Kara mürekkebi beyaz san’ata dönüştüren nükte

“Karalar bağlamak!” Anadolu’da meşhur bir deyim ve terimdir. Acının, elemin, kederin simgesidir.

“Kara!” aynı zamanda olumsuzluk ve menfîliğin ifadesidir çoğu zaman kültürümüzde.

Kâinatı “şehrâyin”; yani, meşher, bahar ve bayram yeri olarak gören ve öyle itikat edip inanan bir topluluğa ve cemaate düşen, “karaları”, “beyaza, müsbete, artıya” çevirmektir işin esası. Her gün karşılaştığımız içimizden ve dışımızdan gelen bir sürü olumsuz ve menfî hadiseler karşısındaki tutumumuz, direncimiz, çıkış yolu ve çözüm bulmamız çok önemlidir.

Bir nebze de olsa işte bir çarpıcı örnek:

Ünlü İngiliz san’at eleştirmeni olan John Ruskin’in zengin bir arkadaşıyla akşam yemeği randevusu vardır. Arkadaşı yemeğe suratı asık bir şekilde gelir. Bunun sebebi ise; yemeğe gelirken göğüs cebindeki dolmakalemin kırılmış olması ve kısa bir süre önce hediye olarak aldığı değerli bir mendilin üzerinde çıkmayan “Hint Mürekkebi”nin leke yapmış olması. Marifet ve kıymet “mendilde” değil, o mendili hediye eden değerli bir dostla bağlantılıdır. Bu değer içindir ki misafir buna çok üzülmüştür. Bu üzüntü içerisinde bir yandan olanları anlatırken, bir yandan da mendili çıkarıp Ruskin’e gösterir.

Kumaşın ortasında çok belirgin ”siyah yuvarlak!” bir leke vardır. Adam o kadar üzülmüştür ki, yemeği yiyecek iştahı kalmaz. Yemeğe çok az dokunabilir ancak. Olayın etkisini ve şokunu atlatamayan adam aceleyle evine dönmek zorunda kalır. Fakat aceleyle evine dönerken, üzüntüsünden mendilini masanın üstünde unutur. Masada yapayalnız kalan Rusken durumu anlar ve lokantadan çıkarken arkadaşının unuttuğu mendili yanına alır.

Aradan zaman geçer. Birkaç hafta sonra zengin arkadaşının evine bir paket teslim edilir. Mendilin gerçek sahibi olan adam paketi açtığında çok farklı bir sürprizle karşılaşır. Çünkü çok üzüldüğü ve üzüntüsünden lokantada unuttuğu “lekeli mendil” harika bir san’at eserine dönüşmüştür.

Nasıl mı? Büyük bir san’atkâr olan Rusken hünerini konuşturmuştur. Arkadaşının aşırı derecede mendilin lekeli hâline üzüldüğünü fark eden Rusken, pazardan biraz “Hint Mürekkebi” almıştır. O meşhur “yuvarlak mürekkep lekesini” merkez noktası olarak kullanıp, bütün mendilini kaplayan nefis bir desen çizmiştir. Kendisini çok şaşırtan ve sevindiren bir şekilde mürekkep san’ata ve esere dönüşmüştür.

Bu ve bu tür olaylardan alacağımız ders, çıkaracağımız hisse:

Kimileri vardır güçlüklere ve engellere hemencecik teslim oluverir ve onu tercih eder.

Kimileri ise hayatın önlerine koyduğu sıkıntılardan fırsatlar çıkarır. Onu değerlendirir.

Hayat bir faaliyettir. Ümittir. Canlılıktır ve yaşamaya değer. Bir “kara lekeyle” bitmez, sönmez ve kararmaz!

Her insana, olaya, zamana ve zemine göre bakış açıları çok farklıdır.

En zor şart ve olaylar karşısında “çözüm üretmek” ayrı bir marifet ve hünerdir.

Problem olmak veya çıkarmak değil, problemleri çözen olmak “er kişiliktir!”

Bir hatayla, bir kusurla, bir menfîlikle, bir olayla her şey bitmez. Aksine çok şey yeniden başlayabilir.

Müsbeti, güzeli, artıları, tamiri ve hep iyiliği düşünmek ayrı ve bambaşka bir san’attır ve san’atkârlıktır.

Önemli olan “karalara ve karartmaya” değil, “nura, aydınlığa, saydamlığa, müsbete” abone olmaya gayret etmektir.

Hünerlerimizin, marifetlerimizin, güzelliklerimizin, iyilik ve hasenatlarımızın bol olduğu hizmet dolu günler yaşamak dilek ve temennisiyle…

NOT:

1- İstanbul’da hastanede yatmakta olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hizmetkârı, Nurun Kahramanı, kendisini Risale-i Nur’a ve dâvâya adamış değerli Mustafa Sungur Ağabeyime âcil şifalar diliyor, duâlar ediyor, duâlarınızın devamını bekliyorum.

2- 30 Eylül Pazar Günü “mübarek belde” ISPARTA’da, başta Hz. Peygamber (asm) olmak üzere Bediüzzaman, Nur Talebeleri ve bütün ehl-i iman adına okunacak “Mevlid-i Şerife” teşriflerinizi bekliyoruz. Isparta Mevlidinde buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz. N. E.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*