Kaybolan değerlerimiz

Türkiye’deki Kütüphaneler insanların kültür alış verişlerinde bulunduğu, bilgi sahibi olmak ve okuma ihtiyaçlarını gidermek için gittikleri ve kullandıkları bir yer olarak bilinirken; şimdi bu kavramlardan söz etmek mümkün değil dersek yanlış söylemiş olmayız.

Bunda sadece okuyucuları suçlamak doğru olmaz. Türkiye’deki bozuk düzen ve eğitim sistemindeki noksanlıklar ve eksiklikler de gözönünde bulundurulmalıdır. Düzenin, kitap okumaya, sorgulamaya ve yorum kabiliyetini geliştirmeye yönelik değil de, ezber yöntemine yönelik olması bu durumu doğrulamaktadır. Tatbikata bir türlü geçilemeyen birçok yöntemin olduğunu söyleyebiliriz. Bilim ve teknolojinin ilerlemesi, insanların fikir ve düşüncelerini köreltmiş, ifade kabiliyetini yitirmiş şahıslar yetişmesine sebep olmuştur. İnsan, her şeyden uzak, bir makine parçasına bağlı olması birçok bilgili insanın eriyip yok olmasını netice verimiştir. Elbette insanlar çağın gereklerine uymak zorundadır, fakat zamanımızda, bu değişik anlamlarda kullanma amacına yöneliktir. Günümüz gençliğinin hazırcılığa alışmasını, düşünce ve fikirlerini ifade edemeyen problemler karşısında savaşamayan kişiler yetişmesini sağlamıştır. İnsanların bunlardan uzaklaşmasında, Türk kütüphaneciliğine gerekli önemin verilmemesinin de payı büyüktür.

Türkiye’deki kütüphanelerin faydaları, tanıtılması, görevleri hakkında insanlara câzip, özendirici ve tatmin edici faaliyetlerde bulunulması çok çok elzemdir. Türkiye insanlarının çoğunluğu, okuma özürlü olduğundan, her şeyi maddeye indirgediğinden dolayı ileri toplumlar düzeyine bir türlü ulaşamıyor. Oysa insanların küçük yaşta okumaya ve araştırmaya özendirilmesi, gerçekleri öğrenmesi ve bilimde, san’atta ilerlemek için kütüphanelere gitmeleri şarttır. Çünkü, en büyük düşman, cehalet ve bölücülüktür. Bütün fenalıkların anası, cehalettir.

İnsanın en büyük başarısı kendini aşabilmesi; bu ilim ve teknoloji çağında kendi ürettiği fikirlerle hedefini belirlemesi, bu mübarek topluma kazandırılan en büyük başarıdır. Bu cemiyette, çok okuyan yazan ve araştıran insanlara ihtiyaç vardır. Meraklı insan, okumayı yazmayı seven insandır. Merak, olmadan, bilim ve fen adamı olmak mümkün değildir. Merak, ilmin hocasıdır, der, Bediüzzaman.

Hakikaten meraklı insan, okumayı sever, insanlığı ve vatan sevgisi okuyanda iyi gelişmiştir. Bu bağlamda insan, sosyal bir varlık olarak, sürekli okuyup, kendi kültürümüzle çağdaş kültürel düzeye ulaşmak zorundadır. Güzel kitaplar, okundukça hayal gücümüzü geliştirir, Toplumsal ilişkilerimizin, kalitesini arttırır. Kitapsız büyüyen şahıs, susuz ağaca benzer. Beden eğitimi vücut için ne ise, okumak da beyin için odur. İnsanlar ölür kitaplar ölmez. Kitap okuyanın güvenilir bir çevresi oluşur. Güzel kitapları okumak, zihni açar, hantallıktan kurtarır. Hiçbir gemi kitap kadar bizi uzaklara götüremez. Bilgin unutmuş, kitap unutmamış. Kitap, ruhun kaynağıdır. Bu kaynaktan iç arkadaş. Kitap, ilmin tarlasıdır, ektiğini biç arkadaş.

Benim ufak bir odam var, dinleniyor orda başım. İçindeki şu kitaplar, en sevgili arkadaşım, insanın en sevgili arkadaşı, onun okuduğu ve özen gösterdiği kitaplarıdır. Zamanımızda, kitap ve herhangi bir eserin san’at amacıyla değil de ticarî amaçlı yazılması, o konudaki uzmanlara karşı yapılmış, en büyük haksızlıktır. Çağımızda konusu belli olmayan, okuyucuya herhangi bir mesaj vermeyen, uyduruk eserlerin oluşturulduğunu görmekteyiz. Bunu engellemenin tek yolu, insanların eğitim yoluyla şuurlu hale getirilmesidir. İnsanların eğitim ve öğretim yoluyla bilinçli duruma getirilmesi çok gereklidir.

Türkiye Devleti’nin zorunlu olarak başka devletlere bağlı olduğunu düşünürsek, onların kültür ve teknolojisinden yararlanmak kaçınılmazdır. Bu kültürler, insanın kendi kültürünü inkâr etmeye sebep olmuş ve teknoloji bağımlısı yapmıştır. Kütüphaneleri kullanan kesim, genellikle okumuş diye diye hitap ettiğimiz meslek sahibi şuurlu şahıslardır. Ama buradaki en büyük görev, bu kesime düşmektedir. Yapacakları şey, insanları okumaya yöneltip ilgisini uyandırmaktır. Değişik faaliyetlerde bulunularak, okumasının sağladığı yararlar anlatılmalıdır.

Gençlerimize gelecek vaat ederek, sağlam adım atacakları yönünde, destek verilmeli, o amaca yönelik, kendini inandırmalıdır. Gençler okudukları kitaplarda, kendini bulmalı, olaylardan ders çıkarıp, kültür seviyesini yükseltmelidir. İnsanın en büyük zenginliği, fikir ve düşünce zenginliğidir. Bir şahsın, kültürel zenginliğini, saygınlığını arttıran en büyük faktördür. Kendini yetiştirmiş, ifade özgürlüğü olan şahıslar toplumu her zaman yüceltir. Gelecekte böyle insanları görmek topluma kazandırılan en büyük başarıdır.

Cahit Özpınar

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*