Kararan gecelerin sabahı tez olur

Kainatta hayır – şer, iyi – kötü, zulmet – nur mücadelesi kıyamete kadar sürüp gidecektir. Yaşanan hayatta bu mücadelede bazen şer, çirkinlik ve kötülük öne geçer. Bazen de hayır, güzellik, nur… Her ne olursa olsun bu iki zıt kutup at başı mücadeleye devam eder. Bu mücadele içinde kötülük ve şer öne geçtiğinde ümitsizliğe, hayır ve güzellik hakim olduğunda da şımarmamak lazım. Yani her zaman ölçüyü muhafaza etmek temel bir hayat görüşü olmalı.

Şu an için dünya ve ülkemiz gündemine baktığımızda menfi zıtlıkların bir adım öne geçtiğini görürüz. Bu gün için dünya ve ülke ölçeğinde yaşanan ve insanları hayatından bezdiren haller var. Adaletsizlik, zulümler, baskılar, güçlünün istibdadı, gelir dağılımındaki bozukluklar, ekonomik çöküntüler en önde gözüken musibet hallerinden sadece bir kaçı. Üstüne üstlük Corona belası da tüm dünyayı derinden derine sarsıyor. Ölüm korkusu her bir ferdin önünde duran dehşetli bir hal aldı sanki.

Çevremizde yaşanan yoğun ölüm hadiseleri de büyük bir korku ve endişeye sebep oluyor. Bütün bunlar yanında yaşanan hukuk dışı baskılar, binlerce insanın işinden ve ekmeğinden olması, hukukun keyfi uygulamaları, ürkütücü rakamlarla artan işsizlik de toplum güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaştı.

Hal böyle olunca da insanlar ister istemez bir bezginlik ve ümitsizlik girdabına sürükleniyorlar. Mutsuz ve umutsuz kişi sayısı günden güne süratle artıyor. Bu da haliyle karanlık bir tünelin içinde sıkışıp kalmış hissi doğruyor cemiyette.

İşte bu noktada ümitvar olmak gerekiyor. Çünkü işin bir yönü de ümit ve güzellikle ilgili. Madem kainatta iki zıtlık çarpışmaya devam ediyor. Şu an için kötü ve şer bir adım önde görünüyor. Bu halin ila nihaye böyle gitmeyeceği açık. Üstelik kötülük, şer, çirkinlik, zulüm, adaletsizlik gibi zulmet karanlıklarının kopkoyu olduğu böyle bir zemin; hayra, güzelliğe, hakka, hukuka ve nura en yakın olduğumuz noktadır.

Halk arasında çok güzel bir deyim vardır, “Kararan gecelerin sabahı tez olur” diye. Bu deyimin manası şudur: Sabaha en yakın olan vakit gecenin en karanlık olduğu şafak öncesi vaktidir. İşte bu güzel benzetme sonucunda atalarımız, şafak ve nur çok yakın manasında “Kararan gecelerin sabahı tez olur” demişler.

Bu nedenle bizler de şu an yaşadığımız kap kara bir tünelin içinde boşu boşuna ümitlerimizi kırmak yerine, tünelin ucundaki ışığa ve nura nazar ederek şevkle ve ümitle dolmalıyız. Bize bu nurlu yolu açacak olan imani eserlerle daha çok iştigal ederek nurun doğmasını yakınlaştırmak ve hızlandırmak yolunda çaba sarf etmeliyiz.

Nur talebesi ağabeylerin dua mahiyetindeki aşağıdaki ifadeleri bize bir rehber olsun:

“Ahlâksızlık çirkefinin bir tufan halinde her istikamete taşıp uzanarak her fazileti boğmaya koyulduğu kara günlerde, onun, yani Bediüzzaman’ın feyzini bir sır gibi kalbten kalbe mukavemeti imkânsız bir hamle halinde intikal eder görmekle tesellî buluyoruz. Gecelerimiz çok karardı; ve çok kararan gecelerin sabahları pek yakın olur.

“Biz, Bediüzzaman’ın ilim, ahlâk, fazilet ve edep sıfatlarıyla bezenen temiz ve yüksek şahsiyetine gösterilen ve hele son günlerde bütün bütün şiddetlenen kötü muamelelerden ve bu muameleleri ona reva görenlerden nefret ediyoruz. Ahlâksızlık çirkefinin bir tufan halinde her istikamete taşıp uzanarak her fazileti boğmaya koyulduğu Türklerin bu kadar karanlık günlerinde onun feyzini bir sır gibi kalpten kalbe mukavemeti imkânsız bir hamle halinde intikal eder görmekle tesellî buluyoruz. Gecelerimiz çok karardı ve çok kararan gecelerin sabahları pek yakın olur.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*