Kardinal Meisner ve Angela Merkel

Tarihin izdüşümlerinde karşılaşan zıt şahsiyetlerin hayat hikâyeleri size de garip gelir mi? 11 Eylül sürecinin Hıristiyan Avrupa’nın başına boca ettiği kötülüklerden en çok şikâyetçi olan kişi Köln Başkardinali idi.

Zaman zaman sesini yükseltir; semavî dinlere ve insanî değerlere yapılan tahriplere dikkat çekmeye çalışırdı. Mevcut iktidar partisinin isminin aksiyle amel ettiğini, dine ve insanî değerlere Yeşiller kadar saygılı olmadığını söylerdi. Hatta bir defasında isimlerinin başındaki “Hıristiyan” kelimesini kaldırmalarının gerekliliğinden bahsetmişti. Başta Katolik kilisesi olmak üzere Hıristiyanlara ve diğer dinlere “hürriyet” perdesi altında yapılan itibarsızlaştırmaya ve kilisenin geçmişteki defterlerini açarak yapılan taarruzlara belki de en çok o üzülmüştü.

İslâm Konseyi Din Şûrâsı olarak on seneyi aşkındır mektuplaşıyorduk. Ramazan’larımızı ve Kurbanımızı tebrik ediyordu… Biz de Mesih’in (as) doğum sene-i devriyelerinde sevinç ve duygularımızı iletiyorduk. Onun insaniyeti ve İslâmiyeti müdafaa eden çıkışlarını tebrik ediyorduk. 16 Benedikt’in meşhur Katolik dünyası gençlik gününe Köln’de ev sahipliği yapmıştı. Dünyanın farklı kıt’alarından gelmiş 1.2 milyon genci misafir etmede başarılı olmuştu. Avrupa’daki din hürriyetinin bir simgesi olan Köln Camii’nin ortaya çıkmasına manen destek olmuştu.

16. BENEDIKT’İN YOLUNDA…

Joachim Meisner, 79 yaşını tamamlamak üzere iken, Katolikler için ilk sayılabilecek bir kararı açıkladı. Yaşlandığını, eskisi gibi aktif hareket edemediğinden başkardinallikten ayrılmak istediğini duyurdu. Papa Fransiskus’un dilekçesini kabul etmesi halinde Meisner, Köln / Dom’a yakın bir yerde ikamet edecek ve arkadaşlarına yardım etmeye çalışacak. Belki de Ratzinger’in bir Alman olarak yaptığı fedakârlığı, Meisner de Köln Dom’da gerçekleştirecek.

Almanya ve bilhassa Köln için önemli bir şahsiyet olan Meisner’in saldırgan dinsizlerle yaptığı mücadele de önemlidir. Alman tarihinde, Angela Merkel’in Papa’yı itibarsızlaştırma gayretlerine en evvelâ karşı çıkan o olmuştu. Merkel’in Hıristiyan Demokrat Parti amblemi altında gerçekleştirdiği, dinî, ahlâkî ve ailevî tahribata din adamları içinde en çok itiraz eden Meisner, son zamanlarda tenkitlerine yoğunluk kazandırdı. Merkel’in aileden sorumlu kadın bakanı Von den Leyen ile geçmişte yaptığı icraatları, kadınların doğum sonrasında işe hemen dönüşünü gerçekleştirecek uygulamaları ve zaman içinde ailenin korumasız bırakılarak dağılma ile karşı karşıya bırakılmasını efkâr-ı ammeye anlatmaya çalışan Meisner, son beyanatıyla birlikte baklayı ağzından çıkarmış oldu.

MERKEL’İN BOLŞEVİZME YAKIN ÇİZGİSİ…

Doğum oranlarının ekside yükselmesi, yaşlı nüfusun çokluğu, arkadan Alman milletinin gelmeyişi birçok Avrupa ülkesinin derdi olduğu kadar, Almanya’nın da problemi… Merkel bu boşluğu Avrupa kültürüyle yetişmiş fakir ülkelerdeki gençler için şartları cazip kılarak doldurmaya çalışıyor. Polonya, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerin gençlikleriyle… Başkardinal Meisner  “halkın geleceği ve aile politikası” konusundaki beyanatıyla Angela Merkel’in mahiyetini Stuttgarter Zeitung’da millete duyurdu. Kardinalin konuşmasının detaylarına girmeden önce ekseri okuyucularımızın bildikleri bir iktibası buraya almak istiyoruz.

Merkel’in yolunda yürüdüğü dinsiz Avrupa feylesofları henüz hayatta iken Bediüzzaman diyor ki: “Mimsiz medeniyet, taife-i nisayı yuvalarından uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metaı yapmış. Şer-i İslâm onları rahmeten dâvet eder eski yuvalarına…” Bediüzzaman’ın “şimal cereyanı” olarak nitelendirdiği o günün Almanya’sında toplanmış Avrupalı dinsiz feylesoflara karşı, Kur’ân adına kadına yaptığı çağrıyı tedaî ettiren Meisner’in son beyanatı, modern bolşevikler cephesinde şok etkisi yaptı. Kısa zamanda saldırgan medya aracılığıyla organize olan din düşmanları, Meisner’i itiraz yağmuruna tuttular. Çeşitli parti, STK ve medya kuruluşlarındaki modern bolşeviklerin sloganlardan öteye geçmeyen sataşmaları henüz Katolik kilisesini geri adıma zorlayamadı. İşin ilginci, “modern  bolşeviklerin” bütün parti ve STK’lara eşit oranlarla dağılmış görünmeleri. Hıristiyan Demokrat Parti’de kaptan köşkünün çoktandır modern bolşeviklerce işgal edildiği de, bu tartışma ile iyice su yüzüne çıkmış oldu. Üniversitelerin çalışmaları, ilmî mahfiller ve dinî cemaatler Joachim Mesnier’e destek verirken, yukarda arz ettiğimiz üzere paralel bir toplum kurmaya çalışan modern bolşevikler karşı cephede savaşıyorlar.

Kardinalin beyanatında Merkel’in geçmişine telmihte bulunması saldırgan solu ve bazı ateistleri zora sokmuşa benziyor. Eski Doğu Almanya’da, çocuk çiftliklerine yavrularını bırakmak zorunda bırakılıp, üretime gönderilen kadınlara atıf yaptı Meisner. İnsanî değerlerin ve fıtratın bir parçası olan ailenin öne çıkarılmasını, teşvik edilmesini ve üç-dört çocuk sahibi olan kadının örnek gösterilmesini isteyen Kardinale hangi çevrelerce organize edilmiş kadınların hücum edebileceklerini artık siz de kestirebilirsiniz.

Gençliğinden itibaren DDR rejiminin aktif, sadık bir mensubu ve gençlik teşkilâtlarında propaganda elemanı olarak çalıştığı iddia edilen Merkel’in kendisine has bir ekiple Hıristiyan Demokrat Parti’nin idaresine hangi kuvvetlerce getirildiğini, vatanlarını seven Almanlar çoktan düşünmeye başladılar. Liderliğinde bulunduğu AB ile dünyanın birçok yerindeki çatışmayı durduran ve barışa vesile olan Almanya’nın misyonunu zayıflatan Merkel’e yüksek sesle itiraz eden Köln Başkardinali Joachim Meisner’i Almanya Müslümanları olarak tebrik ediyoruz. Zira başta inanç hürriyeti olmak üzere aile, kadın, adaletli paylaşım, insan neslinin devamı ve barış temel insanî değerlerimiz olduğundan, hepimizi ilgilendiriyor

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*