hava elverişli… Uçuşa hazır mıyız?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*